Erzincan İliç’teki facia, emekçilerin canının ne denli ucuz olduğunun, yeterli önlemlerin alınmadığı madenlerde ve inşaatlarda rant uğruna bugüne dek binlerce ölümlerin gerçekleştiğinin yeni kanıtı.
Soma’da, Ermenek’te, Amasra’da, Zonguldak’ta ve son olarak İliç’te meydana gelen iş cinayetlerinde; hep gariban emekçiler yaşamını yitirdi, hep yoksul ailelerin ocaklarına ateş düştü. 
Rant uğruna yitirilen canlar ve aileler, bir süre gündemde kaldı, sonra unutulup gitti. O aileler acıları ile baş başa kaldı. Madenlerde, ocaklarda, inşaatlarda iş güvenliğinden yoksun çalışan emekçiler aşırı para kazanma hırsının kurbanı oldu.
Öylesine bir hırs bürümüş ki rantçıların gözünü. İliç’teki gibi “Geliyorum” diyen iş kazalarına karşı yeterli önlemler alınmadan işçiler çalıştırıldı. Metan gazının yüksek olduğu ocaklarda emekçiler zorlama ile yerin yüzlerce metre altında bir avuç kömür için kazma salladı. Her tarafı delik deşik eden siyanürün toprağı yumuşattığı bölgede, çalışanlar mesaiye devam etti. Sonuçta çöken kömür madeninde yüzlerce, kayan toprağın altında kalan dokuz emekçi yaşamını yitirdi. 
Tehlike varmış, emekçinin canı söz konusu imiş ne gam. Yeter ki daha çok kömür çıkarılsın, siyanürle daha çok altın elde edilsin, birilerinin cebi dolsun. İş kazalarının ardından yapılan incelemelerde, ocaklardaki kusurun ve eksikliğin madenleri işleten firma ile yetkililer olduğu saptandı. Ne ki yaşamının baharındaki canlar dünyaya veda etmişti. Niye önlemler, denetimler iş cinayetleri meydana gelmeden yapılmaz?   
Yurdun dört bir yanındaki iş kazalarında günde 6 emekçi canından oluyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre 2023 yılında 1940 emekçi yaşamını yitirdi. Her bir saatte 48’den fazla iş kazası oluyor. Buna göre Türkiye, iş cinayetlerinde Avrupa ve dünyada rekor kırıyor. Hiç istenmeyen bu tablodan ivedilikle kurtulmamız kaçınılmaz.
Tabii bu veriler kayda geçenler. Bilinmeyen, kayda geçmeyenler dikkate alındığında günde 6 değil, daha fazla emekçinin hayatını kaybettiği ortaya çıkacaktır.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 155 sayılı işçi sağlığı ve iş güvenliği ve çalışma ortamına ilişkin sözleşmesi, 176 sayılı madenlerde güvenlik ve sağlık sözleşmesi ile 187 sayılı iş sağlığı ve güvenliğini geliştirme çerçeve sözleşmesinin imzalanmasına karşın, kaçak maden ocakları ve diğer işyerlerindeki cinayetler denetim eksikliği ve cezaların ağır olmamasından ötürü hızla sürüyor.
Emekçinin canı o kadar ucuz ki, bu işte sorumluluğu olanlar bir süre sonra elini kolunu sallayarak dışarıda gezebiliyor. Kaçak, ilkel işyerlerinde faaliyetini sürdürerek yeni iş cinayetlerine ve ölümlere davetiye çıkarıyorlar. 
Soma’daki Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük iş kazasında 301 işçi canından olmuş, ailelerin ocağına ateş düşmüştü. Kazanın ardından Cumhurbaşkanı ve yetkililer tarafından bir yığın sözler verilmiş, sorumluların en ağır cezalara çarptırılacağı söylenmişti. Lakin acılı  ailelerin ve kamuoyunun beklediği cezayı almadı patron ve sorumluluğu olanlar. Hala o cezalara isyan ediyor Soma’nın yaslı aileleri. 
2014 yılında meydana gelen Soma cinayetinde, emekçiyi denetimden uzak kaçak ve ilkel ocağa üç kuruş para ile sokanlar, hafif ceza ile kurtuldu. Emin olun bir süre sonra, İliç’teki kazanın sorumluları da bir süre hapis yatıktan sonra dışarıya çıkacaktır. Emekçinin canı bu kadar ucuz olmamalı. İş cinayeti sorumluları en ağır cezayı hak ediyor.  Yanlarına kar kalmamalı. Zira giden canlar geri gelmiyor...