Dünyam Hastanesi “Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası” dolayısıyla Bir eğitim semineri düzenledi. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr.Hacer Özkan sağlık personeli ve diğer hastane çalışanlarına Tüberküloz hakkında bilgiler verdi.
Her yıl ocak ayının ilk haftasınının tüberküloz hastalığına karşı bilinci arttırmak maksadıyla Tüberküloz haftası olarak kutlandığını belirten Dr.Hacer Özkan tedavi süreci uzun bir süreç gerektiren Tüberküloz(verem) hakkında şu bilgileri verdi:
"Halk arasında verem olarak bilinen diğer adı “Tüberküloz” olan, “Koch basili” adındaki verem mikrobundan kaynaklanan bulaşıcı bir hastalıktır. Verem mikrobunun temel yerleşim yeri akciğerler olmakla birlikte kan yoluyla tüm vücuda yayılabilir.
Hastalığın ana nedeni, Koch basili denilen verem mikrobudur. Sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, şeker hastalığı, üzüntü ve stres, grip, boğmaca ve kızamık gibi hastalıklar vücut direncinin azalmasına ve buna bağlı olarak da hastalığın bulaşma ihtimalinin artmasına neden olur.
Verem, verem mikrobunu taşıyan aktif verem hastası kişilerden öksürük, hapşırma ya da yakından konuşma sonucu havaya yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunmasıyla bulaşmaktadır. Bu nedenle öksürürken ağız kapatmamak ve yerlere tükürmek bulaşmada etkilidir. Çatal, kaşık ve eşyalarla ise bulaşma olmaz.
Mikobakteriler ısıya duyarlı, kuru yerlerde 2-8 ay canlı kalabilirken, direkt güneş ışığı altında 2 saat içinde ölen basillerdir, Tüberküloz hastası her öksürük ile; 1-5 mikron çapında, 1-3 adet basil içeren, 3500 kadar enfeksiyöz parçacığı etrafa saçar.
“Balgam içindeki basil ise güneş ısısı altında 20-30 saat dayanıklı kalabilmektedir. Bu nedenlerledir ki verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda, havada uzun süre canlı kalabilir ancak güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür.”
Verem, üç devrede gelişir. Birinci devrede, hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük, ve ateş görülür. Verem basili bu devrede tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturur.
İkinci devrede hiç bir belirti görülmeyebilir. Fakat basiller bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşirler. Bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalmaya başlar.
Üçüncü devrede, verem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam eder. Hastada, yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülür. Bu devrede, tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabilir.
Tetkik Basittir. Manto testi adı verilen bir deri testi, vücudunuzda verem mikrobu olup olmadığını gösterebilir. Zararsız bir madde kolunuzdan deri içine verilir. Aradan iki ya da üç gün geçtikten sonra bir sağlık görevlisinin deride şişme olup olmadığını kontrol etmesi gerekir. Size söylenen günde gelerek deri testini kontrol ettirmeniz çok önemlidir. Test sonucu size bildirilir ve başka tetkiklere gereksiniminizin olup olmadığı söylenir.
Testin negatif çıkması, büyük bir olasılıkla vücudunuzda verem mikrobu bulunmadığını gösterir. Ancak, sonuçtan emin olmak için deri testinin tekrarlanması gerekebilir. Deri testleri ile HIV virüsü taşıyan kişilerdeki ya da AIDS hastalarındaki verem mikrobu her zaman saptanamadığından, HIV virüsü taşımanız ya da AIDS olmanız halinde, doktorunuz başka tetkikler yaptırmanızı isteyebilir.
Testin pozitif çıkması, vücudunuzda verem mikrobu olduğu anlamına gelebilir. Bu sizin verem hastası olduğunuzu ya da başkalarına mikrop bulaştırıp bulaştıramayacağınızı göstermez. Test sonucu pozitif çıkarsa, verem olup olmadığınızın belirlenmesi ve gerekli olan tedaviye karar verilmesi için, göğüs röntgeni ve diğer bazı testler gibi daha fazla tetkiklerin yapılması gerekmektedir.
Veremin tedavisinde modern ilaçlar çok etkilidir. Verem hastalığının geçmesi için, kişinin en az altı ay ilaç kullanması gerekir. Bununla beraber, bazı vakalarda bu süre daha uzun olabilir.
Verem ilaçlarının düzenli olarak alınmaması ya da verilen ilaçların bitirilmemesi halinde, hastalık yeniden ortaya çıkabilir ve bu kez tedavi etmek daha da güç olabilir. Bu nedenle, iyileşmek için kişinin ilaçlarını düzenli olarak kullanması ve tüm tedavi setini bitirmesi gerekir. Aile bireylerinin herhangi birisinin verem olması halinde, ailenin geri kalan tüm bireyleri ve yakın temas içinde bulunan kişiler, kendilerinde verem olup olmadığının belirlenmesi için tetkikten geçirilirler. BCG aşısı vereme yakalanma riski fazla olan ülkemizdeki tüm bebeklere (doğumdan 2 ay sonra) rutin olarak önerilmektedir."