Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri (Şeker-İş) Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, ambalajlarına bakılmadan tüketilen ürünlerin başta kalp, yüksek tansiyon, migren, obezite, kanser gibi birçok hastalığa davetiye çıkartabileceğini belirterek, “Gıda silah kadar önemli” dedi.
Şeker-İş Sendikası, 16 Ekim Dünya Gıda Günü münasebetiyle bir bildiri yayınladı. Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök imzalı bildiride, ambalajlarına bakılmadan tüketilen ürünlerin başta kalp, yüksek tansiyon, migren, obezite, kanser gibi birçok hastalığa davetiye çıkartabileceği uyarısı yapıldı. Dünyada yılda yüzde 4 oranında büyüyen yüksek yoğunluklu tatlandırıcı pazarının TÜİK ve Şeker Kurumu raporlarına göre Türkiye’de ortalama yüzde 22 oranında büyümesinin şeker sektörünü de olumsuz yönde etkileyeceğine vurgu yapılan açıklamada, insanların temel hakkı olan gıda güvencesini sağlamanın her geçen gün daha da zorlaşacağının altı çizildi. Gök, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Gıdanın silah kadar önemli bir madde olduğu yaşamımızda iyi tarım uygulamaları çerçevesinde güvenli hammadde kaynaklı güvenilir gıda üretimi için önümüzdeki dönemde daha yoğun ve bilimsel ağırlıklı çalışmaların artık zorunluluk halini aldığı kaçınılmazdır. İşte sermayenin doğayı, insanı ve emeği tarumar ettiği, 1 milyara yakın insanın açlıktan, bir o kadar insanın ise dengesiz ve sınırsız gıda tüketimi, yani obeziteden kaynaklanan sağlık sorunları yaşadığı bir ortamda ne acıdır ki Dünya Gıda Günü‘nü kutlamalarla değil, basın bildirileriyle gündemde tutmaya çalışmaktayız. Bu sorumluluğu başta siyaset kurumu olmak üzere kamu sektörü, üniversiteler, sendikalar ve ilgili kurumların milli bir hassasiyetle toplumu bilgilendirerek yürütmesi, sorunları öngörüsüz politikalardan uzak, altyapı ve üretim hamleleri ile ilgili tedbirler ve politikalarla hayata geçirmesi büyük önem taşımaktadır.”
Tarım sektörü ve gıda sanayinin tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de stratejik öneme sahip bir sektör olduğunu ifade eden Gök, “tarladan sofraya gıda güvenliği’’ kavramı çerçevesinde konunun üretici ve sanayici, gerekse tüketiciler açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Son yıllarda ülkemizde özellikle gıda sektöründe besleyici olmayan tatlandırıcılar olarak da adlandırılan yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların (YYT) tatlandırma kapasiteleri dışında teknik bir rolleri olmadığını ileri süren Gök, raflardaki yüzlerce ürünün içeriğinde aspartam, fenilalin, suklaroz gibi anlamını bilemediğimiz birçok katkı maddesi bulunduğuna dikkat çekerek, halkın, özellikle de çocukların bu ürünleri bilinçsizce tükettiğini vurguladı.
“ŞEKER SEKTÖRÜNDE MİLLİLİKTEN UZAKLAŞILMAMALI”
Ülkemiz tarımsal ve gıda politikalarının dış dayatmaların yönlendirmelerine bağlı olarak değil, milletimizin ihtiyacına ve stratejik planlamalarımıza bağlı olarak planlanması ve uygulanması gerektiğini ifade eden Gök, şu bilgilere yer verdi:
“Ne acıdır ki bugün yarattığı istihdam ve katma değerle Türkiye’nin stratejik sektörlerinin başında gelmesine karşın hep gözardı edilmeye çalışılan ve tarladan sofraya ulaşan güvenilir gıda sektörleri arasında hep başı çeken şeker sektörü, son yıllarda yapay tatlandırıcılar uğruna feda edilerek önemsiz bir sektör haline dönüştürülmek yoluyla ciddi bir algı operasyonuyla karşı karşıya bulunmaktadır. Bazı medya yayın organlarında pancar şekerini karalamaya yönelik haberler bu algı operasyonunun bir parçasıdır. Bugün düşünce konusu yapmaya çalıştığımız ve birçok alanda olduğu gibi şeker sektöründe de Avrupa örnekleri dahil olmak üzere önceden yaşanılan acı, aydınlatıcı tecrübe ve ibret malzemeleri var iken, millilik ve yerli olma tahlilinden uzaklaşma yaklaşımı ileride ibretlik bir vesika olarak karşımıza çıkacaktır. Bu düşünce yapımız basit olmamakla birlikte ülkemiz ekonomisi ve insan sağlığı düşünüldüğünde üzerinde ciddiyetle ve hassasiyetle durulması gereken konuların başında gelmektedir. Kamunun, üreticinin ve şeker işçisinin dışlanmasıyla gerçekleştirilecek olası şeker fabrikası özelleştirmesi çok değil, önümüzdeki 10 yıllık süreçte temel gıda maddesi olan pancar şekerinin sofralarımıza 5-10 katı fiyatla gelmesi anlamına gelecek ki, aşırı fiyatlar sebebiyle şeker hafızalarımızdan yavaş yavaş çıkacak. Reçel, pekmez, tatlı gibi sofralarımızın vazgeçilmezleri sağlık boyutu tartışılan ve isminin anlamını bilemediğimiz yapay tatlandırıcılar ya da yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların hakimiyetine terkedilecektir.”