DEMOKRATİK Toplum Kongresi'nin (DTK) Diyarbakır'da yaptığı Olağanüstü Genel Kurul toplantısının sonuç bildirgesinde, "Savaşın geçmişte kaybettirdiği gibi bugün de kaybettireceği açıktır. Devletin yıllardır deneyip sonuç alamadığı savaş politikalarından vazgeçip tarafları tahkim edilmiş ateşkes sürecini başlatmaya, Dolmabahçe mutabakatı sürecine dönmeye ve mutabakatın gereklerini pratikleştirmeye çağırıyoruz" denildi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi konferans salonunda yapılan açıklamaya DTK Eş Genel Başkanları Hatip Dicle, Selma Irmak, HDP'li milletvekilleri, yazarlar ve üyeler katıldı. 'Adil, demokratik bir barış ve demokratik çözüm için savaşa hayır' başlıklı sonuç bildirgesini DTK Başkanlık Divan üyesi Hilmi Aydoğdu okudu. AK Parti'nin Rojava politikasından bir an önce vazgeçmesini belirten Aydoğdu, Rojava politikalarında stratejik değişiklikler yaparak, Rojava özerk yönetimi ile doğrudan görüşme başlatmasını, bunun hem Türkiye hem de Ortadoğu barışının yararına olacağını söyledi. Kürtler'e yapılan savaş politikalarından vazgeçilmesini ifade eden Aydoğdu, şöyle konuştu:
"Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AKP, Kürtlere karşı sürdürdüğü savaş politikasından vazgeçmeli, Kürt siyasetçilerine karşı yürütülen siyasi operasyonlara, gözaltı, tutuklama, yargısız infazlar ve askeri operasyonlara son vermelidir."
"DOLMABAHÇE SÜRECİNE DÖNÜLMELİ"
AK Parti'yi Dolmabahçe sürecine geri dönme çağrısında bulunan Aydoğdu, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AK Parti'yi Dolmabahçe sürecine dönmeye, mutabakat metni üzerinde anlaşılmış bütün maddeleri hayata geçirecek uygulamaları acil olarak başlatmaya çağırdıklarını söyledi. Aydoğdu, şöyle devam etti:
"Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan'ın Türkiye ve tüm Ortadoğu'da barışın teminatı olduğu gerçekliği bir kez daha ortaya çıkmışken, İmralı'da esir tutulduğu günden beri yoğun bir tecrit altında olması asla kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle, AKP ve devlet bu politikadan vazgeçmeli ve Sayın Öcalan'ın, eşit koşullarda barış ve çözüm çalışmalarını nihai sonuca götürebilmesi için özgürlük koşulları oluşturularak, özgürlüğü sağlanmalıdır. Çözüm sürecinde Kürdistan coğrafyasına yönelik yapılan kalekol ve barajlar gibi tahribatlara, savaş süreci ile birlikte yoğun bombardımanlarla ormanları yakma, köy boşaltma özel güvenlik bölgeleri oluşturarak Kürdistanı insansızlaştırma politikaları güncellenerek hayata geçirilmiştir. Özellikle İŞİD çetelerine karşı insanlık mücadelesi yürütürken yaşamlarını yitiren YPG-YPJ savaşçılarının cenazelerinin defnedilmesine izin vermemek saldırı politikasının kapsamını ortaya koymaktadır. AKP'yi ve devleti, halkımızda infiale yol açacak olan bu politikadan vazgeçmeye çağırıyoruz."
DTK Başkanlık Divan üyesi Hilmi Aydoğdu, AK Parti'ye Kürt parti ve gruplarını birbirleriyle çatıştırdığını öne sürdüğü politikalarından vazgeçmesi çağrısında bulunduklarını sölledi. Aydoğdu, şöyle dedi:
"AKP, Kürdistan'ın değişik parçalarındaki Kürt parti ve gruplarını birbiriyle çatıştıran ve karşı karşıya getiren politikalardan vazgeçmelidir. Kürt partii ve örgütlerini de özellikle KDP'yi Kürdistan'a yapılan saldırılar karşısında ulusal tavır almaya, halkımızın hassasiyetlerini gözeterek, ulusal birliğimize ve dayanışmamıza zarar verecek olan ilişki ve açıklamalardan uzak durmaya çağırıyoruz. Devlet ve hükümet barbar IŞİD çetelerine karşı mücadele yürüten Kürdistan halkına, savaşçılarına, siyasetçilerine başlattığı topyekün saldırı ve imha konseptinden ve Kürdistan coğrafyasını yakma politikasından vazgeçmelidir. Bu saldırıların devamı durumunda, Kürdistan halkının meşru savunma temelinde direnmesi ve kendi çözümünü geliştirmesi, meşru, ahlaki ve insani bir tutum olacaktır. Savaşın gerçek panzehiri örgütlü bir toplumdur. Bütün halkımızın örgütlü olması, örgütlü hareket etmesi son derece hayatidir. Bu bilinçle Kürdistandaki siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, islami kesimleri, farklı kimlik ve inanç topluluklarını, aydınları, ruspileri, kadın ve gençlik kurumlarını ülkemizi kan gölüne çevirecek olan yeni savaş konseptine karşı birlik ve dayanışma içinde olmaya, tutum almaya çağırıyoruz."
TÜRKİYE KAMUOYUNA 'SORUMLULUK ALMA' ÇAĞRISI
Kürtler'in demokratik yaşamı ve barışı hak ettiğini dile getiren Aydoğdu, halkların büyük bedeller ödemesi nedeniyle demokratik yaşam ve barışı çoktan hak ettiğini ifade ederken, "Bunun için özellikle hükümet ve yandaş aygıtlarının halklarımızın kardeşliği, birlikteliğine zarar veren ve karşıtlaştıran özel savaş dilini bir an önce terkettmesi gerekmektedir. Gerçek anlamda demokratik bir barış ve çözüm sürecinin başlatılması için, başta Türkiye demokratik kamuoyu, siyasi partiler, islami kesimler, sivil toplum örgütleri, kadın ve gençlik örgütlerini ve özgürlükçü basını savaşa karşı tutum geliştirmeye, birlikte, kardeşçe ve özgürce bir yaşam için insiyatif ve sorumluluk almaya çağırıyoruz" dedi.
"SAVAŞ BUGÜN DE KAYBETTİRECEK"
Kürt sorunun artık Kürtler'in sorunu olmaktan çıktığını ifade eden Hilmi Aydoğdu, IŞİD terör çetelerinin insanlık, en başta da Ortadoğu'nun tüm halkları için büyük bir tehdit haline geldiğini kaydeti. Aydoğdu şunları ekledi:
"Kürt sorunu acilen çözülmesi gereken bir insanlık sorunu olmuştur. Bundan dolayıdır ki, Kürt meselesinin demokratik çözümü için bütün dünya kamuoyunu, AB ülkelerini ve Birleşmiş Milletleri Kürtlere karşı başlatılan savaşa karşı durmaya, sorumluluklarını yerine getirmeye, savaş suçlarına karşı soruşturma yapmaya çağırıyoruz. Savaşın geçmişte kaybettirdiği gibi bugün de kaybettireceği açıktır. Devletin yıllardır deneyip sonuç alamadığı savaş politikalarından vazgeçip tarafları tahkim edilmiş ateşkes sürecini başlatmaya, Dolmabahçe mutabakatı sürecine dönmeye ve mutabakatın gereklerini pratikleştirmeye çağırıyoruz."

FOTOĞRAFLI