DİEKMANN: İŞ MODELİNDE SONA ERMEYE BAŞLADIĞIMIZI GÖRDÜK
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ‘Silikon Vadisi’nde Neler Oluyor?’ başlıklı oturumda konuşan Bild Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kai Georg Diekmann, Microsoft Genel Müdürü Tamer Özmen’in sorularını yanıtladı. Silikon Vadisi’ne ilk gidişi ile ilgili bilgi veren Diekmann, Almanya’dan 6 bin mil öteye gittiğini ve 9 saatlik fark ile karşılaştığını kaydetti. Gazetecilik sektöründe bugüne kadar ağaçların kesildiğini belirten Diekmann, “Üstlerine haberleri bastık. 10 yıllarca sürdü. Her şey değişti. Şimdi daha fazla haber tüketiliyor ama kağıt üzerinde değil. Dağılım oranında düşüş var ama kağıt ortamında. İş modelinde sona ermeye başladığımızı gördük. CEO karar verdi. ‘İnovasyonun olduğu yerde kendimizi ifade edelim’ dedik" dedi. 
“İLK GÜN NE İLE KARŞILAŞACAĞIMIZ KONUSUNDA KORKTUK” 
Konuşmasında Silikon Vadisi ile ilgili bilgi de veren Diekmann, buranın 28 kilometrelik bir alan olduğunu belirterek, dünyanın en başarılı şirketlerinin orada yer aldığını kaydetti. İnovasyonun buradan geldiğini anladıklarını ve oraya gitmeye karar verdiklerini söyleyen Diekmann, inovasyon iklimini anlamaya çalıştıklarını dile getirdi. İlk gittiklerinde ne yapacakları konusunda hiçbir fikirlerinin olmadığını ifade eden Diekmann, “Kimseyi tanımıyorduk. Korktuğumuz ilk başladığımız gün ne ile karşılaşacağız? Telefon konulacak görüşme mi yapacağız? Silikon Vadisi’nin sırrı bu. Dijital, fiziksel komşuluğu görebiliyoruz. Komşularımızı gözlemlemeye başladık” diye konuştu. 
“SİLİKON VADİSİ’NDE EŞSİZ BİR YAPI VAR”
Almanya’dan 17 yaşında gelen bir öğrenciyi tanıdıklarını ve gencin 12 yaşında kodlama işine başladığını belirten Diekmann, “Son derece iyiydi, bir dahiydi. Biz onu öğrenci elçimiz yaptık. Standford’a okumasını sağladık. Arada bir arkadaşlarını getirmeye çalıştık. Vadide fiziksel alan var ama küçük bir alan. Sürekli birbiriniz ile karşılaşıyorsunuz. Silikon vadisinde bir kişi ile tanışınca 5 başka kişiyle tanışmış oluyorsunuz. 5 - 6 ayda 300’ün üzerinde kişi ile tanıştık. İnsanlar birbirine yardım etmek istiyor. Çözümlerini kısa zamanda hayata geçirmeyi istiyor. Silikon Vadisi eşsiz. Harika üçgen yapı var. Standford, şirketler ve teknoloji çözüm sağlayıcıları. Müthiş bir üretkenlik var. Stanford’da son derece önemli çözüm sunan bir ortam var. O nedenle işbirliği yapmaya çalışıyorlar. Dünyanın hiçbir tarafından böyle bir üçgen yapıyı bulamıyorsunuz. Benzersiz bir yapı var. Bir tarafta eğitim bilgi yatırımı var” diye konuştu.
“ŞİMDİ FIRSATLARDAN BAHSEDİYOR İNSANLAR”
‘Standford Üniversitesi, Berkeley’den neden daha yenilikçi?’ sorusu üzerine ise Diekmann, diğer devlet üniversitelerine, kolejlerine göre daha kolay bir ortam bulunduğunu kaydetti. ‘100 yılın ardından en üst düzey Avrupa üniversitelerine rastlanmamaya başlandığını ve dünyanın başka yerinde taklit edilebilir mi?’ sorusu üzerine ise Diekmann, “Dijital devrim teknoloji ile ilgili. Batı Avrupa özellikle Almanya’da otomobil sanayinde bizim teknoloji eksikliğimiz var. 100 yıl önce sanayi devriminde Almanya teknoloji önderliği yaptı. Şimdi fırsatlardan bahsediyor insanlar. Bu tamamen kültür ile ilgili. Kültürlerden bahsetmek gerekiyor. Silikon Vadisi geleceği belirleyen olmayabilir, farklı bir şey de çıkabilir” dedi.
“TRAFİK IŞIKLARINA BAĞLI KAZA OLMAYACAK” 
Kaliforniya’da Google tarafından otoyollara çıkan insansız araçlar ile ilgili açıklamalarda da bulunan Diekmann, şunları söyledi:
“Bir basın toplantısında valiye, ‘bu araçların olduğu bir kaza olursa kim sorumlu olacak? Google mı, araç takibi yapan mı’ sorusu soruldu. Yasal çare bulması gerekiyordu. Google kurucularından birisi ‘insansız araçlarımız sokağı çıktığında trafik ışıklarına bağlı, kaza olmayacak’ dedi. Diğer kurucu sokaklara çıktığında trafik ışıklarına ihtiyaç kalmayacak dedi. Ne kadar teknolojiye tutkulu olduklarını bu gösterir.”
“CEBİMİZDEKİ AKILLI TELEFONLAR KARA KUTU GİBİ”
Gelişmelerin dünyanın geri kalan yerinde ne zaman geçerli olacak? sorusuna Diekmann, geçtiğimiz günlerde yaklaşık 30 Alman şirketin görüşmeye geldiğini kaydetti. Kurucularının çoğunun işletme arka planı, ekonomi arka planı olduğunu söylediğini dile getiren Diekmann, şirketlerde yeni CEO’ların bilgisayar mühendisleri olduğuna dikkat çekti. Teknoloji çözümler arandığını ve eski iş modellerini ortadan kaldırmaya çalıştıklarının altını çizen Diekmann, şunları söyledi: 
“Eski teknik çözümlerden farkı bu. Teknik ekiplerin yaptıklarını kendi kendilerine yaptıklarını programlamayı, kodlamayı kendileri yapıyorlar. Dijital dünyaları olanlar, yaşam tarzımı alışkanlarımızı büyük ölçüde değiştirecek. Dijital devrim ile karşı karşıyayız. Onun içinde de devrim var. Masa üstünden geçiyoruz. Eskiden bildiğimiz internet değil. Cebimizdeki akıllı telefonlar kara kutu gibi.”
“GELECEKTE YAŞAMAK GİBİYDİ” 
Silikon Vadisi sonrası neler değiştiğinin sorulması üzerine ise Diekmann, “Gitmeden önce gezegenimizin düz olmadığını öğrendiğimiz için haritamızın tam değişmeyeceğini düşünüyorduk. ABD bizden, 2 sene öndeydi. Silikon Vadisi’ne gidince ABD’nin de ötesinde olduk. Gelecekte yaşamak gibiydi. Netfelix gibi uygulamalar yeni çıkmıştı open table o zamanlar normaldi. Open table gibi uygulamayı bir iki sene kullanmak gerekiyordu. Web sitesinde boş masaları görüp rezervasyon yapabiliyordunuz” diye konuştu.
“MARKANIZI YENİDEN KEŞFEDEBİLİRSİNİZ”
Starbucks uygulamasının kullanıp kullanmadığını sorulması üzerine Diekmann, New York’ta uygulanan sistemin arka tarafta otomatik olarak herkesi görebildiğini kaydetti. Müşterilerini tek tek takip edip ne tüketeceğini bildiklerini ifade eden Diekmann, “Veyahut girmezseniz şunu söyleyebiliyor uygulama, ‘Normalde girmesi gerekirde bir değişiklik yapmamız mı gerekiyor?’ Kuruvasan verebiliyorlar. Girmemişseniz McDonald’s gittiğini Starbucks’ta görebiliyor. Hadi bize gelen kuruvasan ücretsiz bizden sizi çekebiliyor. Her tüketicin alışkanlığını bilmemiz gerekiyor. Amerikalı genç 100 kere günde telefonuna bakabiliyor. Bunun yüzde 58’i internet için. İçerik için buna bakarak ne istediklerini görebiliyor. Türkiye’de mi, Almanya’da mı? Hangi saatte nerdeler? Markanızı yeniden keşfedebilirsiniz? Geçtiğimiz 10 yılların sonu geldi. Teknoloji iş akışımızın parçası haline geldi. Baştan aşağı değiştirmemiz gerektiğini gösteriyor” diye konuştu. 
“GEÇİŞ DÖNEMİ OLUŞTURDUK”
Değişime direnci olanların da olduğunu belirten Diekmann, “Ben Silikon Vadisi’nde buna çalıştım. Geçiş dönemi ekibi oluşturduk. Bu ekip dönüşümleri hazırlıyorlardı. Her gün toplantı yaptık. Bugün ne geliştirmek istiyorsunuz diye. Ayrılmak isteyenler oldu. Bir yıl kadar oldu, geçiş süreci son derece başarılı oldu. Kendi alanımızda 1 numaralı marka olduk” dedi. 
“MÜŞTERİLERİMİZ İLE ARTIK FİZİKSEL ORTAMDA BİR ARAYA GELMİYORUZ” 
Haberlerin artık geleneksel mecralarda değil, akıllı telefon ve tabletlerde yayınlandıklarını belirten Diekmann, insanlardaki mantaliteyi değiştirmeleri gerektiğini söyledi. İnsanların sabah kalkınca cep telefonuna ulaşıp, ne gelip, gittiğine baktıklarını ifade eden Diekmann, “Müşterilerimiz ile artık fiziksel ortamda bir araya gelmiyoruz. Sosyal platformlarda bir araya gelmek istiyorlar. Facebook, Twitter’da olması gerekiyor. Almanya’da 28 milyon Twitter takipçisi var. 80 milyonluk nüfusta muazzam. Facebook 1,4 milyar vatandaşı var. Bir ülke haline geldi. Çin, Hindistan’dan sonra 3’üncü ülke. Dijital dünyada başarılı olmak için bunlara yönelmeniz gerekiyor” diye konuştu. 
“TÜRKİYE HAZIR, TORUNLAR BÜYÜKBABALARINA EĞİTİM VERİYOR OLACAK” 
‘Bu dijital mecra ile ilgili Türkiye açısından neler söyleyebilirsiniz?’ sorusuna ise Diekmann, “Türkiye’nin demografik yapısı. Dijital evrime hazır olduğunu söyleyebiliriz. Genç nüfusa sahip. Almanya’nın çok genç nüfusa sahip olduğunu söyleyemeyiz. Mobil teknoloji, 2 yıl içinde internetin yerini alacak. Herkes mobil olmaya başlayacak. Geniş banta yatırım yapmak gibi teknik yatırımlarla karşı karşıyla kalacağız. Artık çocuklar ve torunlar büyükbabalarına eğitim veriyor olacaklar” dedi.
“RİSK YÖNETME, HAYAL ETME ENFEKSİYONU BULAŞIYOR”
Begümhan Doğan Faralyalı’nın konuşmasını büyük heyecan ile dinlediğini söyleyen Diekmann, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Oldukça önemli deneyime sahip. Yaratıcılık enfeksiyonu bulaşıyor. Risk yönetme, hayal etme enfeksiyonu bulaşıyor. Silikon Vadisi’nde ilk etapta paraya bakmazsınız. ‘Dünya için çözüm yaratabilir miyim?’ ona bakarsınız. Ruh hali muazzam. Girişimcilik, rock yıldızı gibi. Silikon Vadisi’nde ya da Standrfor’da gidenlerin yeni şirketler yarattığını görüyorsunuz. Benim için önemli olan şu: Başarısız olma kültüründen geçiyor bunlar. Yanlış yapma, hataya düşmenin cezalandırılmaması çok önemli.”



FOTOĞRAFLI