Akademisyen-yazar Prof. Dr. İskender Pala Başakşehir Söyleşileri’ne konuk oldu. Dinleyicilerine Fuzuli’yi anlatan Pala, “Fuzuli’yi bilerek kendimizi daha iyi öğreneceğiz” dedi.
Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiye Başakşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Basri Akdemir ev sahipliği yaptı. Başakşehirlilerin yoğun katılım gösterdiği söyleşide Prof. Dr. İskender Pala, İslam coğrafyasında yaşanan acılara değindi.
Pala, “15-20 yıl sonra Türkiye’deki insanların pek çoğu ne kadar büyük oyunlar oynanmış diyecekler. Her gün 150 kişinin öldüğü Suriye, Afganistan dikkate alınmıyor, onlardan daha az acı olmayan bir saldırıda 12 kişinin ölmesi ile İslam aleyhine bir gelişme olarak verilebiliyor. Keşke Dünya’da ki tüm Müslümanlar bir araya gelip bu elim olay gerçekleşince sokaklara dökülselerdi. Böyle bir şeyi biz yapmayız, deselerdi” dedi.
“FUZULİ’Yİ BİLEREK KENDİMİZİ DAHA İYİ ÖĞRENECEĞİZ”
İskender Pala Fuzuli’nin edebi kimliğini anlatarak, “Fuzuli edebiyat açısından medeniyetimizi kalkındıran bir isimdir. O’nu bilerek daha iyi öğrenebileceğiz. Biz 350 kelime ile yaşarken, Fuzuli 18 bin kelime ile düşünen, konuşan, yazabilen bir isimdi. Fuzuli, William Shakespeare ile aynı dönemde yaşamıştır. İngiltere’de yazdığı kitaplarla Shakespeare propaganda aracı yapar. Biz ülkemizde Shakespeare okuruz, biliriz, ama Fuzuli’yi tanımayız” diye konuştu.
Fuzuli’nin ‘Çeşm-İ Giryanım Görüp’ şiirini okuyan Prof. Dr. İskender Pala, şiiri mısra mısra yorumladı. Pala, “Bir olan bir sultan var, çağlar boyunca milyonlarca kulu var. Cenabı Hak her elimizi açtığında bizim istediğimiz vermez. Allah (c.c) kulum biraz daha benim ismimi ansın diye isteklerimizi geciktirir. Hz. Peygamber Sultandır, biz onların âşıklarıyız. Biz, O’nun adını anıyoruz, ama Peygamberimizin sünneti ile patronun emrettiği bir iş arasında tercih durumunda kaldığımızda patronunkini tercih ediyoruz” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK PROBLEMİ KUL HAKKIDIR”
Türkiye’nin en büyük probleminin kul hakkı olduğunu belirten Pala, “Kırmızı ışıkta geçen araç kul kakına girer, doğan bir bebeğin yeşile basma hakkı kul hakkıdır. Göçmen kuşların göç yollarına gökdelen dikmekte kul hakkıdır. Hepimiz kul hakkından tövbe etmedikçe kardeş kavgası da bitmez. Biz kul hakkını artık günah saymıyoruz” dedi.