Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, tek bir yiyecek veya içeceğin obezitenin kaynağı olmadığını, ‘şunu ye, bunu yeme’ diyenlere itibar edilmemesi gerektiğini söyledi. Doktora danışmanın daha faydalı olacağını belirten İlhan, “Önemli olan her besinden ölçülü tüketmek ve oturarak harcadığımız zaman yerine mümkün olduğunca fiziksel olarak aktivite yapmaktır” dedi.
2010 yılında yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre, Türkiye’de her 5 erkekten 1’inin, her 5 kadından 2’sinin obez olduğunu hatırlatan İlhan, obezitenin yüksek veya düşük gelir gruplarının sorunu olmadığını ve konuyu tüm toplumu ilgilendiren bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendirmek gerektiğini kaydetti. Obeziteye neden olan tek bir besin olmadığı gibi, bunu ortadan kaldıracak bir besin de bulunmadığını kaydeden İlhan, “Önemli olan her besinden ölçülü tüketmek ve oturarak harcadığımız zaman yerine mümkün olduğunca fiziksel olarak aktivite yapmaktır” diye konuştu.
YANLIŞ VE AŞIRI BESLENME KİLO ALIMINA VE OBEZİTEYE SEBEP OLUYOR
İlhan, obezite ile ilgili yapılması gerekenleri şöyle sıraladı; "Beslenme hayatın olmazsa olmazı. Ancak yanlış ve aşırı beslenme kilo alımına ve obeziteye sebep oluyor. Bireylerin alması gereken enerji dengesini bilmeden aşırı beslenmesi dengeyi bozuyor. 2010 yılında gerçekleştirilen Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması verilerine göre de halkımız yağdan zengin besleniyor. Araştırma, hemen hemen her yaş grubunda yağ tüketiminin yüksekliğine dikkat çekiyor. Yağlar en fazla enerji veren gruptur ve özellikle yağdan zengin beslenmede doyma hissi geç yakalanır ve enerji dengesinin negatif yönde bozulduğu gözlenir. Enerji dengesinin bozulması ne demek bir örnekle açıklayalım; gıdalarla alınan kalorilerin toplamını terazinin bir kefesine koyarsak, gün içinde harcadığınız kalori miktarını da diğer kefesine koyduğunuzda, aldıklarınızın kefesi harcadıklarınızdan ağır basıyorsa denge bozulmuş demektir. Yani kısaca kilo alımı başlamıştır. Önemli olan bu dengenin korunmasıdır."
FİZİKSEL AKTİVİTE KİLO KONTROLÜ ÜZERİNDE EN İYİ SONUÇ VEREN UYGULAMADIR
Fiziksel aktivitenin artırılmasının kilo kontrolü üzerindeki en iyi sonuç veren uygulama olduğunu anlatan İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplumumuzda her dört kişiden üçü yeterli fiziksel aktivite düzeyine sahip değil. Amerikan Spor Hekimliği Birliği tüm erişkinlerin en az haftada 5 gün, toplam 150 dakika orta şiddette egzersiz yapmasını öneriyor. En kolay ve ucuz fiziksel aktivite yürüyüştür. Hedef her gün 10.000 adım atmak olmalı. Unutmayın her gün fazladan atılan 2000 adım 100 kalori yakar!"
UZUN SÜRELİ DİYETLER YEME BOZUKLUĞUNA SEBEP OLUYOR
Uzun süreli ve başarısız her diyet programının yeme bozukluğunun gelişimine yol açarak kilo alımına sebep olduğunu anlatan İlhan, şöyle konuştu: "Bireyi tanımadan, beslenme alışkanlığını bilmeden ve uzman olmayan kişilerce gazetelerde, internette önerilen her gün ardı arkası kesilmeden çıkartılan kitaplarla yapılan diyetler koca bir hiçle sonuçlandığı gibi, yoyo etkisi ile verilen kiloları da geri aldırıyor. En doğrusu bir uzmana danışarak beslenme düzenini ayarlamak."
ÇEVRESEL FAKTÖRLER OBEZİTEYİ ETKİLİYOR
Obezite gelişimini etkileyen önemli faktörlerden birinin de çevremiz olduğunu belirten İlhan, "Doğduğumuz andan itibaren, hayatımız boyunca yaşamımızı sürdürdüğümüz çevremiz beslenme de dahil birçok alışkanlıklarımız üzerinde de belirleyici rol oynar. Obezite de, çoğu kez öğrenilmiş bir yeme davranışının sonucu olup ailenin yeme alışkanlıkları, öğün düzeni, porsiyonların büyüklüğü, en fazla tüketilen besinler ve egzersiz gibi yaşam tarzı ile ilgili faktörler ve kültürel faktörlerden etkilenir. Ailede başka obez bireyin olması, bireyin kabul gördüğü bir çevre sağlayarak obeziteyi tetikliyor" diye konuştu.
PSİKOLOJİK ETKENLER YEME ALIŞKANLIKLARINI BOZUYOR
Bazılarının canı sıkkınken, üzgünken, stresliyken veya kızgınken kontrolsüz yeme davranışı gösterdiğini anlatan İlhan, sözlerini şöyle tamamladı: "Kilo kontrolünü sağlamakta zorluk çeken bireyler duygusal ve psikolojik problemlerle karşılaştığında bu bireylerin yaklaşık yüzde 30’u aşırı yeme eğilimi gösterebilir. Aşırı yeme eğiliminde olan kişiler ne kadar yediklerini kontrol edemedikleri gibi büyük porsiyonlar seçme eğilimi gösterirler."