Gönül gözü açık olanlar için sorun yoktur... Onlar, karşılık beklemeden sever, merhamet eder, iyilik yapar... Hoşgörü sonsuzdur... Bu yüzden de çevrelerinde saygın insanlardır, gönül gözü açık olanlar... Ya tersi... Tahammül edilecek gibi değil... Kin, nefret ve kıskançlık... Diz boyu erdemsizlik... Yozlaşmanın uçurumunda toplum... Bir şeyler yapmalı... Ve iyi insanlar inadına artmalı... Bugünkü öyküyü, gönül gözü açık olanlara ithaf ediyorum... * * * "Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra, yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan kız çocuğuna: -Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler. Küçük kız, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra: - Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş... Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, küçük kızın da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez. Kız: -Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten. -İyi ama demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm? - Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış kız. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kağıt para çıkarıp teşekkür ederken fark etmişti onun kör olduğunu. Küçük kız ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken... - Geçen yıl bir kaza geçirdim, demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi? Adam, küçük kızın tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken: - Artık emin değilim, demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür." * * * Bugününüz dünden daha iyi olsun. Mutlu ve huzurlu bir gün dileğiyle...