Mersin, Adana, Gaziantep, Osmaniye ve Hatay baro başkanları, ‘İç Güvenlik Paketi’nin temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan, Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve evrensel normlara aykırı olan, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdığını öne sürerek, TBMM gündeminden geri çekilmesini istediler.
Mersin Barosu’ndan yapılan açıklamaya göre, Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı, Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez ve Osmaniye Barosu Başkanı Dilem Aksoy, kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen yasa tasarısı ile ilgili ortak basın açıklaması yaptılar. Çukurova bölgesinin 5 baro başkanı, söz konusu yasa tasarısına ilişkin çekincelerini dile getirdikleri açıklamada, hükümet tarafından hazırlanan İç Güvenlik Paketi’nin TBMM‘ye sunulduğunu anımsattı. Açıklamada, tasarıdaki düzenlemede, adli soruşturmada yetki cumhuriyet savcısında iken ve cumhuriyet savcısı adli soruşturmanın amiri konumunda iken, gözaltına alma kararında yetkinin cumhuriyet savcısından alınarak kolluğa verilmesinin, bireysel suçlarda 24 saat, toplu suçlarda kolluğun 48 saat gözaltı uygulaması yapmasının kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma hakkı bakımından önemli sorunların yaşanmasına neden olacağı belirtildi. “Ayrıca, 5442 sayılı İl İdare Yasası yapılacak değişikliklerle mülki idare amirlerine ‘suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması’ şeklinde verilen yetkilerle kuvvetler ayrılığı ilkesi, hukuk devleti ilkesi ve Anayasa’nın 9. maddesinde düzenlenen yargı yetkisine açıkça aykırılık oluşturmuştur” denilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Önleyici kolluk faaliyeti suç öncesi aşamaya ait olup, suçun işlenmesini önlemeyi amaçlamıştır. Suç işlendikten sonra soruşturma evresi adli makamlar tarafından yürütülüp yönetilmektedir. Mülki amirler, böylelikle suç unsuru belirleme ve suç yaratma yetkisine sahip olacaklardır ki, bu durum ‘suç ve cezalarda kanunilik ilkesine’ aykırılık teşkil edecektir. Kişilerin üst, eşya ve araçlarının aranmasına dair tedbirlerin uygulanmasında yargıç kararı olmaksızın, kolluğun keyfiyetine bırakılması da son derece tehlikeli bir düzenlemedir. Aynı husus, koruma altına alma ve yakalama gibi tedbirler için de geçerlidir. 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun 16. maddesinde yer alan polisin zor ve silah kullanma yetkisini daha da arttıran bu düzenlemelerle polise tanınan yetki sınırsız hale gelecek, orantısız güç kullanımı meşruluk kazanacaktır.”
Tasarıda, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde demir bilye ve sapanın bulundurulması ve taşınması yasak olan maddeler kapsamına alınarak, 2 yıl 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası getirildiğine de dikkat çekilen açıklamada, “Yargı denetimi olmaksızın Emniyet Genel Müdürlüğü’nün veya İstihbarat Daire Başkanı’nın yazılı emriyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespit edilip, dinlenme yetkisinin getirilmesi de sakıncalı olup, zaten tartışmalı olan ve sürekli yakınılan bu durumun sıradanlaşmasına neden olacaktır” denildi.
“İÇ GÜVENLİK PAKETİ DERHAL GERİ ÇEKİLMELİ”
İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşmaması gerektiğini savunan 5 baro başkanı, ortak açıklamada, taleplerini şöyle dile getirdi: “Bölge Baro Başkanları olarak temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan, Anayasa, AİHS ve evrensel normlara aykırı olan, kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran, hukuk devletini askıya alan bu düzenlemelere karşıyız. İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşmaması gerekir. TBMM’nin gündeminden derhal geri çekilmelidir. İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerini kullanmasına ket vuracak düzenlemelere değil, demokrasi ve insan hakları standartlarını yükseltecek uygulamalara ihtiyacımız bulunmaktadır. Avukatlık Yasası’nın 76. ve 95. maddelerinin barolara verdiği yetki ve göreve dayanarak bu açıklamayı yapmamız vicdani bir sorumluluktur. Anılan bu paketin yasalaşmaması için her türlü mücadelenin içinde olacağımızın bilinmesini kamuoyunun takdirine saygıyla sunarız.”