Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen 15 Temmuz hain darbe girişimini anma programında ödül alan İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, "O gece Cumhurbaşkanımızın sözleriyle bu toplum bir kez daha güç bulup kenetlendi ve o güçle meydanlara akın etti. Bu darbeye karşı hep birlikte bir hazırlık yapmışcasına hareket ettik ve darbeyi bütün ülke olarak püskürttük" dedi.

15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen FETÖ’nün hain darbe teşebbüsünün üzerinden bir yıl geçmesinin ardından, Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) tarafından, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un da katılımıyla bir anma programı düzenlendi. Kamu Denetçiliği Kurumu’nda düzenlenen programda hain darbe girişimi direnişini üstün gayret ve cesaretle kahraman milletimize ve dünyaya duyuran basın mensuplarına plaket takdim edildi. İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar da ödül alan isimlerden oldu.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, 15 Temmuz’u küçümsemeye çalışarak, bunun bir kontrollü darbe olduğunu söyleyen özellikle yurt dışındaki bazı unsurların, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı hazmedemeyenler olduğunu ifade ederek, "Biz çok güzel şeyler başardık, 15 Temmuz’u dünyanın en iyi senarist ve yapımcılarıyla filmini çekip, uluslararası standartta bir tanıtımını yapsak veya yine uluslararası alanlarda nobel ödülü alacak şekilde romanlarını yazdırsak çok güzel olur. Yurt dışındaki bazı köşe yazarlarının kaç paraya makale yazdıklarını ve FETÖ’den ne kadar para aldıklarını biliyoruz, biz ahlaki ölçüler içerisinde bunlara inşallah gereken cevabı vereceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın feraseti, dirayeti, milletimizin kahramanlığı ile biz 2023 hedeflerine ulaştığımızda zaten bunların çoğu geride kalacak" diye konuştu.

"15 Temmuz bir madalyonun iki yüzü gibidir"

15 Temmuz 2016 tarihinin Türkiye’nin en önemli dönüm noktalarından biri olduğuna dikkat çeken Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 15 Temmuz’un en az Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı kadar, İstanbul’un fethi ve tarihte yaşanan diğer olaylar kadar önemli olduğunun altını çizerek, "15 Temmuz bir madalyonun iki yüzü gibidir. Madalyonun bir yüzü Türkiye topraklarının tarih boyunca görmüş olduğu nice büyük ihanetlerdir, bu ihanetlerin en önemlilerinden birisi 15 Temmuz 2016’dır. Türkiye, FETÖ denilen eşkıya çetesi ve onların arkasındaki yerli ve uluslararası güçlerin destekleriyle bir sırat köprüsünden geçmiştir ve milletimiz kahramanlık destanı yazmıştır. 15 Temmuz bir tarafıyla en büyük ihanet, bir tarafıyla da en büyük kahramanlık destanıdır. Şehit yakınları ve gazilerimizden o gecenin kahramanlıklarını hepimiz dinledik. Bu nedenle bu ihaneti ve büyük kahramanlık destanını unutmayacağız ve unutturmayacağız. Milletleri bir arada tutan şey tarihlerinin şerefli sayfalarıdır. Milletler ortak acılarını hatırlayıp, onlar etrafında kenetlendikçe ortak hedeflere yürür. Eğer bu hainler darbenin gidip geldiği saatlerde başarılı olsaydı belki Cumhurbaşkanı başta olmak üzere her birimiz herhangi bir çukurda öldürülüp atılacak, TBMM bütünüyle ortadan kaldırılacak, medya mensuplarının büyük bir çoğunluğu ve bütün yüksek yargı organlarının mensupları da derdest edilecek ya da infaz edileceklerdi. Her birimiz varlığımızı ve devletimizin dimdik ayakta duruşunu 249 şehidimize borçluyuz, onlar olmasaydı biz bugün olmayacaktık. Onlar olmasaydı Türkiye bugün belki Suriye ve Irak gibi her köşesi terör örgütünün eline verilmiş ve paramparça olmuş bir ülkeydi. Dolayısıyla şehitlerimize can borcumuzu ödemek için eskisinden çok daha kararlı, daha cesur ve daha fazla kenetlenmiş bir şekilde yolumuza devam edeceğiz" ifadelerinde bulundu.

