Diyabet hastası olan bir kadının gebe kalmasında bir sakınca olmadığını belirten Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, gebelik için hastalığın vücuttaki etkilerine ilişkin önemli kriterlerin de göz önünde tutulması gerektiğine dikkat çekti.
Diyabet nedeniyle göz, böbrek ve kalp gibi organlarda hasar oluşmuşsa, öncelikle bunların tedavilerinin yapılması gerektiğini bildiren Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Gebelik öncesi şeker seviyesinin, günün hangi saatinde olursa olsun 80’den aşağı, 120’den yukarı olmaması gerekir. Eğer seviye bu değerlerin üzerindeyse, gebelik riskli olabilir. Çünkü bebeğin, gebeliğin 5 ve 6’ıncı haftasında başlayan beyin ve omurilik gelişimi, annedeki şeker düzeyinden olumsuz etkilenebilir. Bebekte gelişme gerilikleri, anomaliler ile düşük tartılı ve iri doğumlar görülebileceği gibi doğum sırasında bebek kayıpları ortaya çıkabilir" dedi.
"GEBELİK ÖNCESİ HAP TEDAVİSİNİN YERİNİ İNSÜLİN ALMALI"
Gebelikte Tip 2 diyabet tedavisi gören anne adaylarının ağızdan aldıkları ilaçların, ilk aylarda bebek sağlığı üzerinde olumsuz etkiye yol açabildiğine dikkat çeken Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, şunları söyledi:
"Bu nedenle tip 2 diyabet hastaları, gebelik planı öncesi hap tedavisinden insülin tedavisine geçmelidir. İnsülin kullanımı doğum sürecinde devam eder. Doğumdan sonra ise anne tekrar hap tedavisi alabilir. Loğusalık döneminde bebeğini emziren annelerin kullandığı hapın süte geçme gibi bir etkisi bulunmamaktadır."
"İNSÜLİN KULLANILIRKEN ÖĞÜN ATLANMAMALI"
Gebelik süresince insülin kullanımının bebeğe zarar vermediğini aksine annenin şeker seviyesi kontrol altına alınacağı için bebek için de dolaylı olarak yararlı olacağını söyleyen Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Gebelerde diyabet tedavisinde insülin kullanımı; günde 3 kez kısa, etkili, bir kez ise orta ya da uzun etkili şekilde yapılmalıdır. Kısa olanlar; sabah, öğle ve akşam yemeklerinden hemen önce, orta ve uzun olanlar gece 23.00’te uygulanmalıdır. Ancak insülinin düzenli olarak kullanılmasının yanı sıra anne adaylarının öğünlerine dikkat etmesi de çok önemlidir. Uzun etkili insülinler öğün atlandığında, ani şeker düşmesi ya da yükselmesine yol açabilir. Bu durum, bebek sağlığı için çok ciddi sonuçlar ortaya çıkarabilir. Dengeli ve düzenli beslenme de en az insülinin gerekli şekildeki kullanımı kadar önemlidir" diye konuştu.
"MECBUR OLMADIKÇA SEZARYENLE DOĞUM YAPILMAMALI"
Diyabet nedeniyle göz, böbrek ve tansiyon sorunu olan gebelerin özellikle mecbur kalmadıkça sezaryenden kaçınmasının önemli olduğunu da vurgulayan Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü bu hastalarda yara iyileşmesi çok zor olur. Tıbbi zorunluluk bulunmadıkça diyabetli gebelerde normal doğum tercih edilmeli, bebeğin yüksek kilolu olduğu durumlarda sezaryene başvurulabilir. Ayrıca gebelikte aşırı kilo alan bir diyabet hastasının kan şekeri, normal seviyelerin dışına çıkar. Yüksek kan şekeri bebeğe geçerek onun da kan şekerini yükseltir. Bu durum da bebekte kalp, böbrek ve damar sorunları oluşturur. Bebek, tüm endokrin dengesi bozulmuş olarak dünyaya gelebilir. Gebeler; 4’üncü aydan sonra ayda ortalama 750 gram ya da 1 kilo alabilir. Gebelik tamamlandığında bu, 10-11 kiloyu geçmemelidir."
SAĞLIKLI BESLENMENİN ÖNEMİ
Gebelerin üç ana öğünde sevdiği bir yiyeceği, üç ara öğün olarak tüketmesi gerektiğini de bildiren Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Öztürkmen, "Bu alışkanlık, hem kilo almalarını önler hem de 4 saati aşmayan açlıklar ortaya çıkmaz. Folik asit diyabet hastası gebeler için oldukça yararlıdır ve günde 4 kez kullanılması önerilmektedir. Folik asidin düzenli kullanımı, bebeklerde spina bifida adı verilen omurilik gelişim bozukluğunun oluşmasına önler. Diyabetli anne adayları, sabah ve akşam 20 dakikayı geçmeyen hafif egzersizler yapmalıdır. Gebeler için en ideal egzersiz yürüyüştür. Düzenli egzersiz, insülin gibi kan şekerini düşürme özelliğine sahiptir. Vücudun ihtiyacı olan 7-8 saatlik uyku sonrası hormon sistemi kendini toparlar. Vücut için yararlı olan, gece uykusudur. Kan şekeri gece gündüz ritmi ile bire bir ilişkilidir. Bu nedenle gece uyumadan, uykusunu gündüz almaya çalışan diyabet hastalarında şeker kontrolü sağlanması zorlaşır" dedi.