İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Akgül ve ekibi, yaklaşık 23 yıldır iç varis hastası olan ve yürümeyi neredeyse unutmuş hastayı sağlığına kavuşturdu.
47 yaşında uzun yıllardır iki bacağında da iç varis ve bu varislere bağlı olarak bacaklarında yaralar bulunan erkek hasta, birçok uzmana başvurmasına rağmen bir sonuç elde edemedi. Ömür boyu bu hastalıkla yaşaması gerektiği cevabını alan hasta, Prof.Dr.Ahmet Akgül sayesinde hastalığından kurtuldu.
“VARİS, YALNIZCA, TOPLARDAMAR KAPAKÇIĞINI TANIYABİLEN VE ONARABİLEN CERRAHLAR TARAFINDAN TEDAVİ EDİLEBİLİR”
Konu ile ilgili detayları, hastanın varis yaralarını tedavi edip tekrar yürümesini sağlayan ünlü varis doktoru Prof. Dr. Ahmet Akgül, şunları söyledi:
“Varis, bir damardır yani bir damar hastalığıdır, yalnızca estetik bir sorun değildir. Damar olduğu için de kalp ile bağlantılıdır. Varis tedavisi yapacak doktorun, her türlü kalp ve damar ameliyatı ve tedavilerini "aktif" olarak yapan cerrah olmalıdır. Yalnızca bacağın derisindeki yeşil, mavi, kırmızı kılcal varisler ile ilgilenilirse tedavi tamamlanmaz ve ileride daha büyük sorunlar ortaya çıkar.
Şaban Bey gibi yüzlerce hasta var, tedavi edildiği düşünülen ama esas tedavi için bize gelen. Nedeni, “varis” tedavisinin hem hastalar hem de doktorlar tarafından kolay zannedilmesi. O nedenle farklı birçok branştaki doktorlar varis tedavisi yaptığını iddia etmekte. Varis tedavisi, varise neden olan toplardamardaki kapakçık yetmezliğinin tedavisiyle sonuçlanmalıdır. Bu tedavi gerçek bir tecrübe ve deneyim gerektirir.
Yalnızca köpük, iğne, lazer, radyofrekans yapıp hastanın varisinin nedeni bilinmedikçe varis tedavi olmaz, bir sure sonra hastada varis yarası oluşur. Varis, yalnızca, toplardamar kapakçığını tanıyabilen ve onarabilen cerrah tarafından tedavi edilebilir.
İşte Şaban Bey de yıllarca bu şekilde varis “tedavisi” olmuş. Sonunda da şikayetleri geçmemiş ve her iki bacağında çok yaygın yaralarla bize geldi. O zamanki sorunu yalnızca varis yarası değildi, yıllarca hareketsiz kaldığı için bacak kasları erimiş, diz ve ayak bilekleri de katılaşmıştı. Zaten kendisi de hayattan zevk almayan, depresyonda idi. İşte burada da farklı bir tedavi devreye giriyor, kronik varis ve özellikle varis yarası olan hastaların tedavisi organize olan, koordineli çalışan tecrübeli bir ekip tarafından yapılmalıdır. Biz böyle bir ekiple tedavi ediyoruz. Ekibimizde, damar radyoloğu, fizyoterapist, psikolog, yara bakım uzmanı, estetisyen, dermatolog, damar cerrahı, ayak bakım uzmanı, enfeksiyon doktoru, diyabet doktoru mevcuttur. Önemli olan Şaban Beyin, varis yaraları için, "bu yara neden oldu?" sorusunun cevabıydı. Daha da önemlisi yaraya neden olan bu nedenin düzeltilmesiydi. Biz, varis ve varis yarası tanısı için yalnızca Doppler yapmıyoruz, “damarları haritalıyoruz”. Şaban Beyin de bacak toplardamarlarını haritaladık, sorunun toplardamar kapakçıklarında kaçak olduğunu tespit ettik. 20 seneyi aşkın bir dönemdir yalnızca “yatakta yat” “bu hastalıkla yaşamaya alış” denilen Şaban Beyin tek sorunu varis kapakçıklarının çalışmamasıydı. Ameliyatta, AKGÜL tekniği adı verilen yöntem ile, hastanın kapakçıklarını onardık ve şikayetleri geçti.”
“BU HASTALIĞIN TEDAVİSİ YOK, BUNUNLA YAŞAMAYA ALIŞ, ÇALIŞMA ÖMRÜNÜN SONUNA KADAR YAT”
Tedavinin devamı için de Prof. Dr. Akgül şöyle devam etti: “Hastamız yürüyemiyecek kadar bacakları bozulmuştu. Bu genç yaşta hasta yatağına mahkum edilmiş, hareket etmesi yasaklanmıştı. Bu durum da çok yalnış. Günümüzde hiçbir hastamıza, ameliyat veya tedaviden sonar yat demeyiz, aksine hep hareket etmeyi öneririz. Varis tedavisi veya ameliyatı yaptığımız her hastayı hemen ayağa kaldırır hareketli olmasını sağlarız. Yatmakla varis pıhtısı ve varis yarası artar. O nedenle Şaban Beyi tekrar yürümeyle barıştırdık. Ayağa kalkamayan hasta şu anda klinikte 3-4 km yürüyor. Son olarak şunu da belirteyim, her hastalığın tedavisi var, hiçbir hastaya “bunun tedavisi yok, bununla yaşamaya alış” denmemeli ve her hastaya mutlak hareket ve hareketli yaşam önerilmelidir.”
‘‘HAYAT ŞİMDİ GÜZEL’’
47 yaşındaki hasta Şaban Arslan,’’Yıllardır iç varis hastasıyım ayaklarımda hem iç varis hem de bu iç varisi bağlı yaralar vardı. Bu hastalık ilk olarak 1992 yılında sağ bacağımda başladı. 10 sene sonra da diğer bacağımda oluştu. 1994 yılında da hastalığımın tanısı kondu. Tedavi için Karabük ve Ankara da gitmediğim hastane kalmadı ancak hiçbirinden olumlu bir yanıt alamadım. Daha sonra İzmir’de bir hastanede 2 bacağımdan da ameliyat oldum. Fakat 3 ay sonra bacaklarımdaki yaralar tekrar oluşmaya başladı. Ve tekrar hastanelerin yollarını tuttum. Bu sefer İstanbul’da bir kaç uzmana gittim ama hepsinden aynı cevabı aldım. ’’Bu hastalıkla yaşamak zorundasın bu hastalığın tedavisi yok’’cevap buydu. Bana çoğunlukla yatıp dinlenmem gerektiğini de söylemişlerdi. Ben de aynen öyle yaptım ancak zamanla hastalığım daha da kötüye gitmeye başladı. Neredeyse artık yürüyemiyordum. Bacaklarıma buz torbaları koyarak uyuyabiliyordum. Hastalığımla birlikte psikolojim de bozulmuştu. Bütün ümitlerim tükenmişti. İşte tam bu sırada imdadıma Prof.Dr. Ahmet Akgül yetişti. Hemen ameliyat oldum. İlk önce sol bacağımdan ardından sağ bacağımdan ameliyat geçirdim. Şu anda da yara bakım ve fizik tedavi görüyorum. Adım atmakta zorlanan ben artık gayet rahat yürüyebiliyorum. Sağlığım yerimde şükür. Bugün sağlıklı ve mutluysam Prof.Dr. Ahmet Akgül ve ekibine borçluyum. Hepsine sonsuz teşekkürler ediyorum’’ dedi.