Mersin Büyükşehir Belediyes Başkanı Burhanettin Kocamaz, kültürlerin yaşatılmasında üniversitelere çok iş düştüğünün altını çizerek, "Yörük Müzesi ile Yörüklerimizin kültürüne katkı sunacağız" dedi.
Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi ve Güneydoğum Derneği işbirliğinde ’Toros Yörüklerinin Yaşamsal Sorunları’ konulu panel düzenlendi. Panele, Büyükşehir Belediye Başkanı Kocamaz, Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, Güneydoğum Derneği Başkanı Duygu Sucuka, Mersin Yörükler Başkanı Hidayet Dinçer, Göç Eden Sarıkeçililer Derneği Başkanı Halil İbrahim Yagal ve çok sayıda protokol mensubu katıldı.
Panelde konuşan Kocamaz, Yörüklerin kültürel geçmişlerini yaşatmanın önemli olduğunu belirterek, "Bölgede yaşayan insanların sorunlarının çözümünde, kültürün kayıt altına alınmasında, yaşatılmasında üniversitelerimize çok büyük görevler düşmektedir. Üniversitelerin belli kalıpların dışında, bölgenin ihtiyaçlarının, sorunlarının tespiti konusunda özel bir gayret içerisinde olması gerekiyor. Bugün burada Rektörümüzün Yörük Araştırma Merkezi ile ilgili bir gayret içerisinde olduğunu duymaktan çok büyük mutluluk duydum. Biz yerel yönetimler olarak bölgemizde yaşayan insanların bütün sorunlarına el atmalı, çözüm yolları ile ilgili çalışmalıyız. Büyükşehir Belediyesi olarak önümüzdeki günlerde hayata geçireceğimiz Yörük Müzesi ile Yörüklerimizin kültürüne katkı sunacağız. Tarsus Belediyesi’nde iken Yörük Müzesi’ne yaklaşık 4 bin parça malzeme tedariki yapmıştık. İnşallah bunların büyük bir kısmı da bu müzede sergilenir" diye konuştu.
Yörük kültürünü yaşatmayı ve insanlara bu kültürü tanıma imkanı sunmayı, Yörüklerin olduğu bölgelerde onların yaşantılarını yerinde görmek hatta bizzat yaşamak, yaşatmak için o bölgelerde ilave çadırlar kurmayı planladıklarını ifade eden Kocamaz, "Yolunuz Toroslar’da bir Yörük Türkmen kardeşlerimizin otağına düşmüş ise mutlaka orada en iyi şekilde ağırlanmışsınızdır. Sizi tanıyıp tanımamaları önemli değil. Herhangi bir şekilde yolunuz oralara düşerse gönüllerini, sofralarını sonuna kadar açarlar ve oradaki yaşantılarından enstantaneleri size sunarlar. Bunun bir turizm değeri olarak görülmesi gerekiyor. Bu şekilde insanların ilgisi artacak ve Yörük kardeşlerimiz de sahipsiz olmadıklarını bilecek. Oraya gelen turistler, oradaki kardeşlerimiz ile birlikte belki birkaç gün aynı havayı teneffüs edecek, belki kepenek giyecek, çobanlık yapacak, belki orada keçileri kendi elleri ile sağacak, o hayatı birkaç gün yaşamış olacak. Bu konuda inşallah başarılı oluruz" şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından ’Yörük Tarihi ve Yörük Kültürü, Yayla Hayvancılığında Verimli Yaşam, Göç Yolları ve Yörüklerin Temel Sorunları’ başlıklı panel gerçekleştirildi.