Büyüklük taslayan birinden bitecek bir işimiz var ise ve o bizimle ilgilenmiyorsa; bizim onun ayağına gidip işimizi görmemiz anlamında "dağ yürümezse abdal yürür" diye bir atasözümüz vardır...
Bunu Nasrettin Hoca ne güzel ifade eder:
Hoca, bir gün erenlerden olduğunu söylerken, birisi der ki: Bir keramet göster öyleyse...
Hoca, "Ne istersin?" Adam, "Şu karşıdaki dağı çağır ayağına gelsin" der...
Hoca üç kere, "Gel ya mübarek" diye seslenir...
Doğal olarak dağda bir kıpırtı olmaz...
Hoca, hemen dağa doğru yürümeye başlar...
Adam, "Ne yapıyorsun Hoca" der "Hani dağ gelecekti sen mi gidiyorsun?"...
Hoca hem yürür hem cevap yetiştirir...
- "Bizde gönül, kibir olmaz, dağ yürümezse abdal (derviş) yürür"...
Başkaları da yürür ve yürüme hayat boyu sürer...
Yürümeye dair...
Rahmetli Süleyman Demirel, "Yollar yürümekle aşınmaz" demişti...
Doktorlar, sağlık için yürümeyi öneriyor...
Yahya Kemal Beyatlı, "Deniz türküsü" başlıklı şiirinin "Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar/
İnsan dünyada hayal ettiği müddetçe yaşar" beyitinde, insanın hayallerinin peşinden koşması gerektiğini anlatıyor...
Kaplani de: "Karanlık bir gece yol görünmüyor/ Yürüyorum dikenlerin üstünde/ Kara çalı bana aman vermiyor/ Yürüyorum dikenlerin üstünde" diyor...
Derviş, siyasetçi, şair, vatandaş yürüyor...
Bazen tek başına bazen toplu halde...
Ama unutmayın!..
Dururken hatta uyurken bile insan mezara, ölüme yürüyor...
Bu vesileyle, Çanakkale'de, Kıbrıs'ta, 15 Temmuz'da... Vatanın ve milletin birliği, dirliği için mücadele eden aziz şehitlerimizi rahmetle gazilerimizi saygıyla anıyorum...
Kalın sağlıcakla...