Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Demirtaş, erkek üreme organı testiste meydana gelen ve geçmeyen ağrısız şişliklerin kanser belirtisi olduğunu ifade etti. Doç. Dr. Demirtaş, “Üroloji klinik uygulamasında tek taraflı testiste ağrısız sert kitle aksi ispat edilene kadar tümör olarak kabul edilir. Benzeri bir sertlik fark edildiği zaman vakit kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurulması gerekmektedir” dedi.
1-7 Nisan Kanser Haftası münasebetiyle yaptığı açıklamada, üroonkolojik hastalıklar konusunda çeşitli uyarılarda bulunan Doç. Dr. Abdullah Demirtaş, kanserden değil de geç kalınmaktan korkulması gerektiğini kaydetti.
Üroonkolojik hastalıkları konusunda risk faktörü taşıyan kişilerin hiç vakit kaybetmeden rutin kontrollerini yaptırtmalarının önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Demirtaş, “Tüm kanserler için radyasyon, sigara, diyet alışkanlıkları, ailesel hikaye önemlidir. Mesane kanseri, bazı meslekler (petrol, boya, deri sanayinde çalışanlar vb.) ile yüksek oranda ilişkilidir. Prostat kanseri için özellikle aile hikayesi olan erkeklerin 40 yaşından sonra, aile hikayesi olmayan erkeklerin 50 yaşından sonra mutlaka prostat spesifik antijen (PSA) ve rektal muayene yaptırmaları gerekir. Az rastlanması ve bu yüzden halkın az bilgiye sahip olduğu testis kanseri konusunda, hikâyesinde inmemiş testis varlığı olan genç erişkinlerin dikkatli olması gerekir” dedi.
Klinikleri bünyesinde 25 yıla yakın bir süredir üroonkoloji alt biriminin bulunduğunu hatırlatan Doç. Dr. Abdullah Demirtaş, kliniklerinden güncel teknolojik, teorik ve pratik bilgilerin uygulandığını, barsaktan yeni mense yapmaktan laparoskopik radikal prostat ameliyatına kadar her türlü üroonkolojik ameliyatın mükemmel bir şekilde uygulandığını söyledi.
Açıklamasında testis kanseri konusuna vurgu yapan Doç. Dr. Demirtaş, testis kanserinin ne olduğu, belirtileri ve tedavi yolları hakkında şu bilgileri verdi:
“Testis kanseri, er bezi denilen organda gelişen kontrolsüz hücre bölünmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan düzensiz doku büyümesidir. Erkeklerdeki kanserlerin %1’ini, ürolojik kanserlerin %5’ini oluşturur. Gelişmiş ülkelerde sık görülür. Görülme sıklığı yılda her 100.000 erkekte 3-10’dur. Genç erkeklerde (20-35yaş arası) sık görülür. İnmemiş testis hikayesi, ailede testis kanseri öyküsü, karşı testisde önceden kanser gelişmesi testis kanseri için risk faktörlerindendir. Testis kanserlerinin en sık görülen patolojik tipi germ hücre tümörleridir. Bunlarda seminom ve seminom olmayan olmak üzere iki ayrı patolojik grupta incelenir. En sık belirtisi, tek taraflı testisde yakın zamanda gelişen ağrısız sertliktir. Üroloji klinik uygulamasında tek taraflı testiste sertlik aksi ispat edilene kadar tümör olarak kabul edilir. Benzeri bir sertlik fark edildiği zaman vakit kaybetmeden bir üroloji uzmanına başvurulması gerekmektedir. Tanı için ilk istenecek tetkikler skrotuma yapılacak olan ultrasonografi incelemesi ve kanda tümör serum belirteçlerinin (AFP, beta-HCG, LDH) çalışılmasıdır. Tanı konulması testisin iltihabı hastalıklarıyla karışabildiği için dikkatli olunmazsa 3-6 ay kadar gecikebilir. Antibiyotik tedavisine yanıt alınamayan bu tür durumlarda hastanın mutlaka bir ürolog ya da üroonkolog tarafından değerlendirilmesi gerekir. Takiben testis tümörü tanısı konduktan sonra tedavi planlamasına ve hastalığın vücudun başka bölgelerine yayılım gösterip göstermediğine yönelik (evreleme) tetkikler planlanır. Bu tetkikler genellikle akciğer ve karın tomografisidir. Bu tetkikler planlanırken aynı zamanda tedavinin ilk basamağı olan radikal inguinal orşiektomi de planlanır yapılır. Bu operasyonda kasıktan yapılan kesi ile girilip kitle olan testis dokusu sapı ile birlikte çıkarılır. Çıkarılan testis dokusunun patolojik inceleme sonuçları ve yapılan kan ve radyolojik görüntüleme tetkiklerinin sonuçlarına göre bundan sonraki tedavi planlanır. Birçok kanserde olduğu gibi testis kanserinde de erken tanı çok önemlidir. Erken tanı ile kanser vücudun başka bölgelerine yayılım yapmamadan veya fazla ilerlemeden yakalanabilir. Bu durumlarda testisin çıkarılmasını takiben kısa süreli ışın tedavisi ve kemoterapi ile bu hastalıktan kurtulmak mümkündür. İleri evre testis kanseri hastalarında daha uzun soluklu kemoterapi protokolleri gerekmektedir. Ancak ileri evre hastalarda bile tedavi başarısı %80-85’lere ulaşmaktadır. Erken evre kanserlerde bu oran %90’ların üzerine çıkmaktadır. Testis tümörleri ışın tedavisine ve kemoterapiye (damardan ilaç) oldukça duyarlıdır. Testis kanseri günümüzde ölümcül kanser yerine tedavi edilebilir kanserlerden sayılmaktadır. Erken tanı ile bu kanserden uygun tedaviler ile kurtulmak mümkündür.”