Ankaragücü Kulübü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’i hastanelik eden yumruğu, aslında Türk futboluna indirilen darbedir.
Yüz kızartıcı olay, Türk futbol tarihinde ilk kez yaşandı. Hakem kararları eleştirilse sonucu etkilese de onaylanacak tavır değildi Koca’nın savurduğu o yumruk. Koca ile birlikte 2 kişinin tutuklanması utanılacak bu olayı, hiçbir zaman unutturamayacak.
İnanın yüz kızartıcı bu yumruk, Türk futbolunun Avrupa ve dünya ölçeğinde sorgulanmasına yol açacaktır. Almanya’da yapılacak 2024 Avrupa Şampiyonası’na katılacak ulusal takımın başarısını umarım gölgelemez.  
Aslında sahalarda istemediğimiz şiddettin hakemi yumruklamaya, yerde acımadan yüzünü tekmeleme aşamasına gelmesi, çok önceden sinyal veriyordu. Trabzonspor Kulübü Başkanı’nın maç sonucu hakemleri odasına hapsetmesi, Fenerbahçe otobüsünün Rize dönüşü kurşunlanması. Bugüne gelinen şidettin başlangıcıydı o saldırılar. Ne oldu otobüse kurşun atanlar? Tek bir sanık yok ortada.   
Taraftarı, yöneticisi, teknik direktörü, medyası, oyuncusu ve TFF yönetimi ile futbolun tüm paydaşlarının sorumluluğu var utanç yumruğunda. Tüm paydaşlar adeta birer sinir küpü. En küçük olay karşısında patlıyorlar, birbirlerine karşı salvolarla yükleniyorlar. Ne oluyor kardeşim? Savaşa gitmiyoruz, maç yapıyoruz.   
Hakemlerin yanlış kararları yok mu? Öyle çok ki... Bu kararlardan ötürü çok sayıda takımın canı yandı. Ancak hiçbir gerekçe hakeme yönelik şiddet, öldürmeye yönelik saldırıları haklı kılmaz.         
Herkes şapkasını önüne koyup özeleştirisini yapmak zorunda. Nerede yanlış yaptıklarını enine boyuna irdelemeli.
İki çocuk babası Halil Umut Meler, şiddetli yumruk karşısında yaşamını yitirse ya da felç olup  yatağa bağımlı hale gelseydi ne olurdu?    
Maçlarda hakem hataları yaşandığı gerçek. Bu hatalardan ötürü yitirilen puanlar söz konusu. Şampiyonluklar ve küme düşmeler belirlendi. Bu tablo karşısında sakin ve sağ duyulu tutum takınması gerekenler, ne yazık ki taraftarı kışkırtmayı sürdürdü. Ve bir kulüp başkanı hakemi saha ortasında yumruklayarak şiddetin en üst düzeyini gösterdi. O yöneticiler ki, taraftarı kışkırtmak yerine onları sağduyulu açıklamalarla sakinliğe davet etmeleri gerekiyor. Ama nerede? 
Futbolda şiddetin önlenmesinde en büyük görev, kulüp başkanları ve yöneticilere düşüyor. TFF de bu olaydan çıkarımda bulunmalı. Maçları süresiz erteleme ile sorumluluktan kaçamaz. Radikal ve acımasız kararlarla hakemse hakem, kulüpse kulüp en ağır cezayı kesmek zorunda. 
Sporda şiddettin önlenmesi amacıyla çıkarılan 6222 sayılı yasa ne yazık ki kağıt üzerinde kaldı. Gereği hakkıyla yerine getirilmiyor. Yasada revizyon yapılarak sporda şiddetin önü tez zamanda bıçakla kesilmeli.
Halil Umut Meler ve Türk futboluna geçmiş olsun...