Ortalama 55-65 yaşları arasında görülmeye başlanan ve bakım şartlarına bağlı olarak yaşam süresi farklılıklar gösterebilen Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS)/ Motor Nöron Hastalığı, son yıllarda Türkiye’de önemli bir artış gösteriyor. Amerika’da 20 bin tanılı hastası bulunan ve her yıl 5 bin yeni hastaya tanı konulan bu önemli sağlık sorununa sahip kişi sayısı Türkiye’de 8 bine yaklaştı. Genellikle kişinin bilişsel fonksiyonlarını etkilemeyen ancak ayakta duramayacak veya yürüyemeyecek, tek başlarına yataklarına yatamayacak veya yataklarından kalkamayacak, ellerini veya kollarını kullanamayacak derecede yaşam konforunu kısıtlayan bu hastalık için yapılan çalışmaların önemi de her geçen gün artıyor.

HASTALARIN DA BAKIMINI ÜSTLENENLERİN DE PALYATİF DESTEĞE İHTİYACI VAR

Evde Bakım Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Öğretim Görevlisi Aynur Dik’in proje koordinatörlüğünde, ALS - MNH Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı Dr. Alper Kaya’nın yürütücülüğünde ve multidisipliner bir ekibin desteğiyle sürdürülen proje süresince ALS hastalarının yüzde 88,5’inin psikoterapi ve rehabilitasyon desteğinden yoksun olduğu, yüzde 82,6’sının iletişim olanaklarından yararlanamadığı, yüzde 78,3’ünün profesyonel düzeyde evde bakım desteği almadığı, hastaların hemen hemen yarısında derin bir ümitsizlik ve yalnızlık duygusu olduğu saptandı. Bakımı üstlenen aile bireylerinin yarısından fazlasında yüzde 57 depresyon, yüzde 52 anksiyete olduğu tespit edildi.

ALS FARKINDALIĞI DAHA DA ARTIRILMALI

Projenin İzmir Üniversitesi adına ortaklığını ve eğitmenliğini yürüten Hemşirelik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Naile Alankaya, Türkiye’de henüz ALS hastalarına yönelik özel merkezler bulunmaması nedeni ile hastaların bakımlarının evde çocukları, eşleri veya ücretli bakıcıları tarafından yapıldığını söyledi. ALS hastalarının erken dönemden itibaren hekim, hemşire, sosyal hizmet uzmanı, diyetisyen ve psikologdan oluşan bir palyatif bakım ekibine yönlendirilmesi gerekliliğini dile getiren Alankaya, “Özellikle bu tür hastaların bakımını ve rehabilitasyonunu üstlenecek kişilerin hastalıkla ve bakımla ilgili profesyonel kişilerden iyi bir eğitim almalarının önemi proje ile bir kez daha ortaya konmuş oldu. Proje sayesinde hasta ve yakınları istediği zamanlarda yaşam sonu ve yaşam destek seçenekleri konusunda bilgi alabilecekleri, tercihleri ile ilgili değişiklikleri sorgulayabilecekleri bir fırsat elde etti” dedi