Bireylerin düşünce ve davranışlarının yönlendirilmesinde etkili olan alanlardan başlıcaları ilgi alanı ve etki alanıdır. İlgi alanı, bireyleri bilgilendirir ve etkiler. Buna karşın bireylerin ilgi alanlarının etkilemeleri çok zordur. İnsanlar ne kadar çaba ve gayret sarf ederse sarfetsin ilgi alanlarını değiştirme kabiliyetleri çok sınırlıdır hatta sıfıra yakındır... Etki alanı ise bireylerin zaman ve enerji harcamaları halinde sonuçları etkileyebilecek oldukları alanı ifade etmektedir. Harcanan emek ve zaman etki alanının genişlemesine yol açar. X takımının taraftarı olduğunuzu düşünelim. Takımın maçının ilgi alanına girmesi için sizin bu maça seyirci olarak katılmanız gereklidir. Seyirci olarak katıldığınız maçta sizin takımınızın performansına yapacağınız katkı, son derece sınırlıdır. Tribünden tezahürat yaparsınız o kadar. Maçın skoruna doğrudan etkiniz kısıtlıdır. Maçın sonucuna doğrudan etki eden unsurlar oyuncuların performansı, hakemin kararları ve teknik direktörün verdiği strateji-taktik ile doğrudan ilişkilidir. Takımın maçına sizin doğrudan etki etmeniz için sizin sahaya çıkıp top oynamanız, teknik direktör olmanız gerekli. Yani, saha içinde görev almanız gereklidir. Maçın içinde oyunculardan birisi olarak maçtaki görevinizi yapmak yerine ilgi alanı düzeyinde seyirci kalıyorsanız veya kafanızdaki başka işlerle uğraşıyorsanız bu durumda ilgi alanınız büyür ancak etki alanınız küçülür. İlgi alanınızda yoğunlaşmanız etki alanınızdaki etkinliğin giderek daralmasına ve dolayısı ile de sizin veriminizin düşmesine neden olur. Sonuç olarak istediğiniz amaçlara ulaşamamış olursunuz. Ülkemizde maalesef bireyler ve kurumlar düzeyinde ilgi alanlarında yoğunlaşma söz konusu. Tersinden bakacak olursak, etki alanlarımıza gerekli özeni ve önemi göstermiyoruz. Başarılı insanların ve kurumların ortak özelliklerinden birisi etki alanlarına daha fazla önem vermesidir. Başarısız insanlar ve kurumlar ise kabahatleri sürekli başkalarında arar ve kendilerine hiç pay çıkarmazlar.