Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi’de kanser tedavisi gören hastaların oluşturduğu Onkoloji Grubu Türk Müziği Topluluğu’nun konseri büyük beğeni topladı. Hastalıklarını müzikle tedavi eden hastaların performansı usta sanatçılara taş çıkarttı.
4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında Memorial Antalya Hastanesi’nde kanser tedavisi gören hastaların oluşturduğu Onkoloji Grubu Türk Müziği Topluluğu, bir konser verdi. Memorial Antalya Hastanesi konferans salonundaki konsere doktorlar, hemşireler ve hasta yakınları da büyük ilgi gösterdi. Şefliğini Prof. Dr. Erol Işın’ın yaptığı koro hicaz, acemişiran, mahur makamında 15 şarkı seslendirdi.
Hastalarının konserini dinleyen Memorial Sağlık Grubu Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nün 150’den uluslararası derneğin bir araya gelip, kanser konusunda bilinçlendirmenin gelişmelerin halka aktarıldığı en önemli günlerden bir olduğunu söyledi. Bu yıl kanser noktasında en önemli hedefin ‘Kanserli Bireylerde Yaşam Kalitesi’ olarak belirlendiğinin altını çizen Prof.Dr. Özdoğan, "Kanserli bireylerde erken tanı, tüm tedavilerin tüm hastalara ulaştırılması diğer hedeflerdir. Kanser mücadele edilebilen bir hastalıktır. Bu ifade tüm dünyaya yayılmaya çalışılıyor. Bu çok önemlidir. Bugün kanser gibi bir hastalığın üçte birini yok edebiliriz. Biraz yaşamımızda oynamalar yaparsak, kanser gibi aileleri yaralayan hastalığın neredeyse yüzde 30’unu ortadan kaldırabiliriz" diye konuştu.
"KANSER ZOR BİR HASTALIK"
Hastalarının oluşturduğu müzik grubuna da değinen Prof. Dr. Özdoğan, "Kanser hastalarımızın hazırladığı koroyla, onların seslendirdiği müzikle biz de bu mücadeleye varız diyoruz. Memorial ve Medstar hastanelerinde bu inanılmaz çabaya biz de küçük bir tığla koyuyoruz. Hastalarımı karşımda hayat dolu olması ve müzikle uğraşmaları benim içinde inanılmaz bir mutluluk. Kanser zor bir hastalık. Aileyi de bireyi de yaralayan bir hastalık. Bu alanda yaptığımız yenilikler, değişiklikler bizi gelecek adına mutlu ediyor. Önemli projelerin alt yapısını hazırlamamıza katkı sağlıyor" ifadelerini kullandı.
ERKEN TANININ ÖNEMİ
Türkiye’de yılda 160 bin ile 200 bin arasında kanser vakasının ortaya çıktığını belirten Prof.Dr. Özdoğan, şunları söyledi:
"Bu ciddi bir rakamdır. Türkiye’de özellikle son birkaç yılda kamu ve halkla, sivil toplum kuruluşları ve medya ile bir bütünleşme var. Bu çok önemli bir gelişmedir. Yanan bir ateşe bizler de, odun atarsak çok güçlü bir ateşimiz olur. Bu hastalıkla mücadelede önemli bir noktaya geleceğiz. Erken tanı son derece önemlidir. Hastaların neredeyse üçte birine erken tanı koyup, yaşamlarını kurtarabiliriz. Üçte birine erken tanı koyabiliriz. Neredeyse yüzde 60-70’ini ölümcül bir hastalıktan, yaşanır bir hastalığa dönüştürüyoruz. Kolları sıvama zamanı geldi."
"DÜZENLİ BESLENMENİN ADRESİ AKDENİZ MUTFAĞI"
Türkiye’de artık kanser yoğunluğunu konuşmadan, kanserden kurtulmayı konuşmaya doğru yürünmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, "Başta sigarayı hayatımızdan çıkarmamız lazım. Sigarayı çıkarırsak birden bire kanserin yok olduğunu görüyoruz. Solaryum, güneşe fazla maruziyet, sağlıksız beslenme, obezite, bunların hepsi kanserle ilişkilidir. Sağlıklı bir topluma doğru gitmeliyiz. O zaman neler yapmamız gerektiğini anlatalım. Mutlaka sigaradan uzak kalacağız. Aşılanacağız. Özellikle Hepatit virüsüne karşı aşı yaptıracağız. Çocuklarımızı rahim ağzı kanserine karşı aşılatacağız. Aşırı kilo almaktan kaçınırken, spor yapma alışkanlığı kazanacağız. Aşırı kırmızı et tüketmemenin yanında, Akdeniz mutfağı hem lezzete hem de sağlıklı bir beslenme tarzına sahip olacağız. Bunu markalaştırıp tüm ülkeye yaymalıyız. En önemlisi de erken tanıyı ihmal etmeyeceğiz. Bunu tüm topluma yayarsak o zaman kanserden uzak ve sağlıklı bir toplum oluşturacağız" diye konuştu.
"KANSER KELİMESİ KORKU UYANDIRIYOR"
’Kanser’ ifadesinin toplumda bir korku uyandırdığını kaydeden Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, "Son birkaç yıldır bununla da mücadele ediyoruz. Kanseri mücadele edilebilir bir hastalık olarak algılandığında, o korkuyu yok etmiş oluyoruz. Bir dizi kaygılar ortadan kalkıyor. Kanser artık mücadele edebileceğimiz bir hastalıktır. Bu algıyı oluşturmalıyız" dedi.
KANSERDEN ARINMIŞ BİR DÜNYA
Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği Antalya Şubesi Başkanı Prof.Dr. Kadri Yakut ise, kanserden arınmış bir dünya dileyerek, kanser olmamak için yapılan çalışmaların önemli olduğunu belirtti. Kanserle gönüllü olarak mücadele eden derneklerinin Antalya şubesinin 30 yıl önce kurulduğunu ifade eden Prof.Dr. Yakut, "Bütün amacımız gönüllü olarak halkı kanser noktasında bilinçlendirmek. Sağlık için bizim derneğimizde diğer kurumlara yardımcı oluyoruz. Kanserli hastalar kanser lafını duyduğu zaman çöküntü içine giriyor. Onları sanat faaliyetleri içine çekmek, mümkün olduğu kadar hastalıklarını düşünmeden unutmaları hedefleniyor. Tedavide büyük gelişmeler var. Hasta olmadan, hasta olunması için çalışan bir derneğiz. Biz şu an savaşla uğraşıyoruz. Araştırmayı ise bilim adamlarımıza bırakıyoruz. Kanser içinde bir tedavi bulunacaktır" dedi.
"HASTALANINCA ŞOKE OLDUM"
Korodaki kadın hastalardan evli ve bir çocuk annesi ev hanımı Fatma Coşkun(41), 11 yıldır meme kanseri ile mücadele ettiğini söyledi.Kanseri hiç başına gelmeyecek gibi düşündüğünü aktaran Coşkun, "Bir anda hastalığa yakalandım. Şok oldum. Uzun süre kabullenemedim. Sanki ölüme doğru gidiyor gibi hissettim kendimi. Ama hastalıkla da hayata bağlandım. En büyüm desteğim eşim ve oğlumdu. Çocuğum için hayata tutunmak istedim. Başıma böyle bir şey geldi ama çok ta kötü değilmiş diye düşündüm. Medstar Antalya Hastanesi’nde doktorlarıma çok güveniyorum. Ayrıca hastanede sanatsal çalışmalar olduğunu duydum. Müziğe ilgim vardı. İmkanım olmamıştı. Koroya katıldım. Oradaki arkadaşlarla güzel bir bağ oluştu. Güzel zaman geçirmeye başladık" dedi. Koroda hastalığını unuttuğunu ve mutlu olduğunu dile getiren Coşkun, "Arkadaşlarımla kader ortağıyız. Severek gidiyorum. Kendimi mutlu hissediyorum. Bu da benim tedavimi olumlu etkiliyor. Bu şansın bize verilmesi bizi çok mutlu ediyor. Normal hayatta ben bir koroya katılamazdım. Bu hastalıkta sosyalleşmek lazım. Beni motive ediyor, hayata tutunmamı sağlıyor" diye konuştu.
"ÖNCELERİ KELDİK, ŞİMDİ SAÇLARIMIZ ÇIKTI"
Meme kanseri ile mücadele eden 59 yaşındaki iki çocuk annesi emekli hemşire Kamile Sarıbaz ise,16 yılın önce sağ memesinden alınan ceviz büyüklüğündeki iki kitlenin temiz çıktığını anlatırken, "2012 yılında kadar diyebiliriz. Üçüncü evreye gelmiş kanser. Gelinimin sayesinde Prof.Dr. Mustafa Özdoğan ile tanıştım. Uzun bir tedavi sürecim oldu. Önceleri keldik ama şimdi saçlarımız çıktı. En büyük destekçim ailem ve hastanedeki doktorlarımdı. Ayrıca hastanede koro ile tanıştık. Yaşamın kıyısından döndükten sonra insan evde kalmak istemiyor. Sadece ben kanser değilim arkadaşlarımda hasta. Benden daha kötü durumda olanları görüyorum. Biz birbirimize destek oluyoruz. Bizi pozitif etkiliyor" dedi.
Sporu özellikle koşmayı çok sevdiğini kaydeden Sarıbaz, "Antalya’daki maratona katıldım. Hastalığımdan önce tam maraton koşuyordum. Bu yıl inşallah yarı maraton yapacağım. Sağlığım elverdiği sürece spor bırakmayacağım" dedi.