Bakırköy Prof.Dr. Mazhar Osman Psikiyatri Hastanesi’nden Prof.Dr. Nazan Aydın, doğum sonrası dönemlerde depresyon sonucu intihar eden annelerin, geride bir çocuk bırakmak istemedikleri için çocuğu da kendileriyle beraber götürmeye çalıştıklarını belirtti.
"GERİDE ÇOCUK BIRAKMAK İSTEMİYOR"
Doğum sonrası depresyondaki annenin karamsar, mutsuz ve iyileşemeyeceği duygusu ile dünyanın yaşanılmaz bir yer olduğunu düşündüğünü ve intihar girişiminde bulunduğunu belirten Bakırköy Prof.Dr. Mazhar Osman Psikiyatri Hastanesi’nden Prof.Dr. Nazan Aydın, "Anne intihar etmeye kalkıyor. İntihar etmeye kalkarken geride bir çocuk bırakmamak için çocuğu da kendisi ile beraber götürmeye kalkabiliyor. Bunun çok acı sonları oluyor. Bu tedavi edilebilir bir durum. Hem anne düzelebilir, hem de çocuğuyla ilgili bağı kurabilir. O nedenle de muhakkak annede depresyon şikayeti varsa tedavisi için bir uzmana götürülmesi gerekiyor" dedi.
"DEPRESYONUN NEDENİ HORMONLARIN DEĞİŞMESİ"
Antalya’da düzenlenen 7.Uluslararası Psikofarmakoloji ve 3. Ergen Çocuk Psikofarmakoloji Kongresi’ne katılan Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Psikiyatri Hastanesi’nden Prof. Dr. Nazan Aydın, gebelik ve doğum sonrası dönemdeki depresyonun iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Nazan Aydın, "Normale göre doğum sonrası dönemde depresyon riski daha çok görülüyor. Bunun sebebiyse kadınların o dönemlerde hormonlarının değişmesi, bebeğin gelmesi, geceleri uykusuz kalınması ve hayat düzeninin değişmesi" dedi.
"ANNE İYİ OLSUN Kİ BEBEK DE İYİ OLSUN"
Bebeğin anne karnında annenin hüznünü, üzüntüsünü ve buna bağlı olayları yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Aydın, bazen tedavinin gebelik döneminde başlaması gerektiğini bildirdi. Prof.Dr. Aydın, "Eğer annede öncelikle bir depresyon varsa ilaçlardan çekinip, doktora gitmekten çekinip, anneyi kendi haline bırakmıyoruz. Annenin tedavisinin mutlaka yapılması gerekiyor. Yöntemlerimiz psikoterapi olabilir, ilaç olabilir. Özellikle biz hafif veya orta düzey depresyonda psikoterapi yöntemini uyguluyoruz. Gebelik ya da doğum sonrası dönemde anneye oldukça yardımcı olan bir terapi. İlaç tedavisinde şöyle bir durum söz konusu, gerektiğine anne ile çocuk arasındaki riski değerlendiriyoruz. Anneyi tedavi edersek risk ne kadar, tedavisiz bırakırsak risk ne kadar, bununla beraber en uygun ilacı seçmeye çalışıyoruz. Anne kanına en az geçen, süte en az geçen ilacı seçiyoruz. Sıkıntılı olmayan ilaçları tercih ediyoruz. Bazı anne babalar psikoterapi ile devam etmeyi, bazıları da düşük ya da orta dozda ilaçla tedaviyi tercih ediyorlar. Muhakkak annenin tedavisini önceliklendiriyoruz. Anne iyi olsun ki bebek de iyi olsun."
"SÜTE EN AZ KARIŞAN İLAÇ SEÇİLİYOR"
İlacı seçerken süte en az geçen ilaçları tercih ettiklerini belirten Prof. Dr. Nazan Aydın, anne sütüne yüzde 10’un altında karışan ilaçları tercih ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Aydın, "Bütün ilaçlar süte geçiyor ama onları süte geçme oranları değişiyor ve Amerikan Psikoloji Birliği diyor ki, ’Annenin sütüne yüzde 10’unun altında geçiyorsa sıkıntı oluşturmuyor’. Biz bu yüzde 10’luk gruptaki ilaçları seçiyoruz. Klinik yapılan çalışmalarda bu oran gösteriliyor. Bebek organları geliştiği için, kendisi vücuttan ilaçları atabildiği için büyüdükçe kullanımı daha kolay oluyor" ifadelerini kullandı.
BEBEK VE ANNE BAĞININ ÖNEMİ
Depresyonlu annenin bebeğine yeterince ilgi gösteremediğini söyleyen Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Psikiyatri Hastanesi’nden Prof. Dr. Nazan Aydın, çocuğun anne ile sağlıklı bir bağ kuramaması durumunda diğer insanlarla da sıkıntı yaşayabileceğini ifade etti. Prof. Dr. Nazan Aydın, "Tedavi etmezsek ve annede de ağır bir depresyon varsa anne çocuğa bakım veremiyor, yeterince ilgilenemiyor. Çünkü depresyonun ana belirtileri ümitsizlik, keyifsizlik, karamsarlık. Ve dolayısıyla anne bebeğinden de zevk alamıyor. Normal bir annede olması gereken duyguyu, anne yoğun hissedemediği için bu duyguyu da hissedemiyor. Anne ile bebek arasındaki ilişki ister istemez bozuluyor. Bu çok önemli. Biz ilk aylarda anne ile bebek arasında bir bağ oluşmasını istiyoruz" dedi.
KONGRE DEVAM EDİYOR
7. Uluslararası Psikofarmakoloji ve 3. Ergen Çocuk Psikofarmakoloji Kongresi, Antalya’ın Serik ilçesinde devam ediyor. 19 Nisan’a kadar sürecek kongrede, bu yıl ’Psikiyatrik Tedavilerde Entegrasyon: Sadelikten Ustalığa’ teması işleniyor. Kongreye yerli ve yabancı çok sayıda uzman katılıyor.