Bahçeşehir Koleji’nde düzenlenen Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü Yılı Anma etkinliğine Sunay Akın Çanakkale’ye dair özel hikayeleriyle anlam kattı.
Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında Bahçeşehir Koleji Ümraniye kampüsünde düzenlenen etkinlik Bahçeşehir Koleji lise öğrencilerinin Barış Dansı gösterisiyle başladı. Öğrencilerin Çanakkale anısına yazdıkları mektuplarla devam eden etkinlikte yazar Sunay Akın’ın Çanakkale Zaferi özel hikâyeleriyle konuklar duygu dolu anlar yaşadı.
Etkinliğin sonunda tüm Bahçeşehir Koleji okullarında eş zamanlı olarak 100 Gelibolu Barış Ağacı fidan dikim töreni gerçekleşti. Tüm öğrenciler Çanakkale şehitleri için yazdıkları mektupları, beyaz balonlarla, barış ve dostluk dileyerek gökyüzüne uçurdu.
1915’İN GERÇEK YÜZÜ İNSAN HİKÂYELERİ
‘Ülkeleri aydınlığa hisse senetleri değil hissi senetler kavuşturacak’ diyen Sunay Akın, "Yeni neslin hissi senetlerinin Çanakkale Zaferi dönemindeki gibi yükselmesi için uğraşıyorum. Bir toplumu aydınlık geleceklere taşıyacak olan hissi senetlerdir. Hissi senetler müzelerde değer kazanır. Çünkü müzeler, toplumların hissi senetlerinin değer kazandığı hafızasıdır. Fakat biz ne yazık ki bugüne kadar bütün hafızamızı hep kolaycı, hamaset üzerine yapılan anmalarla geçirdik. Asıl olan insandır. Başarı insanındır. Ben de bir edebiyatçı olarak insan öykülerini araştırdım. Son kitabım Geyikli Parkta ve tek kişilik sahne oyunlarımda Çanakkale Savaşı’yla ilgili bilinmeyen insan öykülerini anlatınca 1915’in gerçek yüzü ortaya çıktı. 1915’in gerçek yüzü insan yüzüdür, insan öyküleridir. Karanlığı aydınlatmak için bilginin ışığı gerekli. Ben, bilgi ile bir satranç oyuncusu gibi hamleler yapıyorum. İnsanların istediği de bilginin ışığıdır. Kimse karanlıkta yaşamayı istemez. Karanlığa mahkûm edildiklerinde siz onlara ışığı taşımalısınız ki karanlıklar son bulsun" dedi.
“ŞARLOYU TÜRKİYE’YE GETİRDİM”
Charlie Chaplin’e hediye edilen Şarlo oyuncağını geçen sene Mart ayında Türkiye’ye getirdiğini hatırlatan Akın, "Şarlo’yu 100’üncü yaşında Oyuncak Müzesi’ne getirdim. Şarlo daha önce bir hayır işi için satıldı. Geliri ile anaokulu yapıldı. Daha sonra bir kütüphanede sergilendi ve kütüphane gelirine epey katkılar sağladı. Bir yıldır Türkiye’de ama biz Şarlo’ya Avrupa ülkelerinin, Amerika’nın verdiği değeri veremedik. Ona, açık artırmadan almak isteyen diğer ülkelerden biri sahip olsaydı şu anda biz onu hayranlıkla haberlerde seyrederdik. Oyuncak tarihinin birçok önemli eserini ülkeme kazandırdım. Elbette duyarlı okullar, öğretmenler, ebeveynler ziyaret ediyorlar. Ancak genel fotoğrafa baktığımızda ne yazık ki Türkiye’nin bundan haberi yok" diye konuştu.
BİR ÜLKENİN GELECEĞİ ÇOCUKLARIN HAYALLERİNDEDİR
Çocuklarımızın önüne şimdi ne koyuyorsak gelecek o olacaktır diyen Akın sözlerine şöyle devam etti:
"Bir ülkenin geleceği politikacıların vaatlerinde değil çocuklarının oyunlarında ve hayallerindedir. Çocuklarımızın önüne ne koyuyorsak gelecek odur. Türkiye’de kız çocuğa bebek alınır, erkek çocuğa tabanca. Sonra da neden kadın cinayeti var? Diye düşünüyoruz. Büyüdüğünde biri ötekini vuracak. Bizim ülkemizde oyuncak çocuğa oyalansın diye alınıyor. Oysa oyuncak, bizim geleceğimiz ve hayallerimizdir. Gelişmiş ülkelerde oyuncak çocuklara hayalleri büyüsün diye alınır. Geri kalmış ülkelerde oyuncak çocuklara oyalansın diye alınıyor. Oyuncakları çocuklarına hayalleri büyüsün diye alan ülkeler dünyayı yönetirken oyuncakları çocuklarına oyalansın diye alan toplumlar da onların kapılarında oyalanmaya mahkûmdur. Bu yüzden Abbas Güçlü bana "oyuncak elçisi" diyor. Çünkü ben yıllardır bunu anlatıyorum, anlatmaya da devam edeceğim."