Memleketteki ekonomik sıkıntıları
anlatmama gerek var mı?..
Enflasyonla
alım gücü zayıflayan
insanlar,
temel ihtiyaçlarını
bile güçlükle karşılıyor...
Emekliler,
asgari ücretle çalışanlar,
el sanatlarıyla geçimini sağlayan küçük esnaf, çiftçi dahası tüm
"emekçi" kesim
zorda...
İtirazı olan var mı?..
Buna rağmen
gözlemlediğim
ve izah etmekte
zorlandığım çelişkiler
karşısında da
"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu"
demekten kendimi alamıyorum...
Mesela, Canik tarafında
bir AVM'ye
gittiğimde,
Amerikan kahvesi
satan işyerinin önünde
gördüğüm kuyruğu,
ekonomik sızlanmalar
içinde izah edemiyorum...
Sıradan bir kahvesi 40 liradan aşağı
olmayan
bu işyerindeki
kuyruk,
kapının dışına kadar taşmıştı...
O insanlar, çok zengin miydi?..
Alakası yok elbette!..
Zengin, içinde kahve bulunan
kağıt bardakla
ortalık yerde dolaşır mı?..
Kuyruktaki o insanlar
orta halliydi...
Bu görüntüyü,
cep telefonumla kaydettikten sonra sildim...
Merak eden olursa,
adeta açık adres verdik zaten!..
Bu insanlar, "Amerikan kahvesi içmesin"
demiyorum...
Milletin her bireyi
her şeyin iyisini yesin, içsin; kalitelisini giysin!..
İstemeyenin
kalbi kurusun!..  
Ancak, böyle bir zamanda
40-50 liralık sıradan bir Amerikan kahvesi için
kuyruk varsa,
ekonomik sıkıntı gerçeğini
nasıl anlatacağız?..
Başka örnekler de
verebilirim...
Bu milletin geçmişten bu yana
nesilden nesile
bir miras gibi bıraktığı,
"Ayağını yorganına göre uzat"
kavramına ne oldu?..
Ödeyemeyeceği borç yükünün altına
girerek,
lüks yaşama alışkanlığına yakalananlar için
"sefalet" kaçınılmazdır!..
Kapitalizmin bütün medya mecraları
ve filmlerle
pompaladığı
"tüketim toplumu" ile
sinsi bir hastalık gibi ağır ağır kendi
kendimizi tükettiğimizi
ne zaman fark edeceğiz?..
Dilerim, hiç kimse için
"geç" olmaz!..