"Herkes emin olsun ki hiçbir şekilde yufka yürekli olmayacağız"

15 Temmuz’un; 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’ın intikamının alındığı gün olduğunu ve bu milletin bir daha hiçbir şekilde demokrasi düşmanlarına pabuç bırakmayacağının ilan edildiği bir tarih olduğunu ifade eden Kurtulmuş, 15 Temmuz’u anmak için bu yıl çeşitli etkinliklerin yapıldığını belirterek, "Bu bir yıl içerisinde maalesef bu hain çetenin mensupları, hala bir takım uluslararası güçlerden de destek alarak, fitne fesat işlerine devam etmektedirler. Bu çok kolay bir mücadele olmayacak ama kararlılık gerektiren bir mücadeledir. 1970’li yılların ortalarından itibaren devletin içine ve kurumlarına sızmayı başarmış ve neredeyse devletin bütün kurumlarını ele geçirmek üzere olan bir şebekeden bahsediyoruz. Bunlardan önemli bir kısmı ve darbeye katılanlar şu an mahkemelerde hesap veriyor inşallah adil ve açık yargılama süreçleri sonunda en ağır cezaları alacaklarından hiç şüphemiz yoktur. Ancak hala bazı yerlerde karda yürüyüp izini belli etmemiş bir takım kripto FETÖ’cülerin olması muhtemeldir. Çünkü 40 yıllık bir hazırlık, 40 günde dağıtılacak değildir. Kararlılıkla mücadele ediyoruz, bu mücadele sırasında adaletten hiçbir şekilde şaşmayacağımız gibi, herkes emin olsun ki hiçbir şekilde yufka yürekli de olmayacağız. Bu örgütle irtibatlı hiçbir kimse devletin hizmetinde olamaz, Türkiye’ye karşı yapılan algı operasyonlarını sürdürmeye devam edemez. Türkiye’den kaçanlar da bir takım faaliyetlerini sürdürebilirler ama onlar için de deniz bitmiştir" diye konuştu.

"Algı operasyonlarına karşı uyanık olacağız"

Medya mensuplarının da çok önemli bir sınavdan geçtiğini kaydeden Kurtulmuş, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Türkiye’nin medyası 15 Temmuz’da bütünüyle o sınavdan başarıyla geçmiştir. Bütün medya mensubu arkadaşlarımızı tebrik ediyorum. Hükümete karşı muhalefette haklarını saklı tutanlar dahi o gece seçilmiş hükümetin ve milli iradenin yanında yer almışlardır. Birkaç tane çizgi dışı olanlar vardır ama onları kayda bile almanın değeri olmadığı kanaatindeyim. Türk medyası 15 Temmuz’u yüz akıyla geride bırakmıştır. Bundan sonra bir algı operasyonu var, bu da bizim için tesadüf olmadı. Algı operasyonlarıyla Türkiye’de aynı çeteyi merkeze alarak, uluslararası bir şebeke Türkiye karşıtı bir algı oluşturmaya çalışıyor, buna karşı da uyanık olacağız. Mahkeme süreçlerini diline dolayıp buradan anti demokratik bir baskı havası varmış gibi göstermeye çalışanlar ve Türkiye’de açık ve şeffaf yargı süreçlerini diktatör bir yönetimin parçası olarak ilan etmeye çalışanlar, bir takım gerçekleri gizleyen gruplardır. Söyler misiniz, dünyanın neresinde böylesine hain bir darbe teşebbüsüne katılmış olan, uçaklardan bomba atmış olan bir adam mahkemeye giderken üstünde "hero" (kahraman) yazan bir tişörtle çıkacak. Vallahi adamı da, onu oraya tişörtle çıkaranı da yok ederler. Türkiye bu kadar açık ve şeffaf şekilde bu mahkeme süreçlerini yürütüyor. Bu mahkemelerde hiçbir şekilde geri adım atılmayacak, bunun üzerinden algı oluşturmaya çalışanlara karşı da hep birlikte mücadele edeceğiz."

