7 Haziran seçimleri öncesinde kamuoyunu bilgilendirmek ve Ege-Koop’un sosyal sorumluluk görevini yerine getirmek amacıyla bildiri hazırlayan Ege-Koop Danışma Kurulu, sanayileşmenin, kalkınmanın ve refahın gerçekleşmesi için en uygun yerin İzmir olduğunu kaydetti.
Ege-Koop Danışma Kurulu 7 Haziran seçimleri öncesinde kamuoyunu bilgilendirmek ve Ege-Koop’un sosyal sorumluluk görevini yerine getirmek amacıyla bildiri hazırladı. Bildiri kapsamında Türkiye’deki ekonomi politikaları, iç ve dış siyaset ile yargı bağımsızlığı konularında görüşler belirtilirken, sanayileşmenin, kalkınmanın ve refahın gerçekleşmesi için en uygun yerin İzmir olduğu ifade edildi.
“KAMUOYUNUN BİLGİSİ VE TAKDİRİNE SUNUYORUZ”
Toplantının açılış konuşmasını yapan Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, “32 gün sonra yapılacak 7 Haziran seçimlerinde yurttaşlarımız ya çok sesli, çoğulcu ve insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünün egemen olacağı çağdaş bir parlamenter demokrasiyi tercih edecek, ya da tek kişi egemenliğine dayalı yeni bir sisteme kapı aralayacaktır. Ege-Koop Danışma Kurulu tarafından hazırlanan bildirinin temel amacı; demokrasinin kalitesini yükseltmeyi, toplumsal barışı ve dayanışmayı sağlamayı ve parlamenter demokrasiye ve kurumlara yönelik tehdit ve tehlikeler bağlamında ortaya çıkan durumu kamuoyunun bilgisine ve takdirine sunmaktır” dedi.
“TOPLUM ADINA SÖZCÜLÜK YAPMAKTAN İBARET”
Ege-Koop Danışma Kurulu olarak herhangi bir siyasi partiyi öne çıkarmak ya da geriye itmek amacında olmadıklarını belirten Aslan, “Tam tersine; partiler üstü bir anlayışla demokrasiye, yargı bağımsızlığına, hukukun üstünlüğüne ve özgürlüklere ilişkin ortaya çıkan kaygıları dile getirmekten ve bir anlamda toplum adına sözcülük yapmaktan ibarettir” diye konuştu.
“SEÇMEN HAKEM ROLÜ OYNAYACAK”
Ege-Koop Danışma Kurulu tarafından hazırlanan bildiriyi ise kurulun başkanı Prof. Dr. Hüsnü Erkan okudu. Ekonomide daralma, enflasyon, işsizlik, sıcak para sorunları yaşandığını, dış siyasette sözde soykırım dayatması olduğunu ve iç siyasette ise ulusal egemenliğin kişi egemenliğine dönüşme riskini artıran bir sürecin devreye girdiğini söyleyen Erkan şöyle devam etti: “Seçmen burada hakem rolü oynayacak bir konumdadır. İç siyasette kutsal dini değerler, ideolojik tutumlara dönüştürülmüş durumdadır. Bu son derece tehlikeli bir pozisyondur. Tarihin derinliklerinden gelen çok kültürlülüğümüz etnik siyasete alet edilmek isteniyor. Devletin yapı ve işleyişi hukuk devleti uygulamalarına uygun olması gerekirken ortaya çıkan yeni yapılanmalar, yargı sistemindeki yapılanma, ordunun üst düzeyinin tasfiye edilmesi, devlet kurumlarının içine düştüğü durumun toplumda sıkıntı oluşturduğunu düşünüyoruz.”
“TİCARETİN SÜRÜKLEDİĞİ BİR BÜYÜME”
Türkiye ekonomisinde büyüme hızının yüzde 3’ün altına düştüğünü kaydeden Erkan, sınırlı büyümenin üretimden çok ticaretin sürüklediği bir büyüme olduğunu ifade etti. Ekonomide sadece ticaret ve inşaat gibi sektörlerin öne çıkarılmasının, sağlıklı bir üretim ekonomisi için sınırlı kaldığını dile getiren Erkan, “Geleneksel ve düşük teknolojili ihraç ürünleri yerine ileri teknoloji içeren yeni sanayileri ve sanayileşmeyi öne çıkaran yapılara gitmediğimiz takdirde dış açık sorunumuzu uzun vadede çözemeyeceğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“EN UYGUN YER İZMİR”
Toplum olarak insanı ön planda tutan bir toplumsal yapılanmaya yönelmek durumunda olunduğunu söyleyen Erkan bu konuda İzmir’in önemini ise şöyle vurguladı: “Sanayileşmenin, kalkınmanın, refahın gerçekleşmesi için en uygun yerin İzmir olduğunu düşünüyoruz. Bilgi çağında nitelikli insanlar nitelikli ortamları, rahat yaşayabileceği kentleri tercih ederler. İzmir’in tarımsal, doğal ve tarihi sit alanları ile özgün yöreleri korunarak ve geliştirilerek kentsel dönüşümü sosyal ve kültürel dokusuyla birlikte uyum içinde, ranta kurban etmeden, dünya çapında uzun dönemde nitelikli iş gücü, bacasız ileri teknoloji sanayileri için bir cazibe aksı oluşturmak amacı ile kent içi ve bölge içindeki kentsel ağ bütünü ile olan etkileşimi sürdürülmelidir.”
“VAATLERİN BİR KISMI ABARTILI”
Gazetecilerin soruları üzerine Erkan, partilerin vaatleri ve seçimle ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Parti vaatlerinin toplumun beklentisine cevap verme ihtiyacından çıktığını düşünüyorum. Bir kısmı abartılıdır ama bir kısmının toparlamayla gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Türkiye’de hiç olmayan şeyler olmaya başladı. Seçmenin ne tepki vereceğini kestiremeyebiliriz. Seçmen her zaman sağduyulu olmuştur. Ben o sağduyuya güveniyorum.”