Fahrettin Ulusoy Abi'nin
kardeşinin
cenazesinden sonra,
"Büyük Cami'nin neyi eksik?"
başlıklı köşe yazımda,
cami avlusunda,
kadınların
abdest alacağı
ve tuvalet ihtiyacını gidereceği
bir yer bulunmadığını,
bu yüzden de
zorluklar yaşandığını
ifade etmiştim...
Yazının yayımlandığı gün;
çok sayıda arayan olmuş,
önemli bir konuyu
ele aldığım
söylenmişti...
Samsun'da gündeme gelen
sorunların çözümünde
hassasiyetini
takdirle karşıladığım Vali Doç. Dr. Dağlı,
geçen cuma günü öğleye doğru
telefonla aradı...
"Allah razı olsun"
diyerek,
meselenin önceden de
gündeminde olduğunu
hatırlattı ve çalışmaların
başlatıldığını 
söyledi...
"Büyük Cami'nin neyi eksik?"
başlıklı yazımı
şöyle noktalamıştım:
"Hangimiz,
anasının, bacısının ya da eşinin
böyle zor bir durumla
karşılaşmasını ister?..
Büyük Cami'nin bu ihtiyacının
karşılanması konusunda
destek vereceklere,
şimdiden "Allah razı olsun" diyorum..."

Vali Dağlı ile aynı düşüncedeydik...
O yüzden hemen
harekete geçmişti...
Büyük Cami avlusuna
kadınların abdest alabilecekleri
ve tuvalet ihtiyaçlarını giderebilecekleri
bir yer yapılması için
gösterdiği hassasiyet nedeniyle
Vali Doç. Dr. Dağlı'ya ben de "Allah razı olsun" dedim...
Ve Büyük Cami'de bu sorunun giderilmesinden
sonra, kadınlar başta olmak üzere
binlerce 
insandan da çözüme katkı verenlere
benzer duaların geleceğine inanıyorum...


*                  *              *

Dün, 24 Temmuz Basında Sansürün
Kaldırılışının yıldönümüydü...
Uzun yıllardır kutlamadım...
Çünkü, her dönem dolaylı dolaysız sansür vardı...
Paranın gücü ve iktidarların
kudreti ile
patronlar,
gazeteciliğin
yanı sıra bankacılık başta olmak üzere
müteahhitlikle
ihalelerden
beslenirken;
iyi gazeteciler yerine
pazarlamacı ve iş takipçilerine 
rağbet etti...
Böyle olunca da
iktidar sahiplerinin
dümen suyuna giren
patronların çoğu,
basın özgürlüğünü
kendi elleriyle yıktı...
Devletin sansürü kalkmıştı ama
patronlarınki hala duruyordu...
Neyin bayramı ya!..
Bari kendimizi kandırmayalım!..