"O gece Cumhurbaşkanımızın sözleriyle bu toplum bir kez daha güç bulup kenetlendi ve o güçle meydanlara akın etti"

15 Temmuz gecesi milletin direnişi karşısında, üzerine düşen sorumluluğun daha da arttığının bilinciyle hareket ederek, cesurca milletin ekranlarında darbenin karşısında duran İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar ise o gece yaşananlara kısaca değindi. Darbe başarılı mı olacak yoksa başarısız mı diye gelgitlerin yaşandığını belirten Yaşar, "O gece hakikaten belki de 1960’tan bu yana, onun öcünün ve hıncının alındığı bir geceydi. Herkes sokaklardaydı, biz olayın başından itibaren stüdyodaydık ve patronumuzun verdiği çok net bir talimat vardı, ‘çok sert bir şekilde darbe karşıtı yayına başlayacaksınız’. Bu talimat bize denildiği zaman, saat 22.10’dan itibaren yayına girdik. O sırada bir yandan havada F-16’lar uçuyor bir yandan sonic patlamalar oluyor ve Genelkurmay ile TGRT binası arasındaki mesafe de 700-800 metre olduğundan bütün gelişmeleri de çok yakından görüyoruz. O uçaklar bizim binamızın terasına neredeyse tekerleri değecek mesafeden teğet geçiyor. Tüm bunlar yaşanırken kameraman arkadaşım Aziz Turan bana, ‘bizim stüdyonun kapısı sağlam, ama içeri girmeleri 10 dakika alır’ dedi, yani öleceksek bu gece ölelim diye bir durumu da bekliyoruz o sırada, çok korkunç bir şeydi. Bir başka kameraman arkadaşım da bana kaç tane F-16 olduğunu sordu, eski savunma muhabiri olduğumdan 302-303 tane olduğunu söyledim, bana, ’merak etme patron, sadece 7 tanesi havada, diğerleri demek ki bu işin içinde değil’ dedi. Bir tane stajyer arkadaşımızın da terasa çıktığı anda ayakta duramadığını gördüm, dizlerinin bağı çözülmüştü. Gerçekten uzun, korkunç ve hiçbir zaman unutamayacağımız bir geceydi. Benim kızımın evde o gece sabaha kadar burnu kanamış mesela hiç haberim olmadı sabah öğrendim bunu da. Dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde şehit Ahmet ve Mehmet ikizlerinin babasının konuşması bizi yine duygu seline götürdü. Ama hep beraber bir Türkiye’ydik o gece, bu darbeye karşı hep birlikte bir hazırlık yapmışcasına hareket ettik ve darbeyi bütün ülke olarak püskürttük" şeklinde konuştu.

Olay gecesi Cumhurbaşkanımıza ulaşmak için önce Mustafa Varank’ı, kendisi yanında olmadığı için ardından Hasan Doğan’ı aradığını dile getiren Yaşar, "Ben ne yapacağız diye sorunca Hasan Doğan bana Anadolu Ajansı’ndan görüntü geçtiklerini, oradan alabileceğimizi söyledi. Ama biz o görüntüleri bulamadık ve hiçbir şekilde yayımlayamadık. O akşam Hasan Doğan’la 8-9 kez daha konuştuk ve en sonunda Facetime üzerinden Cumhurbaşkanımızla bağlantıyı yaptık, tabi ben de konuşmayı uzatıyorum ama bilmiyorum ki o sırada darbeciler de Cumhurbaşkanımızın bulunduğu yere doğru geliyorlar. Gerçekten oradaki o konuşma ve çağrı müthişti. Cumhurbaşkanımıza bir kez daha teşekkür ediyorum, çünkü onun sözleriyle bu toplum bir kez daha güç bulup kenetlendi ve o güçle meydanlara akın etti. Bu gerçekten sondu, bir daha bunu yapamayacaklar inşallah" ifadelerini kullandı.

Konuşma sonrası plaket takdim töreni gerçekleştirildi. İHA ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’a plaketi Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş takdim etti. Ayrıca düzenlenen programda çok sayıda basın temsilcilerinin yanı sıra Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu ve Kamu Denetçileri de yer aldı. Programdan sonra toplu hatıra fotoğrafı çektirildi.