Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağanı olan “ 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” yarın tüm yurtta coşkuyla kutlanacak.

Atatürk’ün yıllar önce onlara verdiği değerin çok azını görebiliyor günümüzde Türk çocukları. Dünyadaki tek çocuk bayramı olan 23 Nisan’ı Türk çocuklarının bir bölümü ne yazık ki okulda, meydanlarda kutlamalarda değil, tezgah başında emek harcayarak karşılayacak.

Ders sıralarında olması gereken yüz binlerce çocuk korumasız, her türlü tehlikeli koşullarda minik bedenleriyle aile bütçesine katkı sağlamaya çalışıyor. Kırsalda, kentte üretim alanında emek harcıyor, kendini gösteriyor çocuk işçiler.

Okul sıralarında olması gerekirken, ya eğitim olanaksızlıklarından ya da aile bütçesine katkı sağlama amacıyla minik bedenleriyle çalışıyor, üretiyor çocuk emekçiler. Çocuk işçi çalıştırmak artık olağanlaştı, kanıksanır hale geldi.

Türkiye’de resmi verilere göre 5-17 yaş grubunda 720 bin çocuk, minik bedenleriyle emeği ile aile bütçesine katkı sağlıyor. Kayıt dışı çalışanlarla bu sayının 2 milyon olduğu öngörülüyor.

 Okul çağındaki çocuklar, ders ve sokak yerine iş güvenliğinden yoksun, ülkenin her yerinde tarımda, tekstilde, oto tamir atölyelerinde, merdiven altında mesai kavramı olmaksızın kayıt dışı çalışıyor.

Çocuk işçiliği, Türkiye’nin önlenemeyen kanayan yarası, acı gerçeği. Çocuk işçiler eğitim hakkından yoksun kaldığı gibi, fiziksel ve psikolojik gelişimin yavaşlaması, işe bağlı sakatlık, fiziksel zarar, istismar

ve ihmal gibi sorunlarla karşılaşıyor.

Minik emekçiler iş öğrensin, aile bütçesine katkıda bulunsun diye gönderildikleri işyerlerinde bedenleri ağır travmaya karşı koymaya çalışıyor, yeri geliyor tacize uğruyor, yeri geliyor aşağılanıyor, onuru ile oynanıyor.

Çocuk işçiliğinin temel etmeni yoksulluk. Türkiye’de daimi olarak yoksulluk eşiğinde olan 17 milyon kişinin yarısı çocuklardan oluşuyor. Yoksul aileler çocuklarını aile bütçesine katkı sağlasın diye okula değil, çalışmaya gönderiyor. Yaklaşık 400 bin çocuk, mevsimlik ve gezici tarım işçiliği yaparak aylar boyunca okullarından ve evlerinden uzakta yaşamını sürdürüyor.

Mevcut çocuk işçiliği sorunu Suriyeli çocukların Türkiye’ye sığınmasıyla artarak önü alınamaz konuma geldi. Suriyelilerin katılımıyla mevsimlik gezici tarım işleri, tam bir çocuk işçi cenneti. Arz ve talepten ötürü bir türlü önlenemiyor, önlenecek gibi de değil. Denetimler, yaptırımlar yetersiz kalıyor. Emek sömürücüleri bildiğini okurcasına çocuk işçi çalıştırmaya devam ediyor.

Çocukların zihinsel, sosyal fiziksel ve psikolojik gelişimlerine zarar veren, çok düşük ücretlerle, zehirli ürünlerle yakın temas içinde ve tehlikeli ortamlarda uzun süre çalışan çocukların yeri tarla ve atölyeler değil, okul sıraları, sokakta arkadaşlarının yanı olmalı.

Ulu Önder Atatürk’ün çocukları, bu kötü tabloyu hiç hak etmiyor...