Üşüme, yorgunluk, kilo artışı, çarpıntı, sinirlilik ve iştahsızlık gibi birçok belirtiyle kendini gösteren tiroid hastalıklarının erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görüldüğü bildirildi.
Dicle Üniversitesi Endokrinoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Uzman Dr. Zafer Pekkolay, tiroid hastalığı ve tedavide kullanılan cerrahi yöntemler hakkında bilgi verdi. Asistan doktor, başhemşire yardımcıları, hemşireler ve personellerin katıldığı eğitim seminerinde konuşan Uzm. Dr. Zafer Pekkolay tiroidin, boynun alt kısmında ve soluk borusunun ön tarafında yer alan, kelebek şeklinde, büyük etkilere sahip küçük bir bez ve metabolizmanın ana düzenleyicisi olduğunu belirterek, troidin en yaygın görülen sorunun tiroid bezinin az çalışması olan hipotiroidi olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Zafer Pekkolay, “Tiroid kadınlarda daha sık görülür. En sık görülen tiroid olan hipotiroidinin en sık nedeni ise haşimato hastalığıdır. Haşimato hastalığında vücut tiroid bezini tahrip eder eğer tiroid hormonu yetersizse hastaya tiroid hormonu verilir. Bir insanın sağlıklı olabilmesi için tiroid hormonlarının devamlı ve yeterli miktarda salgılanması gerekmektedir. Az miktarda salgılanması vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına, fazla miktarda salgılanması ise vücut fonksiyonlarının hızlanmasına neden olmaktadır” dedi.
Tiroid bezinin kendi başına, devamlı ve vücut gereksinimden fazla olacak şekilde tiroid hormonu üretmesine hipertirodi denildiğini de vurgulayan Uzm. Dr. Zafer Pekkolay, “Menopoz döneminde nispeten sık görülen hipertiroidi, bu dönemde zaten artan kemik erimesi riskini daha da artırır. Gebelerde hipertirodi tedavi edilmezse, preeklampsi olarak bilinen tansiyon yüksekliği- gebelik zehirlenmesi, bebekte gelişme geriliği, erken doğum ve bebeği anne karnında kaybetme riski artmaktadır” diye konuştu.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ RAHATSIZLIĞA GÖRE DEĞİŞİYOR
Uzm. Dr. Zafer Pekkolay, kanda tiroid hormonlarının düşük düzeyde ise hipotiroid, yüksek düzeyde ise hipertiroidi dendiğini ifade ederek, “Her türlü tiroid bezi büyümesine guatr, tiroid bezi içinde normal bezden farklı yapı nodül olarak adlandırılır. Tiroid bezinin yol açtığı bazı rahatsızlarda ilaç ve radyoaktif iyot tedavisi uygulanmaktadır. Tiroidin iyi ve kötü huylu hastalıkları cerrahi olarak tedavi edilmektedir. Tiroid bezinden kaynaklanan rahatsızlıkların doğru teşhisi için aile öyküsünün yanı sıra hastanın şikayetlerinin belirlenmesi de çok önemlidir. Bunun yanında, ultrason ve sintigrafi de kesin tanının konulmasında kullanılan son derece güvenli yöntemlerdir” şeklinde konuştu.
NODÜL VARSA CERRAHİ MÜDAHALE GEREKLİ
Nodüllerin hasta ve hekim açısından üç önemli özelliğinin olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Pekkolay, “Birinci özellik nodülün kanser olup olmadığıdır. İkinci özellik nodül veya nodüllerin otonom, yani başına buyruk çalışarak aşırı hormon üretimi ile hipertroidi denilen hastalığa yol açıp açmadığıdır. Üçüncü özellik ise iri nodüllerde rastlanan nefes borusuna baskı yapıp yapmadığıdır. Tiroid nodüllerinin yüzde 5‘i kanser olabilir bu yüzden biyopsi yapmak gerekir.Adet düzensizliği, kilo alma, çarpıntı, terleme, kilo kaybı, sinirlilik, ellerde titreme tiroid hormon bozukluğunda görülebilecek sık şikayetlerdir. Tiroid bezinde, nodül belirlenmiş hastaların, kesinlikle bir cerraha yönlendirilmesi gerekmektedir. Yapılan biyopsi tetkikinde kanser belirlenirse ya da kanser şüphesi varsa kesinlikle cerrahi yöntem uygulanmalıdır. Bunun yanı sıra kanser riski bulunmasa dahi nodülün ya da tiroid bezinin çok büyüyüp etraftaki organlara baskı yapması Ağrı, yutkunma güçlüğü gibi şikayetlerin gözüktüğü durumlarda da cerrahi yöntem önemli bir tedavi seçeneğidir. Bazı tip kanserlerde tiroid bezinin tamamının ya da tama yakınının alınması öngörülmektedir. Büyük tümörlü hastalarda ya da daha kötü seviyeli kanser tiplerinde çıkarılan tiroid dokusuna ilave olarak, boyundaki lenf nodlarının da çıkarılması gerekmektedir. Çok sayıda iyi huylu tiroid nodülleri olan veya büyük guatrı olan hastalarda da tiroid bezinin tamamının çıkarılması etkili bir yöntemdir. Tek taraflı nodülü olan diğer tiroid lobu normal olan hastalarda ise, tiroit dokusunun yarısının alınması yeterli olmaktadır” ifadelerini kullandı.
BİR GÜNDE TABURCU OLUNUYOR
Cerrahi operasyonun, boynun alt kısmından yapılan küçük bir kesi ile gerçekleştirildiğini belirten Uzm. Dr. Pekkolay, “Boynun orta kısmındaki kaslar ayrılarak tiroide ulaşılmaktadır. Hastalar genellikle ameliyattan 3-4 saat sonra yataktan kalkarak normal beslenebilmektedir. Ameliyattan sonra, genellikle 1 gün içinde taburcu edilen hastalar, 4-5 gün içerisinde sorunsuz şekilde işine dönebilmektedir” dedi.