Bitlis Milli Eğitim Müdürü Mehmet Emin Korkmaz, eğitimde belirlenmiş olan hedeflere ulaşmak için farklı tarihlerde merkez ve bütün ilçelerde ayrı ayrı toplantılar düzenliyor.
Başarıyı arttırma ve genel değerlendirme toplantıları düzenleyen Korkmaz, okulların mevcut fiziki yapıları, başarı ve personel durumlarını masaya yatırıyor. Düzenlenen toplantılarda konuşmalar yapan İl Milli Eğitim Müdürü Korkmaz, “Gelişen teknoloji ve beraberinde getirdiği yenilik ve kolaylıklar; beraberinde fark etmesek de zorluklar ve sorunlar da getiriyor. İnsanlar bir yandan teknolojinin sağladığı faydalardan yararlanırken, bir yandan da aynı teknolojinin zorluklarıyla mücadele etmek durumunda kalıyor. Teknolojik gelişmeler eğitim alanında da yakından takip ediliyor. Eğitimciler; bu alanda kullanabilecekleri teknolojik gelişmeleri, imkânları ölçüsünde temin edebilmek için birbirleri ile yarışıyorlar. Bu yarışın ise aslında tek bir amacı var; öğrencinin daha başarılı olabilmesini sağlamak. Ama bu bazen sadece teknolojiyle sağlanamıyor. Eğitimciler, öğrencilerinin başarılı olmalarını ve sınavlarda iyi sonuçlar almalarını istiyor. Bunun için teknolojik imkânlardan da sonuna kadar yararlanıyorlar. Fakat tek başına teknoloji başarının anahtarı olamıyor. Öğrenci başarısı; birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucunda yaşanabilecek bir durum. Şimdi başarının gelmesi için yapılması gerekenlere kısaca göz gezdirelim. Öğrenci başarısı için, sadece öğrenci sorumlu değildir. Bu başarı; öğrencinin, öğretmenin ve öğrenci velisinin birlikte hareket etmesiyle yakalanabilir. Başarının üç sacayağı olduğunu varsayarsak, bu sacayaklar bunlardır. Öğretmen ne kadar uğraşırsa uğraşsın, öğrenci ve velisi destek vermezse başarı sağlanamaz. Velilerin de öğrenci başarısını artırmada önemli olduklarını söylemiştik. Veliler de, öğrencilerinin başarılarıyla doğrudan ilgilenmelilerdir. ‘Öğretmek öğretmenin görevi’ diye bir düşünceye kapılıp, öğrencilerine yeterli desteği vermeyen velilerin öğrencileri de, hep bir sacayağından mahrum olacaklardır. Öğrenci velisi, öğretmenle sürekli olarak işbirliği içerisinde olmalıdır. Öğrenci eve geldiğinde, mutlaka gününün nasıl geçtiğini, o gün neler yaptığını sormalıdır. Toplantılara katılıp, öğretmenin sınıf ile ilgili sorunlarını dinlemeli ve bu sorunları birlikte çözmek için öğretmene yardım etmelidir. Velinin bu ilgisi, öğrenciyi de daha fazla çalışmaya yöneltecektir. Çünkü bilecektir ki; velisi okulla sürekli irtibat hâlinde. Tüm bu anlatılan etmenler birleştiğinde, öğrencinin başarısı kaçınılmaz olarak artacaktır. Öğrenci-öğretmen-veli üçlüsünün birlikte göstereceği performans, başarının temel anahtarıdır” diye konuştu.
Toplantılarda projelerinden de bahseden Korkmaz, TEOG, YGS ve LYS sınavlarında Bitlis’i daha iyi yerlere getirmek için 2. dönem üç deneme sınavının yapılacağını kaydetti. Korkmaz, “Bütün ortaokul ve ortaöğretim kurumlarımıza yeniden hedef belirledik. Bütün okullarımızda yetiştirme kursları sınavlara kadar devam edecektir. İlimizde öğrenim gören ortaokul ve ortaöğretim öğrencilerinin akademik başarı düzeylerinin en üst seviyeye ulaşmasını ‘Birlikte Başaralım’ sloganı ile sürdürülebilir hale getirmek. Proje ile okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim öğrencilerinin sağlıklı bir kişilik gelişiminin oluşması hedeflenmektedir. Proje faaliyetleri ile öğrencilerde istendik davranışlar kazandırma, toplumsal değerlere karşı aidiyet duygusunu ve özgüvenlerini geliştirerek başarılarının arttırılması hedeflenmektedir. Öğrenci devamsızlığı; cinsiyet, akademik sıralama, sınıf ve yerleşim birimi ayrımlarında önemli ölçüde farklılaşmaktadır. Not ortalaması sınıf ortalamasının altında kalan öğrenciler devamsızlık yapmaya daha eğilimlidir. Buna göre, öğrencinin sınıf içindeki başarısı diğer çocukların performansına göre düşük kaldığında devamsızlık artmaktadır. Öğrencilerin bilgi olarak arkadaşlarının ulaştığı seviyenin gerisinde kalmaları devamsızlık üzerinde olumsuz bir etki oluşturmaktadır ve bu durum muhtemelen öğrencilerin derslere olan ilgisini azaltmakta ve öğrencilerin devamsızlık yapma riskini yükseltmektedir. Hane halkı düzeyinde yoksulluk öğrenci devamsızlığının en önemli belirleyicisidir. Anne ve babanın eğitim düzeyinin etkisi, yoksulluğun etkisine oranla son derece sınırlıdır. Yoksulluk, hem eğitim için gerekli kaynakların yetersiz olması sebebiyle devamsızlık riskini yükseltebilir; hem de hane gelirinin düşük olmasından dolayı yaşam kalitesinden kaynaklanan sağlık gibi problemler ve haneye düzensiz de olsa ek gelir sağlamak amacıyla çocukların çalışmak zorunda kalmaları nedeniyle devamsızlığı tetikleyebilir. Bunun için okullarımızı, öğrenciler için cazibe merkezi haline getirip devamsızlık olayını bitirmemiz gerekmektedir” şeklinde konuştu.