Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü (ORMER), Uluslararası İlişkiler Topluluğu ile Bilgi Kültür ve Gençlik Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “Batı Düşüncesi Kavramı Üzerine Mülahazalar” adlı konferans, ORMER Kudüs Salonunda gerçekleşti.

ORMER Sosyal Bilimler Konuşmalarının 17’ncisi olan etkinliğe konuşmacı olarak Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Kasım Küçükalp katıldı. Konuşmasına “Batı düşüncesi” kavramını çözümleyerek başlayan Doç. Dr. Küçükalp, “Özellikle felsefe ile özdeşleşmiş bir kavram olan ‘Batı düşüncesi’ kavramının mahiyetinin, imkân ve sınırlarının ciddi bir analize tabi tutulmasını gerekliliğini düşünüyorum. Tabi zor bir konu, bir çırpıda 2 bin 500 yıllık hesabı yapmak kolay değil. Ama bir yerden başlamak, hiç başlamamaktan iyidir” dedi.

"Tarih bir inşadır"

Batı düşüncesi kavramını çözümlerken başlangıç noktası olarak 19. yüzyılın alınması gerektiğini belirten Doç. Dr. Küçükalp, “Çünkü Batı düşüncesi tarihleri de diğer tarihler de 19. yüzyılın eseridir” diye konuştu. Tarihin bir inşa olduğunu ifade eden Küçükalp, bu inşanın iddia edilen başlangıca giderek anlaşılamayacağını söyledi. İddiayı ortaya koyanın düşünce dünyası ile içinde bulunduğu kültürel, tarihsel ve sosyopolitik düzenin anlaşılması gerektiğine işaret eden Küçükalp, bugünkü felsefe tarihinin şablonlarının da 19. yüzyılın ürünü olduğunu kaydetti. Felsefe tarihinin Antik Yunan’da başladığını, ancak bunun gerekçelerinin ise tam olarak açıklanamadığını aktaran Doç. Dr. Küçükalp, “Başka yerlerde de düşünceler vardı. Fakat Antik Yunan’daki düşünce, diğer yerdeki düşüncelerden farklıydı. Antik Yunan’da başlayan düşünce biçimi, salt ‘bilmek için bilmek’ kaygısıyla ortaya konulmuştu. Diğerleri ise pratik kaygılar taşıdığı için Yunan’daki düşünce daha değerlidir. Bize anlatılan felsefe tarihi, temel mantığı itibariyle şöyle bir iddiada bulunur; Denilir ki, felsefe sözün ‘logos’ formunun ‘mitos’ ve ‘epos’tan kurtarılmasıyla başlamıştır ya da bu çabanın ürünüdür” şeklinde konuştu.

“Karanlık bir orta çağ hiç olmadı"

Gerçekten karanlık bir Orta Çağ oldu mu?” sorusuna cevap aradığını belirten Doç. Dr. Küçükalp, insanların buna ikna edildiğini ancak ifade edildiği gibi “karanlık” bir Orta Çağın hiç olmadığını söyledi. Küçükalp, “Modern düşünce güzergâhı, kendisini tanımlamak için düalist mantığı gereği düşman bir ‘öteki’ icat edecekti. İşte bu ‘düşman öteki’ de Orta Çağ oldu” ifadelerini kullandı.