Hayat pahalılığının en çok etkilediği kitle, hiç kuşkusuz emekliler. Yüksek enflasyon karşısında eline geçen 10 bin TL aylığı, kuşa dönen milyonlarca dar ve sabit gelirli soluklanmak için ikinci işte çalışıyor.
Yerel seçim öncesi umduğu seyyanen zammı alamayan küskünler ordusu, bunun bedelini oyları ile sandıkta hükümette ödetti. Siyasi iradenin kendilerine yönelik tavrından oldukça hoşnutsuz kalan emekli, dul ve yetim  temmuz ayına dek komik aylıkla yaşam mücadelesini sürdürecek.
Şeker Bayramı’nda bırakın yurdun turistik bölgelerinde tatil yapmayı, memleketine gidemeyen, torunlarına yeterli harçlık veremeyen emekli, semt parkında gününü geçirdi. Eğer hava güneşli ise bank üzerinde saatlerce oturdu.  Eli öpülesi garibanları bu duruma düşürenlere yazıklar olsun. Onlar her şeyin en iyisine layık olmalarına rağmen, ekonomik sorunlarından ötürü zorlukla geçinmeye çalışıyor, tatile gidemiyor.
Bu tablo karşısında sağlığı el veren emekli, ikinci işte çalışıyor. Sonbaharlarında eşi, çocuğu ve torunları ile keyifli yaşam sürmesi gereken 4 milyona yakın kişi, emekli olmalarına karşın evlerinde değil, işbaşında ter akıtıyor.  
İş arayan binlerce emekli, her gün Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) kapısını aşındırıyor.  İŞKUR verilerine göre 60-64 yaş grubunda 17 bine yakın,  65 yaş ve üstü grupta 1000’i aşkın emekli iş bekliyor. Veriler, 10 bin TL aylığın dışında geliri olmayan emeklinin yürek burkan  durumunu  gösteriyor. Hali vakti yerinde olsa bu insanlar evlerinde ailesi ile vakit geçirmek yerine sonbaharlarında neden çalışsın, ileri yaşlarına karşın zorlanarak mesaiye gitsin...       
 Aylıkları hayli yüksek Avrupalı ve Rus emekliler, ülkemizin en gözde turizm bölgelerinde uzun süre tatil yaparken, bizimkiler onları uzaktan izlemekle yetiniyor. Şeker Bayramı’nda  Antalya, Bodrum, Çeşme, Çanakkale gibi gözde tatil yöreleri, yabancı turistlerin akınına uğradı. Çoğunluğu da emekli.
Dört ve beş yıldızlı lüks otellere adım atamayan o kadar gariban Türk emekli var  ki… Nasıl gidebilsinler oralara? Ellerine geçen kıt aylık ancak temel gereksinimlerini karşılayabiliyor, faturalarını ödeyebiliyorlar.  Ekonomik güçleri yeterse ancak torpille kamu kurumları ya da dernek ve sendikaların tesislerinden yararlanabiliyorlar. Artık oralara da gidemiyorlar ya...
Milyonlarca emeklinin satın alım gücü cebi ve mutfağı yakan fahiş fiyatlardan ötürü giderek dibe vuruyor. Hal böyle olunca sağlığı çok elvermese de çalışmaktan başka çareleri yok. 
Tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen on binlerce emekli mevcut. Aylıklara yasal olarak haciz uygulanmasa bile kapılarının her an icra memuru tarafından çalınacağı kaygısını taşıyorlar. İşte böyle iç karartıcı tablo var karşımızda. Yılın ikinci zammı için temmuz  ayını şimdiden gözlemeye başladılar.  
Bakalım ne kadar zam gelecek aylıklara. Yapılan açıklamalar iç açıcı değil. Kemer sıkma politikasının bedelini yine onlar ödeyecek gibi. Temmuzda 6 aylık TÜFE aylık artışının yanında mutlaka göreceli seyyanen zam olmazsa olmazı emeklinin. Geçen yıl memura 8 bin 77 TL seyyanen zam verilirken 16 milyonu aşkın emekli, dul ve yetim bu paradan yoksun bırakılmıştı. Onlar bu hakkın verilmesini istiyor. Ne ki Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katı inadı kırılabilir mi?