Amerika bunu hep yapıyor... Bir ülkeye operasyon düzenleyecekse, silahtan önce medyasıyla savaşı başlatıyor... Ve o medya, ABD operasyonlarını destekleyen kurgu haberlerle dünya kamuoyunu etkisi altına alıyor... Yakın tarihe bakalım!.. Saddam Hüseyin’in “Nükleer silahları var” diyerek, kıyameti koparmışlardı... Irak’ı işgal ettiler ama o sözü edilen nükleer silahlar bir türlü bulunamadı... İlk amaçları, Irak’a ABD doları yerine petrol satışında avro kullanılmaya çalışmasının bedelini ödetmekti... Sonra da yan hedefler vardı... İsrail güvenliğini sağlamak için Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurmak ve petrole çökmekti... Irak’ta Müslümanlar zulmün en kralını gördü... Bazıları unutmuş olabilir ama Müslüman kadınlara camilerde bile tecavüz etme alçaklığı gösterilmişti... 11 Eylül tezgahıyla, İslam dünyasını yeniden dizayn edip, sonra da “Arap Baharı” yalanıyla ülkelerde kardeş kanının dökülmesine neden olanlar da Amerikalılardı... “Mavi gözlü, sarışın çocuklar” için ağlayanlar, o günlerde Müslüman yavruların çığlıklarını duymadı bile... Neyse devam edelim... İran’ı karıştırmak için gençleri ayaklandıran sonra da ekonomik sıkıntı gerekçesiyle halkın sokağa dökülmesini sağlayanlar da onlardı... Bizi Suriye bataklığına sürükleyip, sonra da terör örgütlerine binlerce TIR silah sağlayan da sözüm ona “stratejik müttefik” dost Amerika’dan başkası değildi... Kaddafi de Amerikan tezgahının kurbanı olmuştu... NATO için Kore’de, Somali’de, Afganistan’da ve Kosova’da evlatlarını canları pahasına o bölgelere gönderen Türkiye’ye saldıran teröristlere silah verilmesi; bu yapı bakımından sorun olmadı!.. Bir NATO ülkesine saldırılması karşısında sessiz kalanlar, IŞİD’i palazlandırıp, Irak’ın petrol rafinerilerine el koydurmuş, sonra da bu petrolü el altından ucuza satın almışlardı... Tıpkı Rusya’ya yaptırımlar uygulayıp, sonra da o ülkeden varili yaklaşık 29 dolar indirimle petrol satın almak gibi... ABD, benzer bir tezgahı Ukrayna’da kuruyor... Önce medya algısı savaşı başlattı sonra da Ukraynalıları dolduruşa getirerek, çatışmaların ortasında bıraktı... Bütün bunlara rağmen Rusya’nın işgalini savunmak, insanlık adına suçtur elbette... Ancak, dünyanın aklıyla alay edenlerin geçmişte yaptıklarını unutmak da “ahmaklık” değil midir?.. Bugün Türkiye’de aklı başında herkes, ABD’nin bu tezgahına karşı söylemler geliştiriyorsa, bunun en birinci nedeni; terör örgütüne verdiği destektir!.. “Mavi gözlü, sarı saçlı çocuklar” için ağlayanlar, vatanı “namus” bilip bu uğurda toprağa düşen yiğitlerin çoluk çocuğunu görmemezliğe gelmedi mi?.. Ocakları yıkılan, babasız, kardeşsiz ve eşsiz bırakılanlar Türk ve Müslüman olduğu için mi yok sayılmışlardı?.. Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki ambargoyu, terör örgütünün ülkenin başına bela edilmesini, bütün darbe ve darbe girişimlerinin arkasında ABD’nin oluşunu unutmadığımız için bu tespitleri yaptık!.. Yunan adaları ile Dedeağaç’ta üsler kurulmasının gerçek hedefinde Türkiye’nin olduğunu da biliyoruz!.. Gelişmeleri, iyi tahlil etmek, bu ülkeyi yönetenler kadar, muhalefetin de en önemli görevi olmalıdır... Yokluklar içinde yedi düvele meydan okumuş ve Kurtuluş Mücadelesi’nden zaferle çıkmış bir ülkenin evlatları olarak, her türlü sömürüye ve zulme karşı durmak, hem dinimizin hem de büyük millet vasfının bir gereğidir!.. Öyleyse bu savaşta nerede duracağımız bellidir!.. Birilerini bilmem ama bizler için başka Türkiye yoktur!.. NOKTA!..