Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Eskişehir’deki üniversiteli öğrencilerle buluşması sırasında şiir okuma tavsiyesinde bulundu.
Eskibağlar Mahallesi Üniversite Caddesindeki bir kafede Üniversiteli AK Partililer (ÜNİAK) tarafından düzenlenen programda öğrencilerle bir araya gelen Bakan Avcı, seçim sürecinde gittikleri her yerde eski Türkiye ve yeni Türkiye’de neler olduğunu herkese anlattıklarını belirtti. "Başarının ve hizmetin ortağı çok olur” diyen Bakan Avcı, “Şimdi bu seçim sürecinde gittiğimiz her yerde eski Türkiye, yeni Türkiye ayrımını anlatırken, şunu söylüyoruz, genellikle benim yaşımda olanlar eski Türkiye’nin ne olduğunu bizzat yaşadıkları için biliyorlar, ancak sizin yaşınızda olanlar, siz 2002’de AK Parti iktidara geldiği zaman çocuktunuz. Dolayısıyla o günleri yaşamadınız. Türkiye’nin nasıl bir karanlık dehlizden geçerek bugünlere geldiğini siz yaşamadınız. Bundan sonra da yaşamayacaksınız. Daha güzel günler geçireceksiniz. Günlük siyaset içerisinde çok heyecanlı bir takım etkinlikler oluyor ama özellikle sizin yaşınızda ve üniversite öğrenimi sırasında derslerinizin dışında da bazı ders dışı kazanımları önemsemenizi çok arzu ediyorum. Rahmetli Edip Cansever’in ’ben Ruhi bey nasılım?" şiiri çok güzel bir şiirdir. Onu bir defa şimdi, ödev olarak bunu okuyacaksınız. Orada bir yerinde diyor ki, "Biri fotoğrafımı çekiyor kenki gibi durdum azıcık gülümsedim" bu ne demektir? Gündelik hayatta çok gereklidir” diye konuştu.
“EN AZ 3 ŞAİRİNİZ OLMALI”
Şiirin bir fantezi olmadığını savunan Bakan Avcı, üniversiteli öğrencilere “3 şair” tavsiyesinde bulunarak, “Şiir bizim hassasiyetlerimizi geliştirir. Ülkemizi, insanımızı, ilimizi daha yakından tanımamızı sağlar. Şiir bir fantazi değildir. Hepinizin en az 3 şairi olmalı. Döne, döne okuduğunuz, ezberlemek için çalışmadığınız ama bir süre sonra ezberleyiverdiğiniz şairleriniz olmalı. Bunlar hayatınızı güzelleştirir. Özellikle siyasete ilgi duyan gençlerin mutlaka bu inceliklere sahip olması gerekiyor. Çünkü Allah güzeldir, güzeli sever. Her ne yapıyorsak, güzel yapmalıyız. Şiir bizdeki güzel duygusunu keskinleştirir. Onun için ben yabancı dostlarıma, arkadaşlarıma, Türkçeyi niçin öğrenmeleri gerektiğini anlatırken, hep bunu söylüyorum. Niçin öğrenmeliyim sorusunun bendeki en güzel karşılığı Türk şiiri okumak için, çünkü Türk şiiri muazzam bir şiirdir. Yeni Türkiye Sezai Karakoç, Cemal Süreyya, Edip Cansever, Fatih Koytak, Alaaddin Özdenören, Erdem Beyazıtı ile Türk şiiri olanüstü bir hazinedir. Tüm bu şairleri ile ana dilinde okumak türkçe öğrenmeye değer. Siz şanslısınız zaten ana dilimiz Türkçe, onun için bu zenginliklere bu hazineye duyarsız kalamazsınız. Şiirin sizi her alanda mesleğiniz ne olursa olsun, tabi siyasette de bir gayretiniz, çabanız varsa orada da çok işinize yarar. Onun için şairiniz olmalı. Yerli ve yabancı yazarlarınız olmalı. Hikayecileriniz, romancılarınız olmalı, Ayrıca bizim birbirimizi daha iyi anlamamız için çok gereklidir. Konuşmak, anlaşmak, tartışmak kolay daha kolay olur çünkü biz buna iletişimciler referans çerçevesi diyoruz. Şiir dediğiniz zaman karşı taraf ne kastettiğinizi, ortak kültüre ihtiyacınız var. Özellikle kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, şimdi de sosyal medya nedeniyle referans çerçevemiz çok daha değişiyor. Sizin seyrettiğiniz filmi, ben seyretmemiş oluyorum. Benim okuduğum bir romanı siz okumamış oluyorsunuz. Sizin bildiğiniz bir türküyü ben bilmiyorum. Sizin sevdiğiniz bir şarkıyı arkadaşınız bilmiyor o zaman bunları gönderme yaparak anlaşmamız çok kolay olmuyor. Ben zaman, zaman üniversitedeyken bu sorunu yaşıyordum. Bir konuda örnek vermek gerekirse, Nasrettin Hoca fıkrasına göndermeye yapıyorsunuz, fıkrayı anlatmadan Nasrettin Hoca’nın dediği gibi diyorsunuz ama sizin kastettiğiniz fıkrayı o öğrencileriniz bilmiyorsa havada kalıyor. Bunun havada kaldığını hocalar anlar. Önce fıkrayı anlatıyorsunuz, sonra gönderme yapıyorsunuz. Siyaset aynı zamanda bir iletişim sanatıdır dolayısıyla o iletişimi de iyi kurmamız için bu kültürümüzün çok sağlam olması gerekiyor. Sanata, edebiyata, şiire, sinemaya ne kadar vakit ayırabilirseniz siyaset etkinliğiniz o derece güçlü olur” ifadelerini kullandı.
“PERGEL BENZETMESİ”
Cumhurbaşkanımızın söylediği “Düşünce özgürlüğünden değil, kendi düşüncesine güvenmeyenden kork” sözünden alıntı yapan Bakan Avcı, şöyle devam etti:
“Çok şükür bizim kendi inançlarımız, kendi düşüncelerimiz konusunda endişemiz yok. Onun için Hazreti Mevlana’nın bir pergel benzetmesi vardır. Diyor ki, "Pergel gibiyiz, bir ayağımız doğru yola sımsıkı basarken, diğer ayağımız 72 milleti dolaşmakta" Biz bu kadar geniş bir kültürün mirasçılarıyız. O yüzden sizin de bir ayağınız sımsıkı doğru yolda olsun, diğer ayağınız, tüm dünyada, 72 millet ne yapıyor, ne konuşuyor öğrenmekten, bilmekten korkacağımız yok bunlar bizi zenginleştirir. Bugün sizin sahip olduğunuz düşüncelerin hangisini biri size zorla kabul ettirdi. Sahip olduğunuz her güzel şeyin arkasında mutlaka bir muhabbet bağı vardır. Ne olursa, muhabbetle olur. Biz bunu kendi hayatımızdan biliyoruz ne olduysa muhabbetle oldu."