İslam dini insanın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefler bunun için hidayet rehberi kitabımızda insana verilen emirlerin ve yasaklamaların insanın fıtratı gereği içinde yaşamak zorunda olduğu toplumu güven ve huzur toplumu haline getirmeye yönelik hikmetleri vardır. İnsan, Rabbinin emir ve yasaklarına uygun yaşamakla sadece ölüm sonrası hayatını değil hali hazırda yaşadığı dünyayı da mamur etmiş olacaktır. Namaz, oruç, hac, zekat vb. ibadetlerle  nihai olarak ahiret mükafatı hedeflense de bu ibadetler hikmet yönüyle toplumsal hayatın huzuruna olumlu anlamda katkı sağlar.
Hayatın her alanını kulluk kapsamına alan İslam insanların birbirleriyle olan ilişkilerini de bu kapsamda değerlendirmiş buna yönelik kurallar koymuştur. İslam’ın ortaya koyduğu kuralların en önemlilerinden biri de sosyal yardımlaşma ve dayanışmadır. Kur’ân-ı Kerîm’de öncelik sırasına göre ana babayı ve diğer akrabayı, yakın ve uzak komşuyu, yakın arkadaşı, yetimleri, yoksulları, yolcuları, nihayet yardıma muhtaç herkesi kuşatacak biçimde kişinin yardımlaşma ve dayanışma içinde olması öğütlenir.  
Kur’an’ın bize rol model olarak tanıttığı Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin aralarındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiğine dair hadislerinde imanın kemâlinin kişinin kendisi için istediği şeyleri kardeşi içinde istemesiyle mümkün olacağını , birbirleriyle olan bağın tuğlaları birbirine kenetlenmiş bina  misali olduğunu, birbirlerini sevmede, merhamet ve şefkat göstermede bir beden gibi olduğunu kardeşinin çektiği sıkıntı ve acılar karşısında kayıtsız kalamayacağını  ifade ettiğini görüyoruz.
Kişinin toplumu paylaştığı diğer insanlara karşı göstermesi istenen bu davranış tarzı kişiye ilahi rahmetin ve desteğin kapısını açar. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Kim bir Müslüman"ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman"ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” 
İslam Dini’nde yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneğini Mekke'den Medine'ye hicret eden Mekke’li Müslümanlara (Muhacir) kucak açan, evlerini, aşlarını paylaşan Medineli Müslümanlarda (Ensar) görmekteyiz. Onların bu güzel ahlakını örnek alan milletimizin de doğal afetler karşısında sıkıntıya uğrayan kardeşlerine Ensar olmaya çalışmaları, evlerini, aşlarını paylaşmaları, millet olarak yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tuttuklarını göstermektedir.
Ümmet olarak yardımlaşma ve dayanışmanın en yoğun yaşadığımız zaman dilimi Ramazan ayıdır. Ramazan ayı bir yandan yaratanla diğer yandan yaratılanla yakınlaşmaya çalıştığımız bir aydır. Omuz omuza kıldığımız vakit ve teravih namazlarımız, lokmamızı paylaştığımız iftar sofralarımız, sevdiğimiz malımızdan verdiğimiz zekatlarımız, fıtır sadakalarımız ve fidyelerimiz ile yardımlaşma ve dayanışmanın güzel örneklerini sergilemeye çalışırız. Kavuştuğumuz bu Ramazan ayının da aynı güzelliklere şahit olması temennisiyle…
                                                                                                               
Salıpazarı İlçe Vaizi İsmail GÜNEŞ