Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) son yapılan değişiklikle birlikte kanser ilaçlarının 1 Temmuz’dan itibaren eczaneler yerine doğrudan hastanelerden verilecek olması çok yönlü yeni bir tartışmayı başlatırken bu durum Aydınlı eczacıları da kara kara düşündürmeye başladı.
Hastaların hastaneden güvenilir ilacı alacak olması değişikliğin olumlu yönü olsa da ilaçların alınacağı ihale sürecinin uzaması, hastanelerde yeterli eczacı istihdamı sağlanması, ilaç takip sisteminde yaşanacak sıkıntı nedeniyle hastaların mağdur olup olmayacağı, doktorların gerekli ilaca göre mi yoksa o sırada hastane stokunda bulunan ilaçlara göre mi tedavi yapacağı, hastanede bulunmayan ilacın karaborsada çok pahalı biçimde hasta yakını tarafından temin edilmek zorunda kalınması gibi olası sorunlar gündemde yerini aldı. Bu kapsamda 14 Mayıs Dünya Eczacılar Günü’nü Aydınlı ve Egeli eczacılar buruk kutluyor.
Kanser ilaçlarının 1 Temmuz’dan itibaren eczanelerde değil hastanelerde satılmaya başlanacak olmasının çeşitli sıkıntıları da beraberinde getireceğini ifade eden 21. Bölge Aydın Eczacı Odası Başkanı Sefa Karaaslan, SSK hastanelerine dönüş endişesi yaşadıklarını dikkat çekerek halkın aldığı sağlık ve ilaç hizmetinde kalitenin düşeceğini belirtti. Kanser ilaçlarının 1 Temmuz’dan itibaren hastanelerde satılmasının eczacıların belini biraz daha bükeceğini vurgulayan Karaaslan, “Bu durum gerçekleşirse hastaların tedavi süreçleri hastanelerin satın alma bölümlerinin insafına bırakılacak. Elde mevcut olmayan, biten ürünler için açılacak ihale şartnameleri ve uzun ihale süreçleri tedavilerde aksama ve gecikmelere neden olacak. Hastane stokunda bulunmayan, azalan ya da stok fazlası alınan ürünler sebebi ile doktorun tercihi değil, hastanenin elinde bulunan ilaçlara göre tedavi başlayacak. Kendi kullandığı ilaçları bulamayan ve hastalık nedeni ile hassas olan hasta ve yakınları mecburen kendi ilaçlarını kullanmak isteyecek ve ücretli olarak eczanelerimizden temin yoluna gidecek. Bu da hastaların ekonomik açıdan karşılamayacağı ekstra bir yükün altına girmelerine ve tedaviye ulaşamayarak sağlıklarını tamamen kaybetmelerine neden olacak. Ayrıca durumu olmayan kanser hastaları da pahalı ilaçları alamadığı için piyasada örgütlenen ilaç simsarlarına başvurmaya başlayacak. Bu durum hastaların kendi çareleri ile tedavi olma yoluna başvuracağını gösteriyor” dedi.
“DEVLET SAĞLIĞA EKONOMİ PENCERESİNDEN BAKIYOR”
Kanser ilaçlarının hastanelerde satılacak olmasının eczacıları ekonomik anlamda da zor duruma düşüreceği yönünde de endişe yaşadıklarını dikkat çeken Karaaslan, “Eczacılarımız ekonomik yönden yaşadıklar zorluklar ortadayken bu zorluklar katlanarak devam ediyor. Eczacılar bugün dağ taş Türkiye’nin en ücra köşesinde insanlara ilaç ve sağlık hizmeti veriyor. Bunun karşılığında da ekonomik anlamda refahı hak ediyor. Zaten ekonomik anlamda zorda olan eczacılar şu an ellerinden farklı bir kalem olan ürünün elinden çıkması ile daha zor günler yaşayacak. 1 Temmuz’dan itibaren kanser ilaçlarını hastanelerin vermesi eczanelerin cirosunun yüzde 10’unu bulan gelirden mahrum kalması demektir. Devlet sağlığa ekonomi penceresinden bakıyor. Eczacıların masrafları çok yüksek ve taban kar oranları çok düşük olmasına rağmen elden çıkan bir ürünün eczacılar açısından önemi yoktur denilemez” diye konuştu.