Parkinson hastalığına yakalandıktan sonra sanatla tanışınca hayatı renklenen Meryem Göktepe, benzer rahatsızlığını yaşayan diğer hastalar için örnek oluyor.
Abisinin 2003 yılında vefat etmesi üzerine Parkinson hastalığına yakalanan Meryem Göktepe, 41 yaşında öğretmenlik görevini bırakarak emekli oldu. Evde durmak istemediğini anlatan Göktepe, "Kurslara başladım. İlk önce ahşap boyama ile ilgilendim ardından kırkyama, seramik derken aynı zamanda resimler de yapmaya başladım. 10 yıldır resimler yapıyorum ve kendime özgün tarzım ile çalışıyorum. Üç yıldır da şiir yazıyorum. Şiir organizasyonları da yapıyorum. Sanatla uğraşmak devam eden tedavime katkıda bulundu" dedi.
ESERLERİNİN SATIŞINDAN GELEN PARAYI BAĞIŞLAYACAK
Parkinson Hastalığı Derneği (PHD)’nin, 11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü etkinlikleri kapsamında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi’nde eserleri sergilenen Göktepe, satıştan elde edilecek gelirin pankinson hastalığının araştırmalarında kullanılacağını belirtti. Meryem Göktepe, "Aynı zamanda Parkinson hastalarının eve kapanıp kalmamaları, dışarıda faaliyetlerde bulunabilmeleri, sanata tutunarak umut ışığını yakalamaları için de sergimizin adına ’Umut Işığı’ dedik. Parkinson hastaları genelde utangaç insanlar oldukları için, bunu ortadan kaldırmak için bu sergiyi açarak onlara örnek olmak istedim. Artık sanatın içerisindeyim. Resim yapmaya devam edeceğim. Her yaptığım eserde mutlaka kendime has birşeyler katarak aynı zamanda izimi bırakıyorum. Hayat izlerden oluşan bir bütünlüktür bence, izi olmayan bir insanın hayatı olmamış demektir" ifadelerini kullandı.
HASTALARA ELİMDEN GELEN DESTEĞİ VEREBİLİRİM
Parkinson Derneği sorumlularının bir ’Hasta Okulu’ açmayı düşündüklerini anlatan Göktepe, "Parkinson hastalarını topluma kazandırabilmek için, stres atmalarını sağlayıp kendilerine güvenmelerini sağlamak için bu okulu açmayı düşünüyorlar. Şiir, resim, seramik gibi etkinliklerle hastaların hayata bağlanmalarını sağlamayı planlıyoruz. Böyle bir ortam oluşturulursa gönüllü öğretmenlik yapabilirim. Resimle ilgili olarak parkinson hastalarına kolay resim yapma tekniklerini öğretebilirim. Kendilerini daha rahat hissedebilecekleri renk tonlamalarını gösterebilirim. Şiirlerle onların duygularını dışa aktarmalarını sağlayabilirim. Onların yaptığı eserlerle ortak sergiler açabiliriz. Satışlardan gelen gelirleri vakfa bağışlayabiliriz. Yaşamın onlara bir eziyet olmaması için elimden gelen desteği verebilirim" diye konuştu.
ŞU ANDA HAYATIM DAHA RENKLİ
Hastalığa yakalanmadan önce elektronik öğretmeni olduğundan bahseden Meryem Göktepe, yaşadıklarını şöyle anlattı;
"O zamanlar gençtim ve çocuklar için çok koşturuyordum. Hayatı durup yaşama şansım olmamıştı. Parkinson hastalığından sonra hareketlerim yavaşladı ve hastalığım bazı engeller çıkarttı. Rahat yürüyemedim, rahat konuşamadım, ellerimiz ve ayaklarımız tutmamaya başladı. Tedavi sürecinde bu sıkıntılar azaldı. Şu anda kademeli olarak artan ilaç alma sistemimiz var. Çok fazla ilaç almamız gerekiyor. İlaçlar doping etkisi yapıyor ve enerjimiz yükseliyor. Bu enerjimizi de sanata yönlendirerek güzel ve renkli eserler çıkarmak için uğraşıyoruz. Sonuç olarak öğretmenliktense, şu anda yaşadığım hayat daha renkli."
PARKİNSON HASTALIĞI BELKİ BİR BAŞLANGIÇ
Parkinson hastalığının genetik olarak kabul edildiğini dile getiren Göktepe, bunun yaşlı genç herkesin yakalanabileceği bir hastalık olduğunu dile getirdi. Meryem Göktepe, hastalığın hareketlerin yavaşlamasına yol açtığını ve bazı insanlarda titreme, konuşma güçlüğü, elde ayakta hareketsizlik, bazı insanlarda ise sadece kafa sallama şeklinde görüldüğünü anlattı. Bazı insanlarda titreme olmadan donuk ifade ile hastalığın kendini gösterdiğini söyleyen Göktepe, "Bazı insanlarda belirtilerin hepsi görülebiliyor. Çok sayıda ilaç kullanmak zorunda kalabiliyoruz. Neyse ki tıp alanında yapılan çalışmalar ile ilaçların bizim midemize ve böbreklerimize zararı olmuyor. İlaç kullanımı sonrası çok enerjik olduğumuz için halüsinasyon görebiliyoruz, bazı olmayan olayları oldu gibi görebiliyoruz, konuşulmayanları konuşulmuş gibi duyabiliyoruz. Bunun sonucunda gerçek hayat ile hayal arasında gelgitler yaşıyoruz. Parkinson hastalığı bir son değil belki de bir başlangıç" değerlendirmesinde bulundu.