KalDer ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) iş birliği ile düzenlenen 22. Kalite Kongresi bugün yapıldı.

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, "Mükemmelliği Paylaşmak" temasıyla düzenlenen kongrenin açılışında konuştu. KALDER ve TÜSİAD işbirliği ile 1993’ten bu yana verilmekte olan Ulusal Kalite ödülü ile iş dünyasında başarılı örneklerin ortaya çıkarıldığını söyleyen Yılmaz, "Ulusal Kalite Büyük Ödülü” isminin “Türkiye Mükemmellik Büyük Ödülü” ve “Ulusal Kalite Başarı Ödülü” isminin de “Türkiye Mükemmellik Ödülü” olarak değiştirilmesi ise Türk iş dünyasının, Avrupa örneklerine yaklaşarak değişen iş yapma süreçlerini içselleştirdiğinin de göstergesidir" dedi.

Şirketlerin sadece işlerini yaparak ayakta kaldıkları günlerin geride kaldığını belirten Muharrem Yılmaz, "Şirketler temel faaliyetlerinin yanı sıra tedarikçilerinden müşterilerine, liderlerinden çalışanlarına, iş süreçlerinin her seviyesinde mükemmelliği yakalamak zorunda. Çünkü artık bu anlayışı içselleştiren, müşteri odaklı yaklaşımı benimseyerek tüm paydaşları için değer yaratmayı hedefleyen, aynı zamanda tüm süreçlerinde yenilikçiliği ve verimliliği ön planda tutan şirketler küresel rekabette öne geçebiliyor. Günümüz iş dünyasında mükemmellik tanımı, üretilen ürün veya hizmetin mükemmelliğinin ötesinde bir kavram olarak müşteriler için değer yaratmak, yarınlar için sürdürülebilir bir gelecek sunmak, inovasyon ve yeniliği teşvik etmek, işbirlikleri yaratmak gibi birçok farklı unsuru kapsayacak şekilde ele alınmakta. Tüm bu alanlarda mükemmelliği yakalama hedefini politika ve stratejilerine entegre eden şirketlerde, çalışan ve müşteri memnuniyeti artmakta; bu durum şirket itibarını artırırken, pazar payını da olumlu yönde etkilemektedir" dedi.

Rekabet koşullarında mükemmelliği yakalamanın tek başına yeterli olmadığını belirten Yılmaz, "Mükemmelliği sürdürülebilir kılmak şirketlerin bir başka zorlu görevi haline gelmiştir. Mükemmelliği sürdürmek ise çağdaş ve bütünsel bir yönetim sistemini hayata geçirmek ile mümkün olacaktır. Bu kapsamda, şirket strateji ve politikaları ihtiyaçlara uygun olarak değiştirilmeli ve sürekli iyileştirme kurumsal bir değer haline dönüştürmelidir" dedi.

Mükemmelliği tüm paydaşları ile paylaşan şirketlerin uzun vadede daha kazançlı çıkacağını söyleyen Yılmaz şu açıklamaları yaptı; "Uluslararası rekabette hepimiz aynı gemide yol alıyoruz. Özel sektör, sivil toplum ve kamu olmak üzere tüm kurumlarında mükemmelliği hedefleyen bir Türkiye ancak rakiplerinden sıyrılarak rekabetçilikte üst sıralara yükselme şansına sahip olabilecektir. Burada KOBİ’lere ve kadın istihdamına özel bir önem vermemiz gerektiğine inanıyorum. Ülkemizde işletmelerin yüzde 95’inden fazlasının KOBİ’lerden oluştuğunu göz önünde bulundurduğumuzda, KOBİ’lerin ihtiyaçlarının belirlenerek teknolojiyi kullanmalarının ve yenilikçiliğin teşvik edilmesi yolunda Türkiye’nin rekabetçiliği açısından büyük aşama kaydedilebilir. Bunun büyük önem arzettiğinin zannederim hepimiz farkındayız. Bu doğrultuda, KOBİ’lerdeki iyi uygulamaların da paylaşılabileceği platformlar sağlamak oldukça önemli. Bu yönde fırsatları iş dünyası olarak, iş dünyasının örgütleri olarak yaratmalıyız. Bu tür platformları mükemmelliği yaymak için kullanmalıyız. Burada göreceğiz ki, bu çabalar insanlarımızın, örgütlerimizin, iş yerlerimizin mükemmelliğini sağlamakta önemli bir katkı oluşturacak.

2023 yılında dünyanın en büyük 10. ekonomisi olmayı hedefleyen Türkiye’nin, kadınlarını ekonomik güce ortak etmeden gerçek anlamda gelişmiş bir ülke olmasını bekleyemeyiz. Nüfusumuzun yarısını oyunun dışında tutarak güçlü, kalkınmış bir ülke haline gelmenin mümkün olamayacağını anlamalı ve kadınların iş hayatındaki başarı hikayelerinin sayısını artırmak ve konumlarını güçlendirmek için de stratejiler, programlar geliştirmeliyiz".