İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Gaziantep İHH Başkanlığı tarafından düzenlenen Kudüs ve Etekleri adlı programa katılarak Türkiye’de birçok yapının arkasında Siyonistlerin olduğunu ve bu yapılanmaların hepsini deşifre edeceklerini söyledi.
Gaziantep Şehitkamil Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki program İHH’nın yurt içinde ve yurt dışında yaptığı çalışmaları içeren sinevizyon gösterisiyle başladı. Programın açılış konuşmasını yapan İHH Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Emin Arslan, İHH’nın Gaziantep’teki çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Mavi Marmara baskınında hayatını kaybeden Çetin Topçuoğlu’nun eşi Çiğdem Topçuoğlu kürsüye gelerek bir konuşma yaptı. Topçuoğlu konuşmasında eşinden ve şehit olma arzusundan bahsetti. Mavi Marmara gazisi Mehmet Şerif Niziplioğlu da Mavi Marmara Gemisi’nde yaşananları anlattı. Niziplioğlu’nun konuşması sırasında bazı izleyiciler gözyaşlarını tutamazken kalabalıktan sürekli tekbir sesleri yükseldi. Sahneye çıkan Suriyeli çocuklar da çeşitli ilahiler seslendirdi. Ahmet Genç ise Kalbim Kudüs’tür adlı şiiri seslendirdi.
Programda konuşmak üzere kürsüye davet edilen İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ise çeşitli açıklamalarda bulundu. Yıldırım yaptığı konuşmada, Mescidi Aksa, anadilde eğitim, Siyonistler’in Türkiye’deki yapılanması ve bu yapılanmanın deşifre edilmesi, Osmanlıca eğitim ve Türkiye’deki eski arşivlerde bulunan ve Mescidi Aksa’nın etrafındaki evlere ait olduğunu söylediği tapuların nasıl çalındığı hakkında açıklamalarda bulundu. Devletin içindeki yapılara değinen Yıldırım, “Mavi Marmara’ya karşı olanların bu gün köklerinin nerede olduğunu anladık mı anlamadık mı? Hep birlikte bunu gördük mü görmedik mi? Gördük. Ne yaptılar, İHH’nın tır’larına saldırdılar. Ne yaptılar, Kilis’teki büromuza baskın yaptılar. Şimdi başka bir şey daha deşifre ediyoruz. Allah’ın izniyle Türkiye’nin bürokrasisi içerisinde, siyaseti içerisinde, diplomasisi içerisinde var olan diğer İsrail yanlılarını da deşifre diyoruz. Başka paralelleri de deşifre ediyoruz. Biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden itibaren sadece bir yer değil, onlarca yer emperyalizmle, İsrail’le birlikte çalışıyor. İnşallah bunların hepsi bitecek. Hangi devletin, yapıların ve şirketin arkasında Siyonizm var. Hepsi tek tek ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
Anadilde eğitime de değinen Yıldırım,”Kürtlere Allah’ın verdiği hakları bütün devletler vermek zorundadır. Allah ne hak vermişse. Doğu Türkistan için biz Çin’den ne istiyoruz? Diyoruz ki Uygurca eğitim hakkına dokunma. Niye bunu diyoruz? Allah onları Uygur yaratmış, onlara o dili vermiş de ondan. Temel hak ve özgürlüklerini verin diyoruz. Biz İHH olarak Doğu Türkistan için çalışma yapıyoruz. Kürtler için de aynı şey. Allah onları Kürt yaratmış. Dilleri de Kürtçe. Doğal olarak ne olacak, onların da Kürtçe eğitim hakkı olacak” dedi.
İsrail’in Mescidi Aksa’nın etrafındaki evlere ait tapuları Türkiye arşivlerinden çaldığını iddia eden Yıldırım,” Yahudiler Mescidi Aksa’nın etrafındaki evleri yıkıyor fakat Osmanlı tapusu olan evler yıkılamıyor. Osmanlı hanedanlığından bir kadın, benim de evim orada. Ben de bu tapuyu bulmak istiyorum dedi. Değerli kardeşler, Tapu genel Müdürlüğü’ne gittik. Arşivlere girdik. Bütün her tarafta bu tapuyu araştırıyoruz. Sonuçta neyle karşılaştık? Şimdi resmi makamlar da duymamışsa bunu da duysun ve tedbir alsın. O zaman da zaten söylemiştik. 1950’lere kadar bu Yahudiler bizim arşivlere ellerini kollarını sallaya sallaya giriyorlarmış. Ve en sonunda bu kadının tapusunun olması gereken o arşivdeki sayfalara bakıyoruz. Misal veriyorum. 150. sayfa var, 152. sayfa var ama aradaki 151. sayfa nerede? Bir fark ettik ki Mescidi Aksa’nın etrafında yıkılan bütün bu evler ve binalar tapuları arşivlerden çalınan evler ve binalar. O zamanlar bu adamlar, daha İsrail yeni kurulmuş. Türkiye arşivlerine girmişler Mescidi Aksa’nın etrafındaki önemli gördükleri evlerin, yıkmaları gereken evlerin, muhtemelen bunlar da kapılara yönelik evlerdir. Bu tapuları Türkiye’deki arşivlerden kopartmışlar” şeklinde bir iddiada bulundu.
Osmanlıca dil eğitimine de değinen Yıldırım, “ Bakın bir Yahudi Osmanlıca ve Arapça biliyor. Geliyor ve senin arşivlerine giriyor. Gidiyor ve senin kutsal saydığın Mescidi Aksa’nın etrafındaki evleri yıkıyor. Orayı kendine mal ediyor. Sen de hala burada Osmanlıca eğitimi verilsin mi verilmesin mi? Ne kadar cahil adamsınız. 600 yılı yok sayan ancak bir cehalettir” dedi.
Yıldırım’ın konuşmasının ardından ezgi sanatçısı Ömer Karaoğlu sahneye çıkarak çeşitli ezgiler seslendirdi.