Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şubesi, Valilik önünde Milli Eğitim Bakanlığının yürürlüğe koymaya çalıştığı Öğretmen Performansı Değerlendirme Sistemini protesto etti.

Polisin güvenlik önlemi aldığı basın açıklaması sloganlar eşliğinde gerçekleştirildi. Sendika üyelerinin katıldığı basın açıklamasını Eğitim-Bir-Sen Adıyaman Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Ali Deniz yaptı.

Başkan Ali Deniz, Milli Eğitim Bakanlığının, eğitimcilerin moral ve motivasyonunu bozacak, yüz yüze bakanları karşı karşıya getirecek, saygınlığını zedeleyecek Performans Değerlendirme Sistemi taslağına ilişkin itirazlarının bulunduğunu belirterek, mülakatla sözleşmeli öğretmen atama uygulamasına yönelik eleştirilerini ve şiddet olaylarını kınadıklarını dile getirdi.

Bakan Deniz, “Milli Eğitim Bakanlığının uygulamakta ısrar ettiği Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi taslağı eğitim camiamızda ciddi rahatsızlıklara sebep olmuştur. Daha yürürlüğe konulmadan camiamızda moral ve motivasyonu bozan taslak bir bütün olarak incelendiğinde, eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacağı, aksine kurumsal bütünlüğü, mesleki motivasyonu, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyecek. Öğretmeni mesleğine odaklanmak yerine performans puanını yükseltme ve yazılı sınava hazırlanma eksenli bir çalışma hayatına yönlendireceği görülmektedir. Performansı ölçmek iddiasıyla öğretmenleri ayrıştıracak, kurumsal bütünlüğü, mesleki dayanışmayı, iş birliği içinde çalışma güdüsünü zedeleyecek bir uygulamanın eğitimin var olan niteliğine de bir darbe vuracağı hesaba katılmalıdır" dedi.

Ali Deniz, "Aday öğretmenlerin asli öğretmenliğe geçiş süreci hariç tutulursa, 657 sayılı Kanun ve 652 sayılı KHK başta olmak üzere, eğitim çalışanlarının statülerini düzenleyen temel düzenlemelerin hiçbiri taslakta yer alan türden bir performans değerlendirmesine imkan tanımamaktadır. Mesleğe girişte diğer kamu görevlerinden farklı olarak KPSS puanının yanında alan bilgisi sınavına ve sözlü sınava tabi tutulan, adaylık sürecinin sonunda yazılı ve sözlü bir sınava daha tabi tutulan öğretmenin, bütün bu sınav sürecinden sonra hala bilgi ve beceri düzeyinin tespit edilemediğini, bu sebeple her dört yılda bir yeniden yazılı sınava ve her yıl performans puanlamasına tabi tutulması gerektiğini iddia etmek, aslında bütün bu sınav sürecinin gereksizliğini ve yersizliğini ikrar etmek anlamına gelmektedir. Öğretmenlerin meslekleriyle ilgili konulara ve karar alma süreçlerine dahil edilmediği, öğretim sürecinde kullanacakları içerik, yöntem ve materyalleri seçme ve okul yönetimiyle ilgili kararlara katılma haklarının olmadığı bir süreçte salt öğretmenlerin performansını ölçmeye kalkmak, eğitimin niteliğinin artırılmasını sağlayacak sağlıklı ve işlevsel sonuçlar üretmeyecektir. Elde edilecek tek sonuç, yüksek performans puanı almak zorunda bırakılan bir öğretmen kitlesi meydana getirmek olacaktır"

Deniz açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Halihazırda öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği çerçevesinde yapılan performans değerlendirmelerine ilişkin mahkeme kararlarında, somut bilgi ve belgeye dayanmayan değerlendirme puanlarının hukuki denetime elverişli olmadığı için hukuken korunmayacağı hususu sık sık vurgulanmıştır. Taslağın bu şekliyle yürürlüğe konulması halinde dava konusu edilen her değerlendirmenin idari yargı mercilerinden döneceği, bunun da süreci işlemez ve işlevsiz kılacağına şüphe yoktur. Bakanlığın aceleci ve plansız bir tavırla, hukuki ve kanuni dayanağı olmayan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrarı, hatalara ve mağduriyetlere yol açacaktır. Eşit olmayan şartlarda hizmet veren öğretmenlerin yine eşit olmayan şartlara sahip değerlendiriciler tarafından eşit olmayan bir puanlamaya tabi tutulacağı bir süreç bizi beklemektedir. Bu taslakla birlikte öğrencilerini hem hayata hem de sınavlara hazırlama hizmetlerini yürütmesi gereken öğretmenler kendi kariyerlerine yönelik sınavlara hazırlanmak şeklinde bir eğilime zorlanacaktır. Taslak ekinde yer alan cetvellerdeki gösterge ölçütleri ve değerlendirme alanları incelendiğinde, belgelendirilmesi mümkün olmayan kişisel görüşe göre şekillenecek, soyut ve öznel ölçütler olduğu görülmektedir. Bu haliyle bu değerlendirmelerin ölçülebilir ve denetlenebilir olmayacağı ve suistimallere kapı aralayacağı açıktır. Kısa vadeli sonuçlar ve nispeten ölçülebilir veya matematiksel puanlamaya dökülebilen sorular üzerinden öğretmenin performansını ölçmek, bütün bir eğitim sistemini puan hesaplamaya indirgemek; insan yetiştirmeyi eğitimin gündeminden çıkarmak anlamına gelmektedir.

Bakanlığa, performans değerlendirmesini gündeminden çıkarma çağrısında bulunuyoruz.”