Milli Eğitim camiasında “eğitim duayeni” olarak tanınan 90 yaşındaki Fahamettin Akıngüç, 70 yaşında İStanbul Kültür Üniversitesi’ni kurdu.
Tüm yaşamını eğitime adayarak Türk toplumuna binlerce değerli genç kazandıran İstanbul Kültür Üniversitesi Kurucu Onursal Başkanı Fahamettin Akıngüç tecrübelerle dolu yaşam mücadelesini İHA’ya anlattı.
Mühendis olduğu yıllarda, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle iflas bayrağını çeken fakat yılmayan Akıngüç, 1960 yılında önce kolej açtı ardından yelpazeyi genişletti, anaokulları ve üniversite ile binlerce öğrenciyi hayata kazandırmak için gece gündüz demeden çalıştı.
Akıngüç, eğitim alanında ilk defa öğrencilere “rehberlik” hizmeti verme uygulamasını başlatmış, yine eğitim sektöründe ilk defa okul içinde psikologlar istihdam ederek, öğrencilerin gelişme durumlarını, sorunlarını, bilimsel olarak izletmiş, bu konuda ebeveynlere periyodik rapor gönderme sistemini uygulamaya koymuş bir eğitim mühendisi. 90 yaşında olmasına rağmen hala planlı ve programlı çalışıyor.
“MUTLU OLMAKTAN BAŞKA ÇARE VAR MI?”
Kazandığı mutlulukların yaşadığı sıkıntılardan ağır bastığını şu sözlerle aktarıyor 90 yaşındaki duayen: “Gayet rahat teneffüs eder gibi, oksijen solur gibi eğitim alanında yürüdüm. Tabii ki sıkıntılar da oldu. Çünkü iklim, ihtilaller, ekonomik sorunlar peş peşe yaşadık ve hepsini atlattık, bütün bunlar fark etmeden geçti gitti, üzüntülerle, sıkıntılarla, sevinçlerle... 1960 yılında Kültür Koleji’ni kurduğumda 200 kadar öğrenci vardı. Şimdi ise 15 bin öğrenciye hizmet veriyoruz. Mutlu olmaktan başka çare var mı?”
“EĞİTİMİ AİLEDEN SOLUDUM”
Eğitimin baba mesleği olması nedeniyle küçüklüğünden beri nefes aldığı bir alan olduğunu anlatan Akıngüç, mühendislikten eğitime dönüş kararını şu sözlerle anlattı: “Lise yıllarımdan beri babamın dershanesi vardı, eğitimi aileden soludum, daha sonra mühendis olmak istemiştim, oldum. Mühendislikte enflasyona rastladım, 1958’de yüzde 400 enflasyon oldu, iflas ettim. İflastan sonra benim zaten içinde büyüdüğüm eğitim sektörüne dönerek isabetli bir iş yaptım. Babadan eğitimi soluduğum için çok da yabancı olmadığım bir alan olmasına rağmen çok sıkıntı çektim. Mühendislikte fen bilimleri üyesi olmakla sosyal bilimlerle yaşayan bir sistemin içine girmek ve eğit bilim gibi tamamıyla sosyal konuları içeren bir işletmeyi yönetmeye kalkmak kolay olmadı.”
“ÖYLESİNE CİDDİYE ALACAKSIN Kİ YAŞAMAYI, YETMİŞİNDE BİLE ZEYTİN DİKECEKSİN”
70 yaşında, yaşıtları emekli olurken o üniversite kurdu. Sırf Nazım Hikmet’in “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin” dizeleri için İstanbul Kültür Üniversitesi’nde odasının kapısına 2 zeytin ağacı dikti. 20 yıl önce diktiği zeytin ağaçlarını ise “Zeytin mitolojide bereket sembolüdür. Meyve versin vermesin, ben zeytin ağaçlarını Nazım’ın şiiri için benimsedim. 70 yaşında insanlar emekli oluyor. Biz 70 yaşındayken korkmadan ürkmeden üniversite açmaya karar verdik, çünkü birikimimiz vardı. Zeytin ağaçları da bunun sembolü oldu” sözleriyle anlattı.