Büyük Birlik Partisi Erzurum İl Başkanı Yener Gözütok, 12 Mart Erzurum’un düşman işgalinden kurutuluşunun 97. yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınladı.
Başkan Gözütok mesajında şu ifadelere yer verdi; “Gözbebeğimiz Erzurum’un esaretten hürriyete, ölümden hayata kavuştuğu gündür. 12 Mart 1918 de Türk Ordusu, bu güzel toprakları, şehitlerin kanıyla sulayarak, düşmandan arındırmış ve Ermenilerin çirkin hayallerini bir daha dirilmeyecek şekilde kursaklarına gömmüştür.
12 Mart yalnız Erzurumlular için değil, insanlık için de oldukça önemli bir gündü. Çünkü akla gelebilecek insanlık dışı her türlü işkence ve katliamı gerçekleştiren Ermeniler, geldikleri yere gönderilmişlerdi.
Yaylalarında, gırcı gırcı karların erimeye, burcu burcu bahar kokularının filizlenmeye durduğu 12 Mart’ın, Erzurumlunun yüreğinde ayrı bir yeri var. Bu gün, Erzurumlunun; “Zulmün kara güllesiyle, topu önünde, / İmandan fukara olan eğilir. / Bir karış toprağın öz kıymetini / Toprağa kanını döken bilir” diyerek kurtuluşa ulaştığı gün.
Bütün şehirlerin kurtuluş günleri elbette çok önemli. Ancak Erzurum’un kurtarılışının bu genel önemi aşan bir yanı var. Eğer Erzurum, Milli Mücadelenin başlangıcında işgal altında olsa idi, burada bir kongrenin toplanması mümkün olamayacaktı. Belki Atatürk Erzurum’da olduğu gibi kendini lider tayin edecek bir organizasyon imkânını bulamayacaktı. Yani seçimle geldiği ilk görevi deruhte imkânına kavuşamayacak, askerlik görevinden de azledildiği için orduyu ve milleti harekete geçirecek bir pozisyonu belki de yakalayamayacaktı. Doğu’da asayişi sağlayıp arkayı emniyete almadan, Anadolu’da yeni bir ordu teşekkülü mümkün olamayacaktı.
Erzurum Kongresine zemin hazırlayan tarihi olay, Erzurum’un 12 Martta Kurtarılmış olmasıdır. Burada Kazım Karabekir Paşanın düzenli bir orduya komuta etmesi, Gaziye “ben ve kolordum emrinizdeyiz” diyebilecek pozisyonda bulunuşu milli mücadelemizin en kritik merhalesini teşkil eder. İşte bu yönüyle 12 Mart’ın , ülkemizin topyekûn kurtuluşu ile doğrudan bir bağı vardır. Bu yönüyle Erzurum’un kurtuluşu diğer şehirlerin kurtuluşundan muhteva ve mana bakımından farklılık arz eder. Kısaca ifade edersek, Erzurum’dan geçen yol hiç Diyarbakır’dan geçen yola benzemiyor, “Ülkenin kurtuluşuna, TBMM’nin açılışına ve Cumhuriyetin Kuruluşuna giden yol Erzurum’dan geçmiştir.”
Bu nedenle, Erzurum’un kurtuluşu sadece Erzurum’da yapılacak kifayetsiz törenlerle geçiştirilecek bir olay değildir.
Erzurum, Genç Devletimizin ana rahmine düştüğü kutlu beldenin adıdır. Bu nedenle hem Kurtuluş bayramımızın ve hem de Kongre yıldönümlerimizin Türkiye çapında düzenlenecek şenliklerle kutlanması lazımdır. Bu görev öncelikle Cumhuriyet Kurumlarına düşüyor. Sonra da Türkiye’nin dört bir bucağındaki dadaşlara.
Değerli hocamız Abdurrahman Zeynel’in aktarımına göre, 1920 yılında acıların taze olduğu bir dönemde, Kurtuluş törenleri Aliravi kışlası önünde, Albayrak Mektebinin katılımı ile başlar, sonra halkın yoğun iştiraki ile caddelerden geçilerek Gül Ahmed’e oradan da tahtacılardaki Mürsel Bey konağı ve Ezirmikli Osman bey konağına geçilirmiş. Burada da çeşitlik etkinlikler tertip edilirmiş. Tören Köse Ömerağa Mahallesindeki Yiğit uyutmaz hanında bitirilirmiş. Bu caddeler ve mekanlar kurtuluş ruhunu anlatan yerler olduğu için ruhuna uygun yapılırmış. Kurtuluşun manasına ve ruhuna uygun törenlerin yeniden organize edilmesi gerektiği kanaatindeyim. Halkın tam katılımı sağlanmalı, 9 Kasım tabya yürüyüşü gibi görkemli kutlanmalı. Bir haftaya Kurtuluş haftası olarak yayılmalı. Vakıfların, Derneklerin, Partilerin, STK ların ve halkın, özellikle gençlerin yoğun katılı sağlanmalı. Bir kortej, iki şiirle geçiştirilmemeli.”