Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof.Dr. İbrahim Öztek, Türklerin kimseye soykırım uygulamadığını, asıl soykırımı Türklerin gördüğünü belirtti.
Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof.Dr. İbrahim Öztek, sözde Ermeni soykırımıyla ilgiliyle açıklamalarda bulundu. Öztek, “Biz de biliyoruz, Ermeni de, Papa da, Avrupa Parlamentosu da, küreselleşen medeni ve çağdaş geçinen tek dişi kalmış batı da... Türkler, kimseye katliam veya soykırım uygulamamıştır. Çünkü Türklerin kromozomlarında soykırım uygulama geni yoktur. Ermeniler önce Rus sonra İngiliz ve Fransız’la birleşerek, Azerbaycan ve Anadolu Müslüman Türk ve Kürt halkına akla gelmeyecek katliamlar ve soykırım uygulamıştır. Yalnız 1915 yılında Van ve yöresinde 178 000, Azerbaycan’da 1918 yılında 40 000 insanımızı yok etmişlerdir. 1. Dünya savaşı günlerinde Anadolu’da Ermenistan kurma çabaları ile görev yapan Amerikan Orgenerali Harbord’un raporu, Osmanlı’nın Genelkurmay 2. Başkanı Shellendorf’un raporu, 1919 da işgal kuvvetlerinin İstanbul’da tutuklayıp, Malta’da yargıladıkları 145 Türk General ve devlet adamının yargılanma sonuçları, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin 1923 kongre bildirgesi, Türk’lerin herhangi bir soykırım uygulamasında bulunmadıklarını kanıtlamaktadır. Günümüz tarafsız batılı veya Türk bilim, tarih, kültür adamlarının da görüşleri bu doğrultudadır. Amerikan Başkanı Reagan’ın danışmanı Bruce Feine’in Amerikan arşiv araştırmaları ise Ermeni’lerin iki milyon Müslüman/Türk’ü katlettiğini ortaya koymaktadır” dedi.
"ERMENİLER KULLANILMAYA DEVAM EDİYOR"
Dün Ermeni’yi kullanan batının bugün de amaçları doğrultusunda kullanmaya devam etmekte olduğunu söyleyen Öztek, “Bugün Güney Kafkasya, Orta Doğu ve Hazar havzası milletimizin yaşam ve etki alanlarındandır. Dünün ipek, baharat, kimyasal yolları bugün enerji yollarına dönüşmüş, baharatın yerini petrol ve gaz almıştır. Bu bölgede Dünya’nın 70 yıl ihtiyacını karşılayacak bir enerji birikimi mevcuttur. Bugün bu alan içinde ve enerji hatları üzerinde Türkiye ve Azerbaycan önemli bir konumdadır. Onun içindir ki Dünyanın gözü bu bölgede ve bu iki kardeş ülke üzerindedir. Eski Osmanlı Türk İmparatorluğunun yerini, Büyük Ortadoğu Amerikan İmparatorluğu alma gayretindedir. Birinci Dünya savaşının emperyal ülkelerinin sömürü emelleri bitmiş değildir. Diaspora Ermeni’sinin hayat iksiri Türk düşmanlığıdır. Türk düşmanlığı yaparak dünya üzerinde asimilasyondan korunmaktadırlar. Ermeni’ler çocuklarını Türk düşmanı yetiştirirken, Ermeni kaçak işçi kadınlar İstanbul’da Türk çocuklarına dadılık etmekte ve kazandıkları ile de Ermenistan ekonomisine büyük katkı sağlamaktadırlar. İşledikleri cinayetlerin katliam ve soykırım hareketlerinin ve de Hocalı’nın kanı henüz kurumamışken, tüm dünyayı uydurma bir soykırım masalı ile üzerimize saldırtmaktadırlar. Bu arada etkiledikleri Papa, kin ve nefret ayini düzenleyerek, aklı sıra 20. Yüzyılın soykırımını ilan etmiştir. Bu ne biçim din adamıdır ? Papanın görevi insanlığı barışa, iyiliğe, güzelliğe davet değilmidir? Bu papaz efendi orta çağ zihniyeti ile yeni haçlı seferlerine işaret etmektedir ve büyük günah işlemektedir. Halbuki suçladıkları Osmanlı, Türkiye’nin olduğu gibi Ermenistan’ın da öncül devletidir. Ermeniler kendi devletlerine ihanet etmişler sırtından hançerlemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni suçlayacak hiçbir gerekçe gösterilemez” dedi.
“AVRUPA PARLAMENTOSU DA TÜRK DÜŞMANLIĞI PEŞİNDEDİR”
Avrupa Parlamentosunun da Türk düşmanlığı peşinde olduğunu belirten Öztek, şunları ifade etti: “Bizim taziyede bulunmamızdan anlayacakları yoktur. Geçen yıl en üst düzeyde iyi niyetimizi belirttik de ne oldu. Bu yıl, hatta geçtiğimiz günlerdeki bunca hainliklerine rağmen halen taziye ne anlam taşıyor? “1915 yılında hayatını kaybeden Masum Osmanlı Ermeni’lerini saygıyla anıyor, torunlarına taziyelerimizi sunuyoruz” ne demek? Onlar tüm ölen Ermeni’lerin masum olduğu iddiasını taşımıyor mu? Açlık, hastalık ve sefaletten ölen dense bir derece haklı olunabilir. Her ne halde olursa olsun iki milyon Türk kaybına karşı Ermeni kaybı üçyüzbini geçmemektedir.
Papanın 12 nisan günah ayinine Türkiye’den papazlar, cemaat adı verilenler katılmadı mı, İsveç’te düzenlenen ayinlere İstanbul’dan Mardin’den papaz efendiler katılmıyor mu, dönüşlerinde bunları neden ülkemize sokuluyor?
Dışarıda Türk düşmanları ile boğuşurken, bir yandan da içimizdeki hain ve düşmanlarımızla boğuşmak mecburiyetinde miyiz? Onların Türkiye’de yaptıkları ayinler sözde soykırım ayini değil mi? Bu ayinlere katılmak ta neyin nesi oluyor? Daha geçtiğimiz günlerde bir gazeteci için düzenlenen anma töreni sözde soykırım şovuna dönüştürülmedi mi?
Yarın Amerika’dan, Fransa’dan, hatta Ermenistan’dan bir kısmı parlamenter birçok hain İstanbul’a gelecek, Türkiye’deki işbirlikçileri ile birlikte İstanbul’un göbeğinde birçok yerde, üniversitelerde ve otellerde sözde soykırımı anma törenleri ve ecdadımıza küfür amaçlı toplantılar düzenleyecekler, sonra zafer kazanmış tavırlarla ellerini kollarını sallayarak çekip gidecekler. Bunlar, gerçek soykırımcı, ırkçı ve faşisttirler.
Yöneticilerimizden ricamız, bunlar kesinlikle Türkiye’ye sokulmamalıdır. Sınırdan geri çevrilmeli, milletimize hakaret edilmesine müsaade edilmemelidir. Toplantıları engellenmelidir. Bu sözde törenler, Türkiye’yi parçalama niyetindeki kendi hainlerimizin işlerinden başka bir şey değildir. Dünyanın hiçbir yerinde kimse devletine, milletine hakaret ettirmemektedir. Türkiye’de de Türkler soykırım yapmıştır diyenler cezalandırılmalıdır.
24 Nisan aynı zamanda Çanakkale kara savaşlarının başladığı gündür. Emperyalist güçlerin belini kıran, yenilmez denilen orduları perişan eden Türk, Çanakkale’de tarihindeki en büyük destanlardan birini, kanla yazmıştır. Bu yıl bu destanın da 100. Yılıdır. Ermeniler, yaşanmamış uydurma bir sözde felaketi kendilerine acındırmak için kullanarak törenler düzenlerken, Türkler, Çanakkale’de tüm hakim güçleri ezerek, yazdıkları destanı kutluyor. Hem de denize döküp perişan ettiği düşmanları ile birlikte. Onun içindir ki Çanakkale Destanı, dünyada eşi benzeri bulunmayan bir destandır.
Batılıların haçlı zihniyeti ile Ermenistan’a verdikleri desteğe karşın, üçyüz milyon Türk’ün ve bir milyar Müslümanın sessizliği son derece üzücüdür. Türk bilim, kültür ve tarih adamları da konuya son derece duyarsızdır. Bizim tüm çabalarımız ve dualarımız barıştan ve kardeşlikten yanadır. Ermeniler düşmanlıkları bırakıp, barış için çaba sarfetmelidir. Onların can suyu Türkiye ve Azerbaycan’dadır.”