Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, Aydın’ın toprağına ve geleceğine sahip çıkılması gerektiğini belirtti.
Aydın’ın 2013 yılında bitkisel üretim değeri bakımından 2 milyon 164 bin TL ile Türkiye’de 12’ci il olduğuna işaret eden Dr. Metin Aydın, “Türkiye’de üretilen incirin yüzde 63’ü, kestanenin yüzde 36’sı, zeytinin yüzde 20’si ve pamuğun yüzde 13’ü Aydın’da üretilmektedir. Aydın’da 40 bin incir üreticisi var ve Türkiye’ye yıllık 250 milyon dolar kazandırıyorlar. Bitkisel üretim yapabilmek için temiz ve kullanılabilir topraklar gerekir. Toprak insanın ve diğer canlıların yaşamında temel teşkil eden çok önemli bir kaynaktır. Tarım yapabilmek için ‘sürdürülebilir toprak kullanımı’ gerekir. Yani gerek tarım gerekse doğal alanları oluşturan toprakların sahip oldukları vasıflarda bir eksilme ya da değer kaybı olmaksızın uzun sürelerde kullanılabilmesi gerekir. Aydın sahip olduğu toprak zenginliği ve verimini son yıllarda Menderes Nehri kirliliği ve bu kirliliği arttıran sanayi-kentsel-evsel atıklar, Beşparmak dağlarındaki maden ocaklarının atıkları, yanlış ve fazla tarım ilaçları kullanımı, jeotermal santral akışkanlarının etkileri, Menderes Nehri’nin her yıl taşkınlar yapması gibi nedenlerle hızlı bir şekilde kaybetme sürecine girmiştir. Yani bu kirleticiler nedeni ile Aydın tarım toprakları sahip oldukları fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerini bir daha ulaşamayacağı şekilde kaybetmektedir. Bu kayıplar dışında Aydın toprakları son yıllarda Jeotermal santrallerin denetimsiz ve kontrolsüz bir şekilde artması nedeni ile fiziksel ve dekar miktarı
olarak da kayıp yaşamakta ve azalmakta, Aydın’da adeta tarım yapılacak toprak kalmamaktadır” dedi.
AYDIN’IN YÜZDE 70 JEOTERMAL ALAN İÇİNDE
Türkiye’de 207 jeotermal sahanın keşfedilmediğine değinen Dr. Aydın, “Aydın’da ise çoğunluğu Germencik yöresinde olmak üzere 190 Jeotermal saha vardır. Aydın ilinin yüz ölçümü 8 bin 7 kilometre kare olup, bunun 5 bin 531 kilometre karesi yani yüzde 70’i jeotermal sahalar içinde kalmaktadır. Karpuzlu dışındaki tüm ilçeler ya tamamen ya da kısmen jeotermal saha içinde kalmaktadır. Yine Aydın’da jeotermal sahalarda hazine arazilerinin parsel sayısı 16 bin 384 adettir. Bu hazine arazilerinin birçoğu kanal, orman, okul ve benzeri kamu binaları ve bir kısmı köy, belde ve şehir mesken mahallindedir. Yani 2007 yılında çıkarılan Jeotermal Yasası ile Aydın ilindeki toprakların yüzde 70’i ve hazine arazilerinin birçoğu jeotermal işletme sahiplerinin kullanımına açılmış, 49 yıllığına kiralanmıştır. Küresel sermaye şirketlerinin ortaklığında açılan bu Jeotermal santraller sadece kazanç ve kar odaklı çalıştıkları için Aydın topraklarının zenginliğini ve tarımını, doğal ve kültürel mirasımızı, çevreyi, insan sağlığını gözetmeden vahşi bir şekilde Aydın topraklarına saldırmaya başlamışlardır. Jeotermal santralleri planlayan bazı şirketler halkı acele kamulaştırma ile korkutarak çiftçinin malına el koymakta, tarım ve tarım arazilerini kendilerine engel görmekte ve her ikisinin yok olmasını ve insanların bu bölgelerden göç etmesini arzulamaktadır. Aydın’daki Jeotermal kaynaklar jeotermal şirketler tarafından sadece enerji üretimi için kullanılmaktadır.Oysa Türkiye’de şu anda kullanımda olan Jeotermal kaynakların yüzde 67’si konut ısıtılması, yüzde 18’i sera ısıtılması, yüzde 9’u termal tesis ısıtılması, yüzde 6’ı elektrik üretiminde değerlendirilmektedir. Aydın’da Jeotermal kaynaklar ile 120 bin konut ısıtılabilir. Ayrıca Jeotermal ile konut ısıtılması doğal gaza göre 2-3 kat daha ucuzdur. Jeotermal alanlar 1’ci derece tarım alanlarının ortasında yer almasına rağmen tarım sektörü bunlardan yeterince yararlanamamaktadır. Aydın’da jeotermal kaynaklar ile 100 bin dekar sera alanı ısıtılabilir. Bu 100 bin kişiye iş demek. Jeotermal Yasası ilk çıktığında jeotermal tesisler yıllık Gayri Safi Gelirlerinin yüzde 1’ni bulundukları illerin Özel İdarelerine vermek, Özel İdarelerin de bu gelirin beşte birini kaynağın bulunduğu belediye veya köy’e vermesi gerekiyor idi. Fakat Jeotermal şirketler bu gelirleri bile yerel yönetimler ve halkla paylaşmak istemedikleri için çıkarttırdıkları kanunlar ile bu uygulamayı iptal ettirdiler. Bu hali ile Jeotermal kaynaklar Aydın’da yaşayan insanların sosyo-ekonomik yaşamlarını hiç bir yönü ile olumlu etkilememektedir” diye konuştu.
“TOPRAĞINA SAHİP ÇIKMAYA ÇAĞIRIYORUZ”
Olumlu etkilemedikleri gibi jeotermal santrallerin sadece enerji üretip dışarıya satmakta ve çöplüğünü ise Aydın’a bırakmakta olduğunu iddia eden Aydın, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu çöplükler ise Aydın topraklarının çölleşmesine, tarım yapacak toprak kalmamasına, zeytin -incir- pamuk üretimin yok olmasına, insanların sağlığını kaybetmesine yani Aydın’ın topyekun geleceğinin yok olmasına sebep olmaya başlamıştır. Aydın ili yüzyıllardır sahip olduğu verimli topraklar ile pek çok medeniyete ve şu anda bizlere beşiklik etmekte. Aydın’ın esas zenginliği budur. Maalesef jeotermal işletmelerin vahşi talan uygulamaları ve onları cesaretlendiren koruyan, destekleyen merkezi yönetimlerin icraatları ile Aydın var olan zenginliğini kaptırmıştır. Oysa biz çok iyi biliyoruz ki Dünya’da üretilmeyen tek kaynak topraktır. Aydın Tabip Odası olarak tüm halkımızı, yerel ve genel yöneticileri Aydın’ın yegane zenginliği olan biz bu toprakları geçmişte işgalci emperyalist güçlere karşı nasıl koruduk ve kaptırmadık ise bu günde amacı sadece Aydın’ın zenginliklerini sömürüp götürmek olan bize yaşam alanı bırakmayan küresel sermaye güçlerinin ortaklığındaki taşeronlara da bırakmayacağız”