Düğün salonları virüs tedbirleri kapsamında yaklaşık 3 aydır kapalı. Salgın nedeniyle evlenemeyen çiftler kadar salonların ne zaman açılacağını bilemeyen işletme sahipleri de endişeli. Ön rezervasyon için ‘açılış tarihi’ belirlenmesini istiyorlar. Uzmanlar ise sosyal mesafe kuralına dikkat çekiyor. Peki ama halay çekmeden, göbek atmadan düğün mümkün mü? İşte yanıtı...

Format geliştirilmeli 

“Önerim, sadeleştirerek, aile içerisinde daha az kalabalıkla düğün yapılması ya da açık hava mekânlarının kullanılması. Tedbirler alınır, sosyal mesafe korunursa açık havada düğün yapmanın sakıncası olmaz. Düğün salonu işletmecileri, organizasyon şirketleri misafirlerini nasıl riske etmeyeceklerini düşünerek, yeni formatlar geliştirsinler. Mesela, gelecek misafirlere davetiye ile düğüne nereden girilip çıkılacağı, nasıl davranılacağı gibi kuralların yazılı olduğu bir liste gönderilebilir. Gelenler de ona uygun davranır. Takı merasimi, tebrikleşme uzaktan halledilir. Belediyeler de elini taşın altına koyup, düğün yapılabilecek açık, güvenli alanlar oluşturabilir.”

Ön rezervayon için tarih duyurulsun  

İstanbul Toplantı ve Düğün Salonu İşletmeleri Esnaf Odası Başkanı Âdem Sönmez birçok salonun aslında kiralık, kiraların da hayli yüksek olduğunu belirterek söze başlıyor:

“3 aylık süreçte personel maaşları, faturalar ve kira dahil gider çok ama gelir yoktu. Ekonomik anlamda sıkıntı içindeyiz” diyor. Ne zaman yeniden açılabileceklerine dair bir tarihin gündeme dahi gelmediğini belirten Sönmez, düğün salonlarının ön rezervasyon ile çalıştığını hatırlatarak şöyle devam ediyor: “Gelin ile damat ‘Bugün salonu tuttuk’ deyip yarın düğün yapamayacaklarına göre bunun davetiyesi, çeyizi, kuaförü, alışverişi var, bizim şimdiden ne zaman hizmet vermeye başlayacağımızı bilmemiz lazım ki ona göre tarih verelim, hazırlık yapalım, mesleki eğitimleri tamamlayalım, kendi ekonomimizi ayarlayalım.”
Sektörler bizi bekliyor 
Kuyum, mobilya, beyaz eşya, kuaför, fotoğrafçı dahil düğün sektörünün Türkiye ekonomisine katkısının yüzde 15 olduğunu söyleyen Sönmez, “Kapalıçarşı pazartesi günü itibariyle açılacak ama biz düğün yapamıyoruz, kuyumculuk sektörünü ayağa kaldıracak olan da biziz. 1 yıl boyunca beklenilen düğün sezonu geldi çattı ancak hâlâ belirsizlik hâkim. Bu da hem çiftler hem de sektör için büyük sıkıntı” diyor.

İlla halay şart değil 

Sönmez şöyle devam ediyor:

“Salonlar mutlaka dezenfekte edilecek. Bu insani bir sorumluluk. Girişte maske dağıtılacak, ateş ölçülecek. Oturma planları önceden hazırlanacak, misafirler ona göre yerleştirilecek. Masa-sandalyelerin aralıkları en az 2 metre olacak. Kontrolü sağlayacak görevliler olacak. Masalardaki suplalar kaldırılacak, malzemeler tek kullanımlık olacak. İkramlar kişiye özel hazırlanacak. Düğünlerde illa halay çekilecek diye bir kural yok. Çok güzel oyun havalarımız var, Ankara misketi, Erik Dalı, zeybek... Yine eğlenilecek ama temas olmayacak.”

Düğünlere hakem atansın 

Düğün planlamacısı ve DJ Umut Akgül’ün ise ilginç bir önerisi var:

Düğünlere hakem atanmalı. ‘İyi de nasıl olacak bu?’ diye soruyorum. Şöyle özetliyor: “İnsanımız iki lokma yiyip içtikten sonra oynamak, eğlenmek ister. Böyle bir ortamda temastan kaçınmak ise zorlaşır. Ankara havasında göbek atılır belki ama Karadenizli bir ailenin düğününde horon tepilir, Doğulu bir ailenin düğününde illa o halay çekilir. ‘Bu şarkıda dans et’ ya da ‘Bu şarkıyı çalmam’ diyemezsiniz. Bu noktada teması yok etmek, en aza indirmek için ‘Düğün hakemleri’ devreye girer. Salonlara parklar ve bahçelerde uygulanan, içine belirli sayıda kişinin girebileceği çemberler çizilir. İnsanlar o halkalar içinde birbirinden bağımsız eğlenirler. Davetli sayısına göre önceden belirlenen, en az 2-3 düğün hakemi de insanların o çemberler içerisinde eğleniyor olup olmadıklarını, kurallara riayet edip etmediklerini denetler. Gerekli uyarıları yapar. Bu kişileri belediyeler belirlerse ‘Ben damadın kuzeniyim’ ya da ‘Sen kimsin ki?’ gibi kavga ya da çıkışların da önüne geçilmiş olunur.”

Ekonomik anlamda zordayız

DJ Akgül organizasyon firmalarının süreçten ekonomik anlamda çok etkilendiğini belirterek “Bize gösterilmiş bir tarih yok. Sürekli tarih erteliyor olmak hem evleneceklerin moralini bozuyor hem de ekonomik anlamda önümüzü tıkıyor. Böyle giderse birçok firma sıkıntılı duruma düşecek. Halihazırda devlet desteğine ihtiyaç var zaten. Kiraların ötelenmesi olsun, uzun vadeli kredi verilmesi, borçların vergi anlamında yapılandırılması olsun bunlar bir nebze de olsa elimizi rahatlatabilir” diyor.

Fulya Soybaş- Hürriyet