Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Cenk Acar, böbrek sağlığını bozan taş hastalıklarına dikkat çekerek, “Daha önce taş hastalığı hikayesi olanların üroloji uzmanları tarafından düzenli olarak kontrol edilmeleri ve taş oluşumunun engellenmesine yönelik tedaviler verilmesi hastalardaki böbrek yetmezliği riskini belirgin derecede azaltacaktır” dedi.
Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Acar, böbrek sağlığını bozan böbrek taşı hastalığı hakkında açıklamalarda bulundu. Böbrek hastalıklarının büyük bir kısmının üroloji branşının tanı ve tedavi alanına girdiğini belirten Acar, “Böbrek taşı, enfeksiyonlar, böbrek kanserleri ve doğuştan böbrek hastalıkları (böbrek çıkışı darlığı (UP darlık) ve at nalı şeklinde böbrek gibi) üroloji hekimleri tarafından tedavi edilmektedir. Bunlar içerisinde ülkemizde en sık görülen hastalık böbrek taşı hastalığıdır. Böbrek taşı hastalığı, idrar yollarının (böbrek, iç idrar kanalı (üreter)), idrar torbası ve idrar kanalı) herhangi bir yerinde taşın bulunmasıdır. Tıkanıklığa yol açarak idrar yollarında genişleme ve böbrekte şişkinliğe neden olabilir. Eğer zamanında tedavi edilmezse böbrek fonksiyonlarının kaybıyla (yetmezlik) sonuçlanabilir. Ülkemizde yaklaşık her 10 kişiden birinde üriner sistem taş hastalığı bulunmaktadır. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgelerinde daha sık rastlanmaktadır. 40-50 yaşlar hastalığın en sık görüldüğü yaşlardır. Kadın ve erkekte eşit oranda görülmektedir. Ayrıca, ülkemiz çocuklarda taş hastalığının yaygın olarak görüldüğü bölgelerden biridir. Üriner sistem taş hastalığı tekrar etme olasılığı yüksek olan bir hastalıktır ve 10 yıl içerisinde hastaların yarısında tekrarlamaktadır. Taş oluşumu genetik, çevresel ve hastaya bağlı (fiziksel ve kimyasal) faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Az sıvı tüketilmesi, obezite, sık idrar yolu enfeksiyonları geçirilmesi, idrar yollarında anatomik bozuklukların (at nalı böbrek, at nalı şeklinde böbrek gibi) bulunması, proteinden zengin beslenme, aşırı tuz tüketilmesi gibi diyet dengesizlikleri, bazı böbrek ve karaciğer metabolik hastalıkları ve son olarak bazı ilaçlar taş oluşum riskini arttırmaktadır” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Acar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Böbrek taşı hastalığının tedavisindeki ana hedef, böbrek sağlığını bozan taşın girişimsel yöntemlerle (şok dalga tedavisi, kapalı ve açık cerrahi) tam olarak ortadan kaldırılması olsa da, taşın tekrar oluşumunun engellenmesine yönelik tedaviler bir o kadar önemlidir. Bu nedenle her bir hasta için taş oluşum nedenlerini ortaya koyacak metabolik değerlendirme yapılmalıdır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda diyet önerileri ve ilaç tedavileri uygulanmaktadır. Sonuç olarak sizi tedavi eden üroloji uzmanına mutlaka taş hastalığının tekrarlamaması için yapılması gerekenler sorulmalı ve gerekli öneriler alınmalıdır. Böbrek taşı olan hastalar taş oluşumunu önleyebilmek için günde en az 2-2,5 litre idrar çıkaracak kadar sıvı tüketmelidirler. Yaz aylarında bu miktara ulaşabilmek için daha fazla sıvı tüketmeleri gerektiği unutmamalıdır.”
En sık görülen taş cinsi olan kalsiyum okzalat taşlarından korunmak için diyet önerilerini sıralayan Acar, “Dengeli ve çeşitlendirilmiş bir diyet uygulamak gerekmektedir. Bol miktarda sebze, meyve (özellikle turunçgiller) ve lifli gıdalar tüketilmelidir. Yumurta, mercimek, beyaz pirinç, soyulmuş elma, üzüm, karnabahar ve kabak gibi düşük okzalat içeren gıdaları daha fazla yemeğe çalışılmalıdır. Kalsiyum içeren süt ve süt ürünlerinin (günlük 1000 miligramı geçmemeli) kesinlikle kesilmemesi gerekir. Kesilmesi taş oluşum riskini arttırmaktadır. Diyetteki tuz miktarı (3-5 gram) azaltılmalıdır. Özellikle hayvan etinde bol bulunan protein tüketimi azaltılmalıdır. Bunun yerine avokado, karnabahar ve bezelye yenebilir. Vücut ağırlığınızın kontrol altında tutulması (Vücut kitle indeksi 18-25 kilogram/metrekare arasında olmalı) ve düzenli egzersiz yapılması taş oluşum riskini azaltacaktır. Böbrek taşı hastalığı ülkemizde en sık rastlanan ve yol açtığı olumsuz durumlar nedeniyle böbrek sağlığını ciddi derecede bozabilen önemli bir hastalıktır. Daha önce taş hastalığı hikayesi olanların üroloji uzmanları tarafından düzenli olarak kontrol edilmeleri ve taş oluşumunun engellenmesine yönelik tedaviler verilmesi hastalardaki böbrek yetmezliği riskini belirgin derecede azaltacaktır” dedi.