Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri İlhan Bayram'ın oğlundan sonra kızını da Kocaeli'de "özel kalem" statüsünden sınavsız memur yaptığı, daha sonra da SASKİ'de avukatlık görevine başlattığı, "iddia" olmaktan çıkmıştı!.. Çünkü ispatlıdır!.. Tıpkı, SASKİ Genel Müdürü Bahattin Yanık'ın oğlunun aynı yöntemle Kocaeli'de memur yapılıp, ardından Samsun Büyükşehir Belediyesi Terme Fen İşleri Sorumlusu olarak göreve başlatılması gibi... Her şey apaçık ortada... Hiç kimsenin "kem-küm" edecek hali yoktur!.. Aksi, yüzsüzlüktür!.. "Hak-hukuk" deyip, yönetimlerinde bulundukları kurumları adeta "aile şirketi"ne dönüştürenlerin bu tutumu, bitmedi daha... Balıkesir'den Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevine atanan Ali Seyfi Küçükgöncü'nün oğlu da belediyede işe başlatıldı... Küçükgöncü'nün oğlunun hangi statüde işe alındığını bilmiyorum ama diğer Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şenol Yıldız'ın da ilk memuriyet girişi burada gerçekleşti... Hani, Dr. Şenol Yıldız'ın idari olarak, Demir'in "A Takımı"nda olması ve tabii ki "hemşehrilik" vasfının bulunması, memur statüsünde işe başlatılmasını bir nebze kabul edilebilir yapabilir ama aynı yöntemle memur yapılan diğerleri ne olacak?.. Kocaeli'de, İSU Genel Kurulu'nda genel müdür Ali Sağlık'ın oğlu Oğuz Sağlık'ı; Bayram ve Yanık'ın yöntemiyle memur yaptığının anlaşılmasından sonra olay ortaya çıkmıştı... İlham Bayram'ın iki, Bahattin Yanık'ın bir çocuğunun "özel kalem" kadrosundan memur yapıldığı o zaman gündeme gelmişti... Hatırlatalım; bu konuyu muhalefet partileri değil, "Yasal ama etik değil" diyerek gündeme getiren kişi, AK Partili Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın'dı... Adalet, bu işin neresindedir?.. Bu durumda, gecesini gündüzüne katarak KPSS sınavlarına hazırlanan milyonlarca insanın hakkı yenilmemiş midir?.. Ve bu yapılan "Kul hakkı" değil midir?.. Keşke, Bayram, Yanık ve Küçükgöncü'nün çocukları da sıradan insanların evlatları gibi memurluk hakkını kazanmış olsaydı!.. Kim ne diyebilirdi?.. Şimdi söylenecek çok şey var elbette... Kendilerine emanet edilen görevleri, geçmişte kamunun verimli çalışması için konulan yasaları çıkarlarına kullananları bilmem ama bu yaşananların cevabını, şehrin emanet edildiği "şehremini" olan başkan günün birinde verir elbette!.. "Nobel Ödüllü" Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar'ın memleketin geldiği noktayı tespit ettiği sosyal meyda paylaşımı, her şeyi açıkça anlatmaktadır!.. "Müşteri kazıklamanın 'ticari zeka', halkı sürekli kandırmanın 'siyasi zeka', şike yaparak kazanmanın 'sportif zeka', niyeti suistimal etmenin 'kıvrak zeka' olarak algılandığı bir ülkede; zekaya değil ahlaka ihtiyaç vardır." Yasanın verdiği yetkileri, kendi çıkarları için kullananların bu dünyadaki "manevi sınav"dan geçer not alacaklarını sanmıyorum... Benim işim değil ama "kul hakkı" diyen Yüce Allah'tır!.. Bakalım bunlar ne zaman çarpılacak!..