Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Nazım Hikmet, Ardahan Üniversitesi’nde (ARÜ) düzenlenen panelde yad edildi. ‘Memleket Şairi Nazım Hikmet’ isimli panel, ARÜ Korkut Ata Konferans Salonu’nda düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Ramazan Korkmaz moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde On Dokuz Mayıs Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şaban Sağlık, ARÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Gürkan Doğan ile ARÜ Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mitat Durmuş konuşmacı olarak katıldı. Nazım Hikmet’in edebi kişiliğinin derinlemesine konuşulduğu panele, ARÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Orhan Söylemez ve Prof. Dr. M. Hanefi Palabıyık, ARÜ Genel Sekreteri Ercan Gültürk, akademik ve idari personeller ile çok sayıda öğrenci katıldı.
Panel Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’ın açış konuşması ile başladı. Nazım Hikmet’in önceki yıllarda çok tartışıldığın belirten Prof. Dr. Korkmaz, herkesin kendi bakış açısına göre değerlendirdiğini ifade etti. Türk edebiyatındaki bazı şairlerin, yazarların sadece ideolojisi ile değerlendirildiğini belirten Prof. Dr. Korkmaz sözlerine şöyle devam etti; “ Nazım Hikmet gibi Necip Fazıl Gibi, Nihal Atsız gibi son zamanlarda rahmetli oldu Yaşar Kemal gibi insanlara senin şairin benim yazarım gibi nitelemeler yapmışız ve okumamışız. Diyor ki; ‘yazılarım 30-40 dilde basılır okunur. Türkiyem’de, Türkçem’de yasak.’ 1961 yılında söylüyor bunu Nazım Hikmet büyük bir Türkiye özlemi ile.” şeklinde konuştu. 1960’lı yıllarda pek çok aydın kişinin sıkıntılar yaşadığına değinen Prof. Dr. Korkmaz, farklı ideolojik görüşe sahip şairlerin, yazarların ortak paydalarının daha güçlü, daha aydın, daha demokratik bir Türkiye kurmak olduğunu vurguladı.
PROF. DR. KORKMAZ; ‘NAZIM HİKMET BÜTÜN ŞİİRLERİNDE MEMLEKET ÖZLEMİNDEN BAHSEDER’
Nazım Hikmet’in Türkiye’ye olan özlemi ve sevgisinin şiirlerine yansıdığını belirten Prof. Dr. Kokmaz konuşmasına şöyle devam etti; “Bütün şiirlerinde memleketten, memleket özleminden, memleket kokusundan, memleket türkülerinden, memleket efkarından bahseder. Ne yazık ki o hasret ile dünyamızdan uçar.” Korkmaz Sözlerinin ardından panelin ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. Şaban Sağlık’a sözü bıraktı. Prof. Dr. Sağlık, Nazım Hikmet’in şiirin yanı sıra roman ve tiyatro eserleri de kaleme aldığını ayrıca Türk sinemasının gelişmesinde de büyük emekleri olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Sağlık konuşmasında, “ Şair Nazım Hikmet bütün bu alt kimliklerinin üzerinde bir şemsiye gibidir. Mesela tiyatrolarına bakın bir şiirsellik akar. Ben ayrıca destancı Nazım Hikmet diye bir başlık koymadım, destanlarını da şiir biçiminde yazmıştır.” dedi.
Panelin ikinci konuşmacısı Prof. Dr. Gürkan Doğan oldu. Prof. Dr. Doğan konuşmasında Cervantes, Shakespeare ve Nazım Hikmet arasındaki bağlantı üzerinde durdu. Nazım Hikmet’in Cervantes’in eseri olan Don Kişot’un çok iyi okunması gerektiğini tavsiye etmesinin nedenini romanın baş kahramanının 50’li yaşlarından sonra mücadeleye girişmesi olarak açıkladı. Prof. Dr. Doğan, Cervantes’in ve Nazım Hikmet’in içinde yaşadıkları zamanda insanlık için mücadele ettiklerini vurguladı. Prof. Dr. Doğan konuşmasına şöyle devam etti; “ Nazım üzerinden Cervantes üzerinden Shakespeare’e uzandığımızda, ölümsüzdür. Çünkü yeryüzünde başımıza gelebilecek, insana dair her şeyi yazmıştır da öyle gitmiştir. Tarihe kalabilmesinin en temel nedeni insanı insan yapan bütün zaaflarıyla birlikte tarih boyunca değişmeyen bütün insani unsurları edebi bir soyutlama diliyle bizlerle buluşturmuş olmasına borçluyuz.” dedi.
Panelin son konuşması Yrd. Doç. Dr. Mitat Durmuş tarafından yapıldı. Durmuş, ‘İdeojik Ses Yüzünden, Hüzünlü Sesini Derinlere Gömdüğümüz Nazım Hikmet’ isimli konuşmasını yaptı. Nazım Hikmet denildiği zaman siyasi düşüncelerin ön plana çıktığını belirten Durmuş konuşmasına şöyle devam etti; “ her şair kendi döneminin ruhunu taşıyan bir varlıktır. Nazım Hikmet de Osmanlı coğrafyasında 1900’lü yılların başında doğanlar gibi yıkılışın acısını, savaşın yok ediciliğini, kurtuluş mücadelesinin ve azminin insanı ayakta tutan yanını Kuvay-i Milliye destanında olduğu gibi, küllerinden bir milletin nasıl yeniden doğuş sancılarını yaşadığını yakinen görmüş, kendi yaşamında da deneyimlemiş bir şairdir.” dedi. Durmuş’un sözlerini tamamlamasının ardından Prof. Dr. Ramazan Korkmaz’ın konuşmacılara birer teşekkür belgesi vermesi ile panel tamamlandı.