Cüneyt Karaloğlu’nun Nadi Güler ve Nilüfer Pembecioğlu ile gerçekleştirdiği ‘Lelegler’ belgeseli, Muğla’nın Bodrum ilçesinde seyirci ile buluştu.
Bodrum Ticaret Odası BODTO toplantı salonunda yayınlanan belgesele ise ilgi yoğun oldu. Leleg tarihi ile ilk olarak, 70’lerin sonlarında Bodrum yarımadasının dağlarında karşılaştığı ilginç yapı taşları sayesinde buluşan Karaloğlu; konu ile ilgili yerli kaynakların eksikliğini görünce 90’lı yıllarda, Anadolu ve Egenin bu bilinen en eski sakinlerini tanıtmak ve emanetlerin geleceğe taşınabilmesi için farkındalık yapmak amacıyla bir belgesel yapmaya karar verdi. Leleg’ler hakkında kısa bir açıklama yapan Cünet Karaloğlu, “Bilinen antik çağ kalıntılarına benzemeyen bu yapı kalıntıları ile karşılaşmalarım arttıkça, onları yapan insanlara karşı da merakım, ardından araştırma isteğimde arttı. Pek çok kişi için varlıkları bir efsaneden ibaret olan bu insanlar hakkında bilgi edindikçe, o kalıntılar bana sahiplerinin nasıl yaşadıklarını, dönemin koşullarını, korkularını anlatmaya başladı. Konu hakkında bilgilenme süreci içinde yerli kaynakların neredeyse yok denecek kadar az olması ve var olanların da ağırlıklı olarak yabancı araştırmacıların çalışmalarından oluştuğunu, batıda 1860’larda bile doğrudan Leleg’leri konu alan yayınların yapıldığını gördüm. Pek çoğu dağların kuytu, dikkat çekmeyen köşelerindeki bulunan bu yapılar ve kaleler, yerel çobanlar ve hazine avcıları dışında pek bilinmezken, çeşit amaçlarla açılan yolların sayısı arttıkça yok olmaya başladı.
İnsanlık tarihi boyunca üstünde yaşadığımız coğrafyanın önemine tüm dünyanın ilgisini çekmek istemek ile birlikte bizler, insanlık adına sahip olduğumuz ve koruyup tanıtmakla yükümlü olduğumuz bu kültürel mirasın taşıdığı değerin yeterince farkında olmadığımız için, bugün hızla yok edilmesi gerçeğiyle karşı karşıyayız. İşte bu kaygılarla doksanlı yılların sonlarında, Anadolu ve Egenin bilinen en eski sakinlerini tanıtmak ve bu emanetleri geleceğe taşınabilmesi için farkındalık yaratmak amacıyla bizlerde bir belgesel yapma fikri doğdu. Fikrin hayata geçmesi geçtiğimiz son yedi yılda, imkânlarımızın yetersizliği nedeniyle çeşitli zaman aralıkları ile kesintiye uğrayarak, çok kısıtlı olanaklarla gerçekleşebildi. Dileğimiz, ülkemizdeki tüm arkeolojik varlıkların, insanlık tarihinin henüz bilinmeyenlerinin araştırmacılar ve ilgili disiplinlerdeki bilim insanları tarafından aydınlatılması ve gelecek kuşaklara kazandırılmasıdır. Ayrıca, bugüne kadar bu alanlarda emek vermiş, yerli, yabancı tüm bilim insanlarına teşekkür borçluyuz. Hepsine saygılarımı sunarım" dedi.