UŞAK'ta özel bir hastanede görevli Psikolog Zeynep Yeşilkaya, 10 Eylül Dünya İntihar Önleme Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, intiharın insanın kendisini cezalandırması değil, çaresizliğin dışa vurumu olduğunu, intiharın önlenebilir bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi.
İntiharın pek çok ülkede ve özellikle genç nüfus arasında tırmanma eğiliminde olduğunu açıklayan Psikolog Zeynep Yeşilkaya, global bir sorun olduğuna dikkat çekti. Yeşilkaya, "İntihar günümüzde global bir sorun olarak değerlendirilmelidir. İntihardaki amaç yaşamdan uzaklaşmak değil, kendine acı veren gerçekliğinden uzaklaşmak, kendi gerçekliğini değiştirme konusundaki bir çaresizliğin anlatımıdır. İntihar düşüncesi olan insanların davranışlarında ve düşüncelerinde gözle görülür ve hissedilir bazı değişiklikler olur. Kişi dış görünümüne eskisi gibi ilgi göstermiyorsa, dikkatini odaklamakta zorluk yaşamaya başlamışsa, depresif duygudayken coşku hali ortaya çıkmışsa risk altındadır ve intihar etmeyi düşünüyor olabilir" dedi.
İNTİHARI ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?
İntihar etmeyi düşünen kişilerin ilk olarak bir uzmandan yardım almasına yardımcı olmak gerektiğini belirten Psikolog Zeynep Yeşilkaya, "İntihar etmeyi düşünen kişinin ihtiyacı öğüt duymak değildir. Konuşmaya ve paylaşmaya ihtiyacı vardır. Kişi intiharın planından ve detayından bahsediyorsa kesinlikle ciddiye alınmalı ve paniklenmemelidir. Uzman, doktor, ambulans veya acil yardım çağırılmalıdır. Kişi konuştuğunda yargılanmamalı, kişinin kendini asla öldüremeyeceğini söylenmemelidir. Olumsuz çarpık düşüncelerini daha olumlu düşüncelere çevirebilmesi adına cesaret verici cümleler kullanılmalı, ilgili ve sakin bir şekilde dinlenilmelidir. Yaşanılan tüm krizler, travmalar geçicidir. Yalnız olmadığımızı hatırlamalıyız ve yalnız kalmamaya çalışmalıyız. Bir uzman desteği almayı ihmale getirilmemeliyiz" diye konuştu.
ERGENLİK İNTİHARLARININ NEDENLERİ
Ergen intiharlarının en belirgin nedenlerinin başında çocukluktaki sevgi yoksunluğu gösterildiğine dikkat çeken Yeşilkaya, büyüme sırasındaki baskı görme, reddedilme, sevilmeme ve benzeri nedenlerin ergenin mutsuz olmasına zemin hazırladığını ifade etti. Yeşilkaya şöyle devam etti:
"Anne babanın ölmesi, ayrılması veya aileden ayrılma gibi nedenler gencin güven duygusunu zedeler. Karşı cins tarafından reddedilme, aşkta hayal kırıklığına uğrama, özellikle grup içinde iken aşağılanma ve onuru ile oynanması ergenleri derin bir üzüntüye ve ümitsizliğe düşürebilir. Üzüntü verici olaylarla ilk kez karşılaşıldığında yaşanan duygusal kırıklık daha yoğun olur. Daha önce karşılaşıp üstesinden geldikleri duygular olmadığı için, ergenler üzüntü yaratan yeni durumlarda nasıl davranacaklarını kestiremez, daha kolay hayal kırıklığına uğrar. Üzüntünün aşırı olması, ergeni çaresizlik ve ümitsizlik içinde bırakır. Bu nedenle ergen, ölümü acı verici duygulardan kaçmanın bir yolu olarak görebilir. Ölümün sıkıntılardan kurtulmanın tek yolu olarak görülmesi, ergenlerin intihar etme riskini arttıran çok önemli bir etkendir."

FOTOĞRAFLI