Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Erol Eroğlu, "Meme kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke toplumlarında açık ara en sık görülen kadın kanseri olarak bir toplum sağlığı problemi" diyerek meme kanseri ile mücadelenin, onu önemsemekle başladığının altını çizdi.

Prof. Dr. Hasan Eroğlu, 1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı dolayısıyla meme kanserine yönelik önemli tespitlerde bulundu. Günümüzün en önemli sağlık sorunlarının başında her geçen gün görülme sıklığı artan kanser hastalığı geldiğini aktaran Prof. Dr. Eroğlu, "Her iki cins ele alındığında akciğer kanseri ilk sırayı alırken kadınlar açısından bakıldığında meme kanseri en sık görülen kadın kanseri olarak görülmektedir. Meme kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke toplumlarında açık ara en sık görülen kadın kanseri olarak bir toplum sağlığı problemi halini almıştır. Bu nedenle hastalıkla ilgili her türlü tarama programı, farkındalık eğitimleri ve toplumsal düzeyde hastalık algısı ile ilgili her türlü etkinlik önemsenmekte ve her geçen gün daha fazla toplumsal yaşamımızda yer almaktadır" dedi.

"Çevresel etkiler meme kanserine yol açıyor"

Meme kanseri tarama programlarının 2000’li yılların başından itibaren KETEM merkezlerinde yürürlüğe girdiğini, önce 50, ardından 45 ve şimdilerde 40 yaş üstü tüm kadın nüfusunun 2 yılda bir mamografik olarak incelenmesinin hedeflendiğini söyleyen Prof. Dr. Eroğlu, "Hastalığın bu denli artışının altında yatan temel problemler olarak yaşam beklentisinin artışı, meme dokusunun günümüzün toplum yaşamı içinde fazla kullanılamamış olması (emzirme süresinin kısalığı) ve çevresel koşullar (yediğimiz-içtiğimiz şeyler ve çevresel olarak bizi etkileyen şeyler örneğin radyasyon) sayılabilir. Bu kadar geniş bir etken-neden profili olunca hastalığın en sık görülen kadın kanseri haline gelmesi de kaçınılmaz olmaktadır" açıklamasında bulundu.

"Erken teşhis önemli"

Hastalıkla ilgili toplumsal açıdan en önemli kazanımın bireylerin bu hastalığı bilmesi ve önemsemesi olacağının altını çizen Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Farkındalık ve farkındalık eğitimi her düzeyde ve her iletişim ortamı ile toplumsal yaşamın içinde yer aldığında hastalık toplum tarafından bilinir hale gelecek ve erken dönemde hastalığın tanı ve tedavisi gerçekleşecektir. Erken dönemde tanı ve tedavi elbette hastalığın yenilmesi açısından en önemli aşamadır. Erken dönemde yakalanan bir hastalık hem çok kolay hem de çok daha az maliyetle tedavi edilebilmekte ve hastalığa yakalanan bireylerin hayatta kalma olasılığı yüzde 100’e yakın olmaktadır."

"Farkındalığı artırmak gerekiyor"

Türkiye gibi ülkeler açısından bakıldığında en önemli toplumsal kaynağın yetişmiş insan gücü olarak görüldüğünü öne süren Eroğlu, "Zorluklarla yetiştirdiğimiz çok değerli insan kaynağımızın yarısının (kadınlar) böyle bir hastalık riski ile karşı karşıya olması hepimizin önemsemesi gereken bir durum olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu açıdan bakıldığında farkındalık yaratmak ve farkındalığı arttırmak çok önemli bir görev olarak bizlerin önünde durmaktadır. El birliği ile bu işin üstesinden gelmemiz toplumumuzun sağlıklı bir geleceğe ulaşması için önemli aşamalardan birisidir. Bu mücadele içinde hepimize düşen çok sayıda görev bulunmaktadır. Sorunu hepimizin ortak sorunu olarak görmek ve birilerinin üstlenmesini beklemeden hepimizin kendi olanaklarımız çerçevesinde üzerimize düşen görevleri yerine getirmek çözüm yolundaki ilk aşamadır. Böyle bir bilinç sonuçta toplumsal bir mücadeleyi tetikleyecek ve el birliği ile çözüme ulaşılacaktır. Meme kanseri ile mücadele onu önemsemekle başlar" dedi.