Uzman Klinik Psikoloğu Melis Çekiç Güllüoğlu, kanser hastaları kadar aynı travmayı yaşayan hasta yakınlarının yaşadıkları ruhsal süreçleri hakkında önemli bilgiler verdi.

Hasta kişinin yakınına kanser teşhisi konduğu anda hasta yakını da tıpkı tanıyı alan hasta gibi bir yas sürecine girdiği gözlemleniyor. Medicana International İstanbul Hastanesi Uzman Klinik Psikoloğu Melis Çekiç Güllüoğlu, kanser hastaları kadar aynı travmayı yaşayan hasta yakınlarının yaşadıkları ruhsal süreçleri hakkında önemli bilgiler verdi.

Bu süreçlerin aşamalarını, inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme olarak tanımlandığını kaydeden Güllüoğlu, "Bu aşamaların süreleri ve şiddeti kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. İnkar evresinde kişi hala yaşadığı şoku atlatamamıştır. Hastanın, hasta yakını için yeri genelde duygusal olarak önemli bir bağı olan kişi olma anlamını taşır. O yüzden ilk evrenin oluşturduğu asıl duygu çaresizlik ile başa çıkma için inkardır. Kişi ’’Hayır yakınınız kanser değil’’ kelimesini duymayı çok istemektedir. Bu süreci kabullenmenin de yavaş yavaş ortaya çıkması ile birlikte öfke takip eder. ’’Neden benim annem/babam/kardeşim/çocuğum/eşim?’’ diye sormaya başlar. Ve özellikle hasta yakınında kendini suçlama eğilimleri bu süreçte yani öfke aşamasında başlar. Kişi bu yaşadıklarının bir sebebini bulmaya çalışır. Pazarlık aşamasında ise kişi Tanrı ile pazarlığa bile girebilir. ’’O yaşasın da, bu hastalığı atlatsın da ne gerekirse ben yaşayayım’’ veya geçmişe duyulan pişmanlıklardan dolayı ’’Hastalığını yendiğinde ona eskisinden çok daha hoşgörülü ve anlayışlı olacağım’’ gibi pişmanlıklarında getirdiği pazarlık süreci başlayabilir. Ardından çökkünlük/depresyon dönemi başlayabilir ve son olarak da kişi artık yeni durumu ve süreci tamamı ile kabulleniş aşamasına geçmiştir" dedi.

Güllüoğlu, kanser hastası ve yakının ruh sağlığını korumak için ne yapılması gerekenleri şöyle bildirdi: "Tam bilgi sahibi olmak en önemli konu. Bakım veren hasta yakını öncelikle durum ile ilgili bilgi sahibi olmayı istediği her ayrıntıyı hastanın doktorundan edinmelidir. Böylelikle bilinmezlik oranı en aza indirilecek, hasta için yapılacaklar ve hasta yakının yapması gerekenler netleşecek, çaresizlik hissi hasta yakını için azaltılmış olacaktır".

Sınırları fark etmek

Her şey (hastalık-tedavi süreci) hakkında rolün ne olduğunu, yapılabileceklerin sınırları, kontrol edilemeyecek süreçler hakkında farkındalık sağlanması gerektiğini vurgulayan Melis Çekiç Güllüoğlu, "Bu, sizin kontrol edemeyeceğiniz durumlarda bile olabildiğince sakin kalmanızı ve sağlık ekibiyle birlikte hasta için doğru şekilde işbirliği kurmanızı sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

Yardım isteyin

Kanser süreci tüm aile bireylerini etkileyen bir süreç olduğunu belirten, Güllüoğlu, "Bu süreçte mutlaka diğer aile üyelerinden destek istenmeli. Sadece tek bir hasta yakını üzerinde oluşan yük, tüm bireylerin değişik alanlardaki yardımlarıyla büyük oranda hafifleyecektir. Bu yükün altına mümkünse tek bir kişi girmemelidir. Sorumluluk mutlaka paylaşılmalıdır" şeklinde konuştu.

Hasta adına karar almayın

Melis Çekiç Güllüoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Hasta için daha iyi olacağını düşündüğünüz durumlarda bile hastanın fikrini mutlaka alınmalı. Fikir alınabilecek bir durum söz konusu değilse bile tüm aile üyeleri toplanıp ortak bir karar alınmalı. Bu süreçte de sorumluluk tek bir kişinin üzerinde olmamalı".

Kendinize de vakit ayırın

Bireylerin yakınlarının süreci devam etse bile bireysel olarak kendi hayatı olduğunun altını çizen Melis Çekiç Güllüoğlu, "Bu yorucu ve yoğun süreç sizin içinde devam ediyor. En azından ara sıra yakınınız uyurken, dinlenirken veya bir süre size ihtiyacı olmayacağı vakitlerde kendiniz için enerji ve motivasyonunuzu artıracak aktiviteler yapmalısınız. Dışarı çıktığınızda suçluluk hissetmek yerine yakınınızın yanına döndüğünüzde onunla daha kaliteli nasıl zaman geçireceğinize odaklanın" şeklinde sözlerini sonlandırdı.