Nasıl oluyor, aklım almıyor... Eski bir polis memuru olmanın yanı sıra İl Özel İdare İlçe Müdürlüğü, sonrasında da Gençlik ve Spor İlçe Müdürlüğü yapmış birinin adı, nasıl böyle bir organizasyonun içinde yer alıyor anlamıyorum... İlk bakışta bile bir "hinlik" olduğu anlaşılabilecek organizasyonun içinde yer alıp, genç yaşta elde ettiği kariyeri riske atabilecek olmayı da... Adı bir nevi "insan kaçakçılığı" iddiasında geçen Yakakent Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma'dan söz ediyorum... Türkiye'nin birçok ilçe belediyesinde patlak veren bu "şebeke" olayına İstanbul gibi bir yerde polislik yapmış birinin dahil edilmesi, garibime gitti doğrusu... Kendi ifadesiyle "Mağdur" olduğunu varsaysak bile insan, yurtdışına gri pasaportla gönderdiği kişilerin listesine bakmaz mı?.. "Kim bunlar" diye sormaz mı?.. Ne demek, 68 kişiyi gönderip, 5 kişinin yurda geri dönmesi?.. Medyada yer alan haberlerde, Türkiye'nin birçok ilçesinde de patlak veren "insan kaçakçılığı" organizasyonunda; kişi başına 7 bin avro alındığı iddia edilmişti... Düşünün, onlarca ilçeden binlerce kaçağın Avrupa'ya gönderilmesiyle elde edilen haksız kazancı... Onu da geçtik de Türkiye'nin kaybettiği itibarı... Kıyma'nın da bu organizasyonun içinde olduğunu farz edelim... Bu durumda, Hüseyin Kıyma, kendi geleceği ve itibarına kıymış olmuyor mu?.. Hangi para, onun manevi kazanımlarının karşılığıdır?.. İçişleri Bakanlığı, "gerekli özen gösterilmediği" gerekçesiyle soruşturma başlattı ama eskilerin söylediği bir söz vardır: "Şuyuu vukuundan beterdir"... Genç belediye başkanına bir tavsiyede bulunmak istiyorum... Madem kendisi de "mağdur" oldu, onun adını bu işe bulaştıranları açıklayarak, gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak zorundadır... Aksi takdirde, bu suçlamayı hayatı boyunca ağır bir yük gibi sırtında taşıyacaktır!.. Benden söylemesi